Sanayileşmeyle birlikte çevrenin kirlenmesi, doğadan uzaklaşması gibi etkenlerin, astım hastalığını tetiklediği belirtildi.
Uzmanlar, yapılan çalışmalarda sanayinin yaygın olduğu ülkelerde astım görülme sıklığının diğer ülkelere oranla daha yüksek olduğunu bildirdi.
Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Alerji Klinik Şefi Doç. Dr. İlknur Bostancı, 4 Mayıs Dünya Astım Günü dolayısıyla, AA muhabirine yaptığı açıklamada, astımın hava yollarının daralması ve artan duyarlılığı ile karakterize tekrarlayan nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışma hissi ve hışıltı ile kendini gösteren bir hastalık olduğunu söyledi.
Her geçen gün hızla artan sanayileşme, steril yaşam, aşırı kimyasal kullanımı ve doğal olmayan gıda tüketimiyle birlikte astım hastalığını tetiklediği belirten Bostancı, ''Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre yaklaşık 300 milyon insan astımdan etkilenmektedir. 2005 yılında 255 bin insanın ölüm nedeni astım olarak bildirilmiştir'' dedi.
Bostancı, çocuklarda en sık görülen kronik hastalığın astım olduğuna dikkati çekerek, her yıl Mayıs ayının ilk Salı gününün Dünya Astım Günü kabul edildiğini ve bu konuda farkındalığın artırılmaya çalışıldığını anlattı.
Astımın bebeklerde nefes alıp verirken hışıltı diye adlandırılan ses çıkması, hızlı nefes alıp verme, öksürük, nefes darlığı ve büyük çocuklarda ise göğüs ağrısı ile kendini gösterdiğini ifade eden Bostancı, sanayileşmenin yaygınlaştığı gelişmiş ülkelerde astımlı hasta sayısının fazla olduğunu, yurt dışındaki astımlı hasta oranının Türkiye'den çok daha yüksek olduğunu bildirdi. Bostancı, ''Sanayileştikçe doğaldan uzaklaşıyoruz, suni yaşam da astım başta olmak üzere çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına yol açıyor'' diye konuştu.
Türkiye'de astımın görülme sıklığının yaklaşık yüzde 10 civarında olduğunu ifade eden Bostancı, evde, evcil hayvan beslenmesi ile ilgili farklı görüşler olduğunu ve son yıllarda risk altında olmayan çocuklarda astıma yakalanma riskini azalttığını söyledi.
''BEBEĞİNİZDE HIŞILTIYA DİKKAT''
Hastalığın, genelde bebeklik döneminde ortaya çıktığını, astımın genellikle 5-6 yaşından önce hatta 2 yaş altında başladığını dile getiren Bostancı, ''Çocukluk çağında geçirilen ve 2 yaş altı bebeklerde görülen, virüslerle ortaya çıkan hışıltı, nefes darlığı, hızlı soluk alıp verme ile kendini gösteren bronşiyolitin 4-5 yaşlarında astıma dönme ihtimali vardır'' uyarısında bulundu.
Bostancı, astımın küçük yaşlarda başlamasının en önemli nedenlerinden birisinin, bu yaşlarda görülen solunum yolu enfeksiyonları olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Bunun dışında, genetik yatkınlık, egzama, besin alerjisi gibi alerjik hastalığın varlığı, ortamda sigara içilmesi ve prematüre doğum astıma yakalanma riskini artırır.
Bebeğin göğsünden hışıltı gelmesi, hızlı soluk alıp vermesi, sık solunum yolu enfeksiyonu geçirmesi ve gribal enfeksiyonların ağır seyretmesi durumunda, en kısa zaman içerisinde uzman hekime başvurulmalıdır.''
''ÖKSÜRÜK VE BALGAM SÖKTÜRÜCÜ ŞURUPLAR KULLANILMAMALI''
Bostancı, astımın zamanla geçebildiğini, ancak hala hastalığı tamamen ortadan kaldıran bir tedavi yönteminin bulunmadığını belirtti. Tedavide astımı kontrol edici ilaçlar ve bronş genişleticilerin, nefes yoluyla veya ağızdan alınan haplar şeklinde olduğunu belirten Bostancı, öksürük kesici veya balgam söktürücü şurupların astımlı çocuklar için kullanılmaması gerektiğini bildirdi.
Astım hastası olan çocuklar için evde basit önlemler alınması gerektiğini ifade eden Bostancı, şu önerilerde bulundu:
''Sigara, solunum sistemini etkilediği için evde asla içilmemeli.
Ev tozu alerjisine karşı, çocuğun vakit geçirdiği yerler tozdan arındırılmalı, ev içinde az eşya bulundurulmalı, yünlü yerine pamuklu ya da elyaflı ürünler kullanılmalı, tüylü oyuncaklar bulundurulmamalı.
Çocuğun vazgeçemediği tüylü oyuncak, haftada bir kez 55 derecede yıkanmalı ya da dondurulup tekrar çözüldükten sonra kullanılmalı.
Polen alerjisi durumunda ev sabah erken saatlerde havalandırılmalı.
Küf alerjisi durumunda, nemli ortamlarda bulunulmamalı, özellikle banyo temizliğine dikkat edilmeli, çocuğun banyoya girerken son değil de ilk giren olmasına dikkat edilmeli.
Kedi ve kuş tüyü alerjisinde, bu tür evcil hayvanlar beslenmemeli, evden uzaklaştırılmalı.
Hamam böceği alerjisine karşı yemek artığı ve bulaşık ortalıkta bırakılmamalı gerekirse kullanım alanları belli aralıklarla ilaçlanmalı.''
Bostancı, astımlı hastaların tedavisinde sporun, özellikle yüzmenin çok önemli olduğunu, fazla klorlu suyun bronşları daraltabileceğini ifade ederek, ''İlaçlar mutlaka kullanılmalı ve asla spordan vazgeçilmemeli'' dedi.
ETKİNLİKLER
Doç. Dr. Bastancı, Dr. Sami Ulus Çocuk Alerji kliniğinde de 3 haftanın üzerinde süren öksürüklerde her türlü tetkik yapılarak astım tanısı konulabildiğini söyledi.
Astım günü dolayısıyla 4 Mayıs Salı günü klinikteki hastalara astım tanımı, tedavisi ve çevre kontrolünün anlatılacağını belirten Bostancı, ''Bölümümüzde 4 Mayıs'ta 10-12.00 saatleri arasında hasta ve yakınları eğitim toplantısı ve eğlencesi düzenlenecek. Öksüren, astım bulgusu olan tüm aileleri bekliyoruz'' dedi.
Bunun dışında Ankara İl Sağlık Müdürlüğü, Türk Toraks Derneği ve Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği işbirliği ile bugün astım konusunda Ankara Üniversitesi 50. Yıl Amfisi'nde de hekim ve hasta toplantısı yapılacak.