Olta Balıkçılarından Boğaz’da Gırgırla Av Yapılmasına Tepki

İstanbul’daki olta balıkçıları Boğaz’da elektroşok kullanılarak gırgır aracılığıyla av yapılması sonrası denizaltındaki canlıların neslinin tükendiğini...

İstanbul’daki olta balıkçıları Boğaz’da elektroşok kullanılarak gırgır aracılığıyla av yapılması sonrası denizaltındaki canlıların neslinin tükendiğini iddia ederek, av derinliğinin minimum 24 metreden 50 metreye çıkartılmasını istedi.İstanbul’da sosyal medya üzerinden örgütlenen çeşitli olta balıkçıları, Boğaz’da elektroşok kullanılarak gırgırla av yapılmasına tepki gösterdi. Sarıyer Tarabya’daki Kalender Orduevi önünde toplanan yaklaşık 200 kişi, “Boğaz’da Gırgır’a Hayır”, “Boğaz’da Katliam İstemiyoruz” sloganı ve pankartıyla eylem yaptı. Gruba, CHP İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Onursal Adıgüzel de destek verdi. Elektroşok kullanılarak gırgırla av yapılması sonrasında denizaltındaki canlıların neslinin tükendiğini iddia eden grup, av derinliğinin minimum 24 metreden 50 metreye çıkartılmasını istedi. Grup adına basın açıklaması yapan Galata Balıkçısı Paylaşım Platformu Kurucusu Mehmet Gökçe, “Bu durum hepimizin geleceğidir. Balığa sadece bir besin olarak bakmamak gerekir. Böyle bir şey olabilir mi? 3 yanımızın denizlerle çevrili olduğumuzu her yerde övüne övüne anlatırken, hala bir Denizcilik Bakanlığımız yok. Sahil Güvenlik ve Kıyı Emniyet ile bunu çözmeye çalışıyoruz. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı olmak ne demektir? Ben olta avcısıyım. Kıyı avı için bakanlıktan belge almak zorundayım. Lütfen biz bunun kanun ve nizam içerisinde bir bakanlığa bağlı olarak yapmak istiyoruz” dedi."BU BALIKLAR BİR YUMURTLASA, ONLARA DA BİZE DE GELECEĞİMİZE DE YETER"Mehmet Gökçe, “Çok değerli olan bir balığımız, bugün lüfer için konuşuyoruz ama binlerce balığımız yok olmaya yüz tutmuş. Dar olan boğazın Karadeniz girişinde gırgır dediğimiz ağlar bazen onlarca ağ atıyorlar. Ellerindeki gelişmiş teknolojiyi kullanarak solarla yerlerini belirleyerek şok dediğimiz bir sistemle balığı sersemleterek ağlarına topluyorlar. Ufak büyük demeden yavru balıkları ve geleceğimizi ağlarına doldurarak alıp götürüyorlar. Onları denetleyenler yok. Balık halinde satılmasına da izin veriliyor. Halk olarak çinakop diye bir balık türü yoktur. Lüfer vardır ve ölçüsü 24 santimetredir. Kanun olarak 20 santimetre belirlenmiş olabilir ama bunun ölçüsü 24 santimetredir. Çinakop ve sarıkanat dediğimiz balık 1 kez bile üreyemeden ve yumurta dökemeden o insanların ağlarında heba olmaktadır. O balıklarla birlikte geleceğimiz de heba olmaktadır. Burası Boğaz yani balıkların yavrulaması için gerekli olan koridordur. Bunları avlayan insanlar bunlar göç balıklarıdır. Biz yakalamazsak Yunanistan’a kaçarlar diyor. Öyle bir şey yok, balık buradan çıkmazsa ne yabancı ne yerliye ne de bize faydası dokunmaz. Bırakın da bu balık 1 kere çıksın. Bu balığın yüzde 20’si Marmara’da yatak balığıdır. Yüzde 80’sini de her yerde yatak yapabilen bir balıktır. Onun için dışarıya kaçan yüzde 20’yi bize örnek olarak gösteriyorlar. Bu balık bir yumurtlasa, onlara da bize de geleceğimize de yeter” diye konuştu.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz