Geleneksel Çin ve Japon tıbbında alternatif tıp oldukça gelişmiş olduğu için alternatif tıp konusunu ele alan, bu konuda bilgiler veren çok sayıda yazılı kaynak bulunmaktadır. Bu kaynaklardan Ganoderma lucidum, Ling Zhi olarak da bilinen Reishi mantarının tedavi amaçlı kullanılan en eski mantar türlerinden birisi olduğu anlaşılmaktadır. Eski Çin kaynaklarında Reishi için tek üstün nitelikli bitki olarak bahsedilmiştir.
Reishi mantarı 2000 yılı aşkın süredir tedavi amaçlı kullanılmaktadır.Reishi mantarına halk arasında “ölümsüzlük mantarı” ’ da denmektedir.Bunun bir çok sebebi vardır.Bunların başında içerisinde bulundurduğu bileşikler sayesinde vücudun ihtiyacı olan bir çok gereksinimi sağlaması ve metabolizmanın eksikliklerini gidererek düzenli çalışmasını sağlamasıdır.Ünlü botanik bilimci Lhi Shi Zen Reishinin faydalarından bahsederken;kalbin özüne etki ettiğinden insana yaşam enerjisi verdiğini,göğüs alanı için çok faydalı olduğunu kısa süreli bir kullanımda bile çevir bir vücuda sahip olunabileceğini,devamlı kullanımda ise çevikliğin hiç bitmeyeceğini anlatmıştır.
Uzun yaşamın sırrını çözüp,sürekli genç kalıp ölümsüzlüğe ulaşmak ilk insanlardan beri insanların elde etmeye çalıştığı formüldür.Bu nedenle simyayı ilk uygulayan Taocu rahipler 1. Yüz yılda yaptıkları sonsuz gençlik ve ölümsüzlük büyülerinde Ganoderma lucidum’ı kullanmışlardır.Bu bilgi bile Reishi’nin varlığının ve etkilerinin çok öncelerden fark edildiğini bize göstermektedir.Eski zamanlarda faydalarından dolayı Resihi’nin Tanrı tarafından imparatorlara hediye olarak gönderildiğine inanılırdı ve halktan birinin bunu kullanması ve yasaklanması en ağır cezalarla yasaklanmıştı.Reishi bulan bir kişi bunu saraya götürmeyip kullanması halinde ölüme kadar varan cezalar alıyordu, kullanmayıp saraya hediye etmesi halinde ise ödüllendiriliyordu.Reishi’nin faydaları çok öncelerden bilinmesine rağmen teknolojinin gelişmesiyle; kimyası, içinde bulundurdukları ve vücuda yaptığı etkiler daha kolay incelenmeye başlandı.Olumsuz etkilerinin olabileceği düşüncesiyle insanlardan önce hayvanlar üzerinde bir takım deneyler yapıldı ve sonuçları gözlemlendi.
Sonuç olarak Reishi’nin bilinmeyen bir çok faydası ortaya çıkmış ve eskiden bilinen fakat bilimsel yollarla desteklenmeyen faydaları da kanıtlanmış oldu.Yapılan araştırmalar sonucu yıllardır bir çözüm bulanamayan kanser hastalığının ortadan kalkması içinde bir umut ışığı meydana gelmiştir.Bu nedenle Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından kanserde tedavi için kullanılan tek resmi doğal ilaçtır.Elbette Reishi’nin Çin kaynaklarına göre “tek üstün nitelikli bitki” ve Japonya Sağlık Bakanlığının kanserde tedavi için kullanılan tek doğan ilaç olarak gösterilmesinin sebepleri vardır.Bunlar başında kullanıldığı zaman olumlu etkilerin tüm organlarda görülmesi gelir.Yani Reishi vücuttaki tek bir organa faydalı değildir.Eksik olan mineralleri tamamlanmasına destek sağladığı için etkisi tüm organlarda gözükmektedir.Bunun yanında Reishi düzenli kullanıldığı zaman daha olumlu sonuçlar doğurmaktadır.Gösterdiği etkilerle vücudun tüm faaaliyeletlerinin normale dönmesini sağlamaktadır.Yani Reishi’nin sağladığı yararlar kullanım süresi ve kullanım düzenine bağlı olarak artabilmektedir.
Günümüzde kullanılan bir çok ilacın ve alternatif tıp dediğimiz alanda kullanılan bazı bitkilerin yan etkileri bulunmaktadır.Bunlar hem tüm vücudu etkilemediği gibi yarattıkları yan etkiler nedeniyle bazen istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.Fakat Reishinin bu gibi yan etkileri kesinlikle yoktur.Kırmızı Reishi’nin faydalı olabilmesi için alınması gereken dozaj günlük tüketime uygundur yani vücuda hiçbir şekilde zarar vermemektedir.Kırmızı reishinin içinde bulundurduğu bileşimlerden biri olan Fraksiyon 3 diğer franksiyonlarda olduğu gibi en sağlıklı olarak mantarın su ile ısıtılması ve özünün alınması sonucunda oluşmaktadır. Kırmızı Reishinin herhangi bir olumsuz etkisi bildirilmemesine rağmen emziren annelerin ve çocukların kullanılması tavsiye edilmemektedir. Kırmızı Reishi bağışıklık sistemini güçlendirmek için polisakkarit emilimi yapmaktadır.Bunu arttırmak için C vitamini ile kullanılması daha olumlu sonuçlar oluşturacaktır.Kırmızı Reishi’yi kullanırken bu saydıklarımıza dikkat edilmesi her zaman tedavi sürecini kısaltacak ve istenilen performansında üstünde verim sağlanmasına olanak tanıyacaktır.
Prostat kanseri erkek üreme organlarından görülen maling yani kötü huylu değişime verilen isimdir. Erkeklerde en sık görülen hastalıkların başından gelen Prostat kanseri, genellikle 50 ve üstü yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Fakat nadirde olsa genç hastalarda da görülen bir kanser çeşididir.
Dünya üzerinde yaşayan her 5 erkekten birinin prostat kanserine yakalanmış olması bu kanser çeşidinin erkekler arasında korkulu rüya haline gelmesine neden olmuştur. Ülkemiz üzerinde de prostat kanseri erkekler arasında en sık görülen kanser çeşididir.
Yunanca kaşınmak anlamına gelen psoriasis halk arasında sedef hastalığı olarak bilinmektedir. Sedef hastalığının oluşma nedeni tam olarak bilinmemektedir fakat bazı tıp otoriteleri hastalığın sebebi olarak kandaki beyaz hücrelerin yokluğunu, mineral eksikliğini ve bir çok hastalığın başlıca etmeni olan stresi göstermektedir. Sedef hastalığının kesin tedavi yöntemi günümüze kadar bulunamadığından kalıcı bir hastalıktır diyebiliriz. Hastalığın giderilmesi amacıyla kullanılan bazı losyon ve kremler tedavi anlamında yarar sağlamadığı gibi yan etkileri sebebiyle olumsuz sonuçlar bile doğurabilmektedir. Psoriasis yani sedef hastalığında üzerinde sedefimsi beyaz pullar bulunan yaralar dizlerde dirseklerde ve kafa derisinde oluşmaktadır, deri kaşıntı vasıtasıyla dökülmektedir.Bazen ırsi yani ailesel özellik gösterebilmektedir fakat kesinlikle bulaşıcı bir hastalık değildir.Hastalığın belirtileri bazen o kadar zayıftır ki,kişi sedef hastası olduğunun farkına bile varmayabilir.
Diyabet bir metabolizma hastalığıdır. Başta karbonhidratlar olmak üzere yağ ve protein mekanizmasını ilgilendiren bir hastalıktır.Bu hastalığın belirtisi kan şekerinin sürekli yüksek olmasıdır.Tıp dilindeki adı Diabetus Mellitu’dur. Çevresel ve kalıtımsal etmenler barındıran bir hastalıktır. Hastalıktaki metabolik bozukluk kan yoluyla taşınan şekerin hücre içine girememesidir.Diyabet insülin hormonun yetersizliğine bağlı olarak ilerleyen bir hastalıktır.
Uzakdoğuda ün kazanarak önce Avrupa ardından da ülkemize kadar ulaşan Kırmızı Reishi’nin tansiyon üzerindeki etkileri hakkında biraz durmak istiyorum. İnsan vücuduna yararları konusunda yapılan araştırmalarda bir nevi mucize olarak nitelendirilen ürün hipertansiyon hastaları içinde bir umut kapısı oluyor.
İsterseniz öncelikle size Hipertansiyon hakkında bir miktar bilgi vereyim. Çünkü Mucize Mantar Kırmızı Reishi’nin hipertansiyon üzerine etkilerinden bahsederken Hipertansiyon hakkında bazı genel bilgilere ihtiyaç duyacağız. Anlattıklarımızın havada kalmaması için bu bilgileri vermek durumundayım.
Kırmızı Reishi mantarı, astım ve diğer solunum yolu rahatsızlıklarından şikayetçi olan kişiler için yararlıdır.
Akciğer ve solunum yollarını iyileştirici ve öksürüğü giderici bir etkisi bulunmaktadır.
Christopher Hobbs tarafından yayınlanan “Bitkisel Sağlık” dergisinin Ocak/Şubat 1997 sayısında yer alan bir makalede, yapılan araştırmaya katılan çoğu kronik bronşitten muzdarip olan hastaların iki hafta düzenli kullanım sonucu %60 – %90 arası daha iyi hissettiği vurgulanmıştır
2000 yıl içinde Çin ve Japonya’da karaciğer bozuklukları, hipertansiyon ve romatizma için reishi kullanıldı
Genç yaşta art arda 5 organına yayılan kanser hastalığı nedeniyle 6 ay ömür biçilmesine rağmen 6 yılı aşkındır zamandır mücadele ederek binlerce hastaya motivasyon ve umut kaynağı olan Kansersiz Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkanı 32 yaşındaki Dida Kaymaz, kanserli hücreleri vücudunda 3 noktada yenmeyi başardı.
Dida Kaymaz, İtalya'da eski Sağlık Bakanı ve onkoloji Profesörü Umberto Veronesi tarafından gerçekleştirilen ve 1 aydan fazla süren kök hücre tedavisinin ardından döndüğü Türkiye'de, yaklaşık bir buçuk aylık süreyi evinde son derece steril, izole bir ortamda ve mümkün olduğunca az sayıda insanla görüşerek geçirdikten sonra kurucu başkanı olduğu derneğin iki önemli projesi ile ilgili çalışmaların ilk adımlarını atmak için Adana'ya geldi.
Oksijen deposu Toros Dağlarının eteğinde bulunan Adana'nın Pozantı ilçesindeki dağ oteli Pendosis Tatil Köyü'nün ortağı Süreyya Kayar ile gerçekleştireceği proje için alan keşif gezisi yapan Dida Kaymaz, önce tedavi sürecini, ardından, kanser hastalarına umut olacak projelerini anlattı.
İtalya'da 22 günü steril odada geçen kök hücre nakli tedavisi sayesinde kanser hücrelerinin kemiklerine yapmış olduğu metastasın önüne geçildiğini ifade eden Kaymaz, “Bunun yanı sıra yapılan rutin tetkik ve tahlillerimde vücudumdaki 5 ayrı organ tutulumundan 3'ünde yüksek başarı sağlandığı görüldü” dedi.
İkisi primer, 3'ü metastas olmak üzere vücudundaki 5 ayrı noktada bulunan kanser hücreleri ile yaşamayı öğrenmesi, hayata küsmemesi ve tedavi sürecinden ve sosyal yaşamından asla kopmaması sayesinde moralini hep yüksek tuttuğunu anlatan Kaymaz, “Mide, kolon, akciğer, karaciğer ve beyin tutulumu vardı. Şu anda primer olarak vücudumda bulunan kolon ve akciğerler dışındaki tüm kanser hücreleri etkisiz hale gelmiş durumda. Ben bunu öncelikle Allah'ın takdiri ilahisine, daha sonra verdiğim mücadeleye borçluyum” diye konuştu.
Henüz 26 yaşındayken kansere yakalandığında doktorların kendisine 6 ay ömür biçtiğini hatırlatan Dida Kaymaz değil 6 ay, 6 yılı aşkın süredir ayakta kalabildiği gibi kansere karşı, 5-0 durumundayken, 3-2 öne geçtiğini vurguladı.
Kaymaz, beslenmesinden yaşam tarzına kadar tüm hayatını tedaviye göre şekillendirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Tedavi sürecinde doktorunun önerisi ile kırmızı et ve şeker gibi gıdaların olmadığı bir diyet uyguluyor, mümkün olduğunca bol oksijenli ortamlarda bulunmaya özen gösteriyorum. İmmun sistemini güçlü tutuyor, mevsimsel üst solunum yolları enfeksiyonu bu aralar sık görüldüğünden kalabalık ortamlarda bulunmamaya özen gösteriyorum. Oksijen, tedavi sürecimde büyük bir öneme sahip. Günlük egzersizler ve doğru nefes alma, hücresel düzeyde daha fazla oksijen alınmasına yardımcı oluyor. Bol oksijenin yanı sıra ozon terapisi de tedavimin bir parçası. Doktorumun bana önerdiği diyetteki kırmızı et yasağı nedeniyle bu gıdadan alamadığım proteini, diğer gıdalardan alıyorum. Tedavim öncelikle bilimsel tıpla sürüyor ancak, alternatif tıptan da faydalanıyorum. Bu konuda da doktorlarımın tavsiyesine uyuyorum. Ben alternatif tıbbı bir kanser hastası için tamamlayıcı tıp olarak görüyorum. Mesela bağışıklık sistemimi güçlendirmek için tüm dünyaca bilinen reishi mantarının çayını 5.5 yıldır düzenli olarak tüketiyorum.”
6 yıldır amansız hastalığa karşı verdiği mücadeleye rağmen pozitif enerjisi ile dikkati çeken Dida Kaymaz, Pozantı ilçesinde, Pendosis Tatil köyü ve Çukurova Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle gerçekleştirmeyi planladığı proje kapsamında, kanser hastalarında bağışıklık sistemini güçlendirici etkisiyle bilinen ve kendisinin de düzenli olarak yıllardır kullandığı “Reishi” mantarı yetiştireceklerini bildirdi.
Japon ve Çin tıbbında kansere karşı en önemli silah olarak gösterilen, Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından kanser hastalığı tedavisinde tek doğal ilaç olarak kabul edilen ve binlerce yıldır birçok hastalığın tedavisinde kullanılan Reishi mantarının “ölümsüzlük mantarı” olarak da bilindiğini vurgulan Kaymaz, şunları kaydetti:
“Özellikle yayınlanmış birçok önemli çalışmada kanser tedavisinde başarılı etkisi kanıtlandığından biz dernek olarak böyle bir çalışmayı başlatma kararı aldık. Reishi'nin kanser hastalığının destek tedavisinde önemi çok büyük ancak temin edilmesi oldukça güç ve son derece pahalı. Biz bu tıbbi mantarı yetiştirip, kanser hastalarına ücretsiz olarak vermeyi planlıyoruz.”
Kaymaz, proje uygulama alanı olarak Toros Dağlarının eteğinde, nem oranı yüksek iki mağara tespit ettiklerini ve hızla çalışmalara başladıklarını bildirdi.
Kansersiz Yaşam Derneği İkinci Başkanı Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Begüm Kayar ise “Ganoderma lucidum (Reishi mantarı) adında anlaşılacağı gibi Gan (parlak) derma (kabuk) ve lucidum (göz alıcı, büyüleyici) mucizevi bir tıbbi mantardır. Japonya, Kore ve özellikle de Çin'de ilk çağlardan beri kullanılan gençlikle, uzun ve sağlıklı bir yaşamla özdeşleştirilmiştir. Sınırlı bir yetişme alanı olduğu için maddi değeri de oldukça yüksektir. Yapılan birçok araştırma sonucunda özellikle kırmızı reishi'nin bağışıklık sistemini güçlendirici, kanseri önleyici ve tedavisine yardımcı birçok mekanizmasının yanı sıra, sinirsel gerilimi azaltıcı ve kan basıncını düşürücü özellikleri olduğu kanıtlanmıştır” dedi.
Projede dernekle işbirliği yapan Süreyya Kayar da, Pozantı'nın Peru'dan sonra oksijen ve yükseklik dengesi en iyi olan yöreler arasında bulunduğuna dikkati çekerek, “Bu proje, sağlık turizminde ön plana çıkan yöremizin kanser hastalarına bir hediyesi niteliğinde olacak” diye konuştu.
Kaymaz, kanser hastalarına umut olacak projelerinin yanı sıra, ilkini geçtiğimiz aralık ayında Adana'da gerçekleştirdiği “Kansersiz Yaşam Sohbetleri” programına Türkiye'yi il il gezerek devam edeceğini sözlerine ekledi.