DİYARBAKIR (İHA) - 3 yıl önce Hizbullah terör örgütü militanları tarafından şehit edilen Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ve 5 polisin hayatını kaybettiği yerde bugün bir anma töreni yapılacak. Anma törenleri için Emniyet Müdürlüğü bünyesinde bir tertip komitesi oluşturulurken, başta İl Valisi Nusret Miroğlu olmak üzere Emniyet Müdürü Orhan Okur ve polisler ile çok sayıda vatandaşın olay yerine gelerek karanfil bırakacakları belirtildi. Bu arada, suikastle ilgili olarak bugüne kadar 11'i sağ, 3'ü ölü toplam 14 terörist ele geçirilirken, 6 tetikçinin ise halen firarda olduğu bildirildi.
24 Ocak 2001 tarihinde, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın konvoyuna, Hizbullah militanları tarafından bombalı ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlenmişti. Olayda Okkan'ın yanı sıra 5 polis de şehit olmuştu. Kanlı suikastin ardından düzenlenen operasyonlar sonucu, Okkan'ın, şehit edilmeden 9 gün önce Diyarbakır Valiliği'nde basına açıkladığı 26 kişilik tetikçi listesinden 2'si ölü, 15 kişi ele geçirildi.
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 1979 yılında İran'da şahlık rejiminin yıkılmasından sonra, Ayetullah Humeyni tarafından kurulan İran İslam Cumhuriyeti'nin anayasasındaki 154. madde ile resmiyet kazanan "Devrim İhracı Politikası", Türkiye'de de Hizbullah terör örgütünün kurulmasında etkili oldu. Örgüt, 1980'li yıllarda, Hüseyin Velioğlu tarafından Diyarbakır'daki İlim Kitabevi çevresinde toplanan kişilerle oluşturuldu. Toplantılar düzenleyen Hüseyin Velioğlu, Edip Gümüş, Mansur Güzelsoy, Fidan Güngör, Ubeydullah Dalar ve İsa Altsoy, 'silah zoruyla mevcut düzene direnme veya iktidarı devirip yerine İslami bir devlet kurma' fikrinin pratiğe geçirilmesi kararını aldı. İran Devrim Muhafızları ile irtibata geçen Hüseyin Velioğlu, sık sık İran'a giderek askeri ve siyasi eğitim aldı.
ÖRGÜTÜ OKKAN ÇÖKERTTİ Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan'ın 1997 yılında Diyarbakır'a atanmasıyla birlikte, bölge genelinde Hizbullah terör örgütüne yönelik operasyonlar hız kazandı. Bölge illerinin emniyet müdürleri ve jandarma komutanlarıyla sık sık gizli toplantılar yapan Okkan, örgütle ilgili bir bilgi bankası da oluşturdu. Daha sonra, Hizbullah terör örgütüne yönelik toplam 172 operasyon düzenlendi. Bu operasyonlar sonucunda gözaltına alınan 518 kişiden 101'i tutuklandı, 417'si tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'nun en yakın adamlarının çoğu yakalanırken, geçmişte işlenen yüzlerce cinayet de aydınlatıldı. Güvenlik görevlileri ayrıca, örgüte ait çok sayıda işkence ve sorgu merkezi, sığınak ile cephanelik ortaya çıkardı.
Özellikle Diyarbakır ve Batman'da 'faili meçhul' cinayetlerle adından söz ettiren Hizbullah terör örgütü, 1998 yılında tamamen deşifre edildi. Örgütün sorgu ve bilgi işlem sorumlusu Abdülaziz Tunç'un polise teslim olması ve sonrasında Mardin'deki bilgi işlem merkezinin çökertilmesi, Hizbullah'ın sonunu hazırlamış oldu. Böylece, çok sayıda tetikçinin, kurucuların, il ve bölge sorumlularının isim ve fotoğrafları ele geçirildi. Örgütün tüm bilgileri, MİT, il emniyet müdürlükleri, jandarma komutanlıkları ve tüm güvenlik birimlerine dağıtıldı. Bilgilerin dağıtılmasının ardından, Güneydoğu'daki operasyonlarda da artış görüldü. 1998 yılında örgüte yönelik düzenlenen toplam 262 operasyonda bin 157 kişi gözaltına alınırken, bu kişilerden 350'si tutuklandı.
SON LİDER, BEŞİR VAROL 17 Ocak 2000 tarihinde ilk lideri Hüseyin Velioğlu'nu, Beykoz'daki hücre evde çatışmada kaybeden Hizbullah terör örgütünün başına, şura kararı ile Mehmet Sudan getirildi. Sudan'ın da yakalanmasının ardından başsız kalan Hizbullah'ı, Almanya'dan İsa Altsoy yönetti. Altsoy'un Almanya'da yaşaması ve buradan örgütü yönetmesinin zor olması sebebiyle, Hacı Bayancık liderliğe getirildi. Birçok kişinin ölüm emrini veren Bayancık da Adana'nın Pozantı İlçesi'nde düzenlenen operasyon sonucu yakalandı. Örgüt liderliğine getirilmesi beklenen Sulhaddin Ürük'ün Adana'da aynı operasyonda ölü olarak ele geçirilmesi üzerine, örgüt yönetimi Mehmet Fatih Alan'a teslim edildi. Ancak, istihbarat kaynaklarının son aldığı bilgilere göre, örgüt yönetimi M. Beşir Varol'a verildi. Türkiye'de olduğu tahmin edilen Varol'un, Bingöl Cezaevi'nde tutuklu bulunan örgüt üst düzey yöneticileri Edip Gümüş ve Cemal Tutar'dan talimat aldığı belirtildi. Talimatların, ziyarete giden aileler tarafından alınarak örgüte ulaştırıldığı iddia ediliyor.
Okkan suikasti, bir anlamda Hizbullah'ın sonu oldu. Saldırının düzenlendiği 24 Ocak 2001'den sonra operasyonlar aralıksız sürdü, ancak 2001 yılının Mart ayına kadar sonuç alınamadı. 28 Mart gecesi polis imdat telefonuna gelen ihbar, bir anda her şeyi değiştirdi. İhbar edilen kişi, Okkan'ı bizzat şehit eden terörist Hasan Sarıağaç'tı. Sarıağaç'ın barındığı hücre ev kuşatıldı. "Teslim ol" çağrılarına ateşle karşılık veren zanlı, silahı ile birlikte ölü ele geçti. Balistik incelemede, Okkan'ın vücuduna isabet eden 7 kurşunun da bu silahtan çıktığı tespit edildi.
YASTIK İÇİNDE KALAŞNİKOF Titizlikle yürütülen çalışmalarda 13 Nisan 2001 günü tekrar sonuç alındı. Bu kez, suikastin gözcülüğünü yapan Mehmet Fidancı, Bağlar semtinde, Sento Caddesi'nde bulunan bir evde yakalandı. Fidancı'nın verdiği bilgilerden yola çıkan polis, örgüte üçüncü darbeyi 1 Haziran 2001 günü vurdu. Olayın faillerinden Bedran Salamboğa ile Veysi Şanlı, yastık içerisine gizlenmiş 5 Kaleşnikof ve 7 el bombasıyla ele geçirildi. Balistik incelemede, 5 silahın da suikastte kullanıldığı, olay yerinde bulunan 468 boş kovandan 43'ünün bu silahlardan çıktığı belirlendi.
27 Mayıs 2001 günü, suikastte tim sorumlusu olan Şafi Demirdağ, Batman'da 1 polisi şehit edip kaçmak isterken ölü ele geçti. Suikast zanlılarına en büyük darbe, 29 Eylül 2001 günü vuruldu. 3 tetikçinin hücresini tespit eden polis, sabaha karşı eve gaz bombalarıyla operasyon yaptı. 2 saat süren çatışmada Servet Yoldaş, Şener Dönük ve Suat Çetin 4 Kaleşnikof, 2 tabanca ve 4 el bombasıyla birlikte yakalandı. Silahların namlu ağzının törpülenmesi sebebiyle, suikastte kulanılıp kullanılmadığı tespit edilemedi.
ÖRGÜT, ÇORAP SÖKÜĞÜ GİBİ 21 Ocak 2002'de, Batman'da örgüte ait iki ayrı hücre eve operasyon düzenlendi. Çıkan çatışmada, suikast zanlıları Mustafa Bozkurt ile İbrahim Gürceğiz, 4 Kaleşnikof ve 9 tabanca ile birlikte sağ ele geçirildi. Tetikçilerden Hüseyin Sarıağaç da 5 Temmuz 2002 günü Elazığ'daki hücre evde kıstırıldı. Sarıağaç, 3 özel harekat polisini şehit ettikten sonra ölü ele geçirildi. Sarıağaç'ın kullandığı MP-5'in ise Gaffar Okkan'ın şehit edilen korumasından gasp edilen silah olduğu seri numarasıyla kesinleşti.
Evdeki dokümanları inceleyen polis, 6 Ekim 2002 günü Diyarbakır'da tetikçi Abdulkadir Aktaş'ın hücre evini belirledi. Aktaş, 2 tabanca ile birlikte yakalandı. Eylem grubunda yer alan Nurullah Gülsever ise 17 Mayıs 2003'te Konya'da yakalandı. 27 Ekim 2003 günü, suikastin önemli isimlerinden Recep Dönük yurtdışına kaçmak isterken İstanbul'da ele geçti.
6 TETİKÇİ ARANIYOR
Tüm operasyonlar sonucu, suikast faillerinden Hasan ve Hüseyin Sarıağaç ile Şafi Demirdağ, silahlarıyla birlikte ölü geçirilmiş oldu. Mehmet Fidancı, Bedran Salamboğa, Veysi Şanlı, Suat Çetin, Şener ve Recep Dönük, Mustafa Bozkurt, Abdulkadir Aktaş, Nurullah Gülsever, Servet Yoldaş ve İbrahim Gürceğiz ile Mustafa Bozkurt adlı sanıklardan 4'ünün, Okkan suikastine karıştıkları belirlendi. Sanıklarla birlikte 14 Kaleşnikof, 1 MP-5 silah, 26 tabanca ve 16 el bombası ele geçti.
Suikaste katılan Ramazan Kınay, Necmettin Şanlı, Adem Ceylan, Murat Aktaş, Haşim Alabalık ve Mehmet Yasin Aydın'ın yakalanması için çalışmalar sürüyor.
Yapılan çalışmalar sonucunda, Hizbullah terör örgütü militanlarının kırsal bölgelere kaydığı öğrenildi. Özellikle Diyarbakır'da polisin yoğun baskısı üzerine hareket kabiliyeti tamamen biten teröristlerin, örgütsel çalışmalarını yapmak üzere kırsal bölgelere çekildiği belirlendi. Velioğlu'nun ölümünden sonra büyük sarsıntı yaşayan örgütün, yeniden eski günlere dönebilmek amacıyla planlar hazırladığı ve köylerde tebliğ faaliyeti yürüttüğü de ileri sürülüyor.