Ölümden dönmek nasıl hayatımı değiştirdi?

Utah'ın el değmemiş Wasatch Dağlarında, masmavi gökyüzü olan bir gündü. Ve ben sadece 10.000 feet'in üzerinde olan Flagstaff tepesine tırmanıyordum...

Kaymaya hazırlarken, kuzeyden bakan yamacın sırtındaki çizgileri taradım. Bu, uçurumlar, oluklar ve bol karlı bölgeler tarafından tanımlanan bir dağ sırtıydı. İlk turumu yaparken, yanlış yolu seçtiğimi hemen fark ettim, burada yaklaşık 200 metrelik bir uçurum vardı. Kayaklarımı çıkardım ve tırmanma takımlarımı tekrar taktım. Ancak eğimin çok dik ve dar olduğunu fark ettim. Bu noktada elim kolum bağlanmıştı, ne aşağı ne yukarı gidebiliyordum. Bu aşamada sadece kayak botlarımla yukarı çıkmaya çalışıyordum, birkaç yorucu adımda bulundum. Ancak karın derinliği neredeyse boyum kadardı ve ben kontrolsüz bir şekilde nefes almaya başlamıştım. Başka bir adım daha attım ve göğsüme kadar bir kara battım. Sıkışmıştım. Nefesimi tuttuğumda, "burada ölebilirim ve hiç kimse beni bulamaz" diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Reklam
Reklam

Yapabileceğin her şeyi bilin...

Bu deneyim beni öldürmedi. Açık hava maceraperesti ve dayanıklılık sporcusu olarak hayatımın en yorucu deneyimlerinden biri olan bu olayda, bir saat sonra o delikten çıkış yolunu bulmuştum. Tırmandım ve dik dağa tekrar çıktım. Doruk noktasının üstünde yatarken, sırtımdaki eyer ve yorgunluktan ölen bedenimle insan vücudunun gerçekten ne denli yetenekli olduğunu fark ettim.

Yeni bir yıla başlayınca ve kararlar verirken, kendimizi kısa sürede güçsüz görüp ortalama bir hayatı kabul ediyoruz. Ancak kendinize şu soruyu sorun: "Yaşamak için altı haftam olsaydım, hayatımda ne yapardım?" Yaşadığım bu tecrübeden sonra şunu anladım ki: son günümüzün ne zaman olacağını kesinlikle bilemeyiz, bu nedenle tam ve dolu dolu yaşamayı öğrenmeliyiz!


... ve bunları ifade edin.

Olaydan sonraki gün, hayatımı ve içinde yaşayan insanlar hakkında düşünmeden edemedim. O uçurumdan kurtulamasaydım özür dilemediğim için pişman olacağım insanlardı onlar. Sonuçta hepimiz insanız ve tabiatımızda kendimizi korumak adına duvarlar koymak var. Hemen hemen her zaman meşgulüz ve özür dilemek için fazla savunmasız ve korkak da olabiliyoruz. Bu nedenle atık beklemekten vazgeçin. Bunu anlamak için ölümün sizi ziyaret etmesini beklemeyin. O mektubu gönderin, o telefon görüşmesini yapın ya da o kişiden özür dileyin. Bu, sizi özgürleştirecektir.

Reklam
Reklam

Ölüme bu kadar yaklaşmış bir diğer kişiler ise kendilerine şu basit soruyu soruyorlar: "Gerçekten sevdim mi?" Bu benim de kendime sorduğum bir şeydi aslında. Biriktirdiğiniz para ve övgüler sonunda önemli olmuyor. Önemli olan, ne kadar derinden sevdiğiniz ve ne sıklıkta ifade ettiğiniz. Sevdiklerinize her gün ne hissettiğinizi anlatmak ve göstermek için birşeyler yapın. Sonuçta, sevgi dünya üzerindeki tek güçtür.

Kaynak: mindbodygreen