Ölümü Çağıran Sinema Filmleri

Tarihe başarılarıyla değil, uğursuzluklarıyla kaydedilen filmler hala gizemlerini koruyor.

The Exorcist (1973)

Sinemanın kült filmlerinden bir sayılan The Exorcist filmi, küçük bir kızın ona musallat olan şeytandan kurtarılmasını anlatır.

Film kadar, çekim sırasında olan olaylar da ayrı bir korku filmi senaryosu gibidir.

Filmin çekimleri sırasında iki kere dekorlar yanarken, ışıkçı ve görüntü asistanı ölmüştür.

3 figuran garip bir şekilde kalp krizi geçirirken, başrol oyuncusu Linda Blair yataktan düşmüş ve kolunu kırmıştır. Rosemary'nin Bebeği (1968)

Roman Polanski tarafından yönetilmiş, 1968 yapımı bir gerilim filmidir.

Reklam
Reklam

Film bir tarikat tarafından büyülenerek, şeytani bir çocuğa hamile kalan ve korkunç şeyler yaşayan Rosemary'nin başından geçenleri anlatıyor.

Film gösterime girdikten kısa bir süre sonra yönetmen Roman Polanski'nin karısı Sharon Tate ve yanında bulunan 3 arkadaşı, evde hunharca öldürülmüş olarak bulundu.

Cinayeti işleyenler, kendisine sapık bir tarikat kurmuş olan Charles Manson ve müritleriydi.

Ürpertici olan nokta ise, filmin kahramanı Rosemary gibi Sharon Tate'in de hamile olmasıydı. The Crow (1994)

Korkunç şekilde öldürülen bir adamın, tekrar dirilip katilleriyle hesaplaşmasını anlatan film, ismini kahramanı mezarından kaldırılan kara bir kargadan alıyordu.

Çekimler sırasında Brandon Lee hayatını kaybetti. Sebebi ise çok garipti.

Bir çatışma sahnesinde kullanılan kuru sıkı silahtan kazara çıkan kurşunla, bel kemiğinden vurulan oyuncu hayatını kaybetti.

Daha garip olanıysa, Brandon Lee'nin babası olan Bruce Lee'nin de bir film setinde beyin kanaması geçirerek ölmesiydi.
Atuk

Bir eskimo savaşçısının büyük kent yaşamına uyum sağlama çabalarını konu alan Atuk adlı film, o kadar lanetliydiki bitirilemedi.

Reklam
Reklam

Filmin kahramınını oynamak isteyen John Belushi, bu hayalini gerçekleştiremeden 1982 yılında aşırı dozda uyuşturucudan öldü.

Rol, Sam Kinison'a verilmişti; ancak geçirdiği bir motosiklet kazasında hayatını kaybetti.

Aynı rolün önerildiği John Candy ise senaryoyu aldıktan çok kısa süre sonra, kalp krizinden öldü.

Son olarak Chris Farley başrolü oynamaya hazırlanırken, yine aşırı dozda uyuşturucudan öldü.
Poltergeist (1982)

Poltergeist, üç çocuklu ve mutlu bir ailenin en küçük çocuklarının hayaletlerle iletişim kurmasını konu alan bir film.

Filmin küçük oyunculardan Heather O'Rourke'un, henüz 12 yaşında septik şoka girerek hayata veda etmesiyle lanet başlıyor.

Filmde, onun kız kardeşini canlandıran Dominique Dunne, erkek arkadaşı tarafından öldürülürken, kötü ruh rolündeki Julian Beck, mide kanserinden kurtulamayarak can verdi.

İyi ruh rolünü üstlenen Will Sampson ise kalp nakli ameliyatına girdikten sonra yaşamını yitirdi.

The Omen (1976)

Film, adamın düşük yapan karısından bunu saklayıp, başka bir çocuğu sahiplenmesiyle başlar.

Reklam
Reklam

Çocuk yani Damien, 5 yaşına geldiğinde, adam evine ne tür bir şeytan aldığını anlayacaktır.

Daha film çekilmeye başlamadan, filmde babayı oynayan oyuncunun öz oğlu intihar etti. Bu ise lanetin daha başlangıcıydı.

Film çekimi için giderken hem Gregory Peck’in uçağına, hem de senarist ve yapımcının uçaklarına yıldırım düştü. Ardından kaldıkları otelin önüne, IRA tarafından konulan bir bomba patladı.

Filmin çekildiği sırada meydana gelen en tuhaf şeyse, John Richardson’ın yaptığı ve asistanının öldüğü araba kazası oldu. Kazanın olduğu yerdeki tabelada “Ommen, 66.6” diyordu ve günlerden 13 Ağustos Cuma 1976’ydı. The Conqueror (1956)

Moğolların ünlü komutanı Cengiz Han'ı anlatan film, tam bir faciaya sahne olmuştur.

220 kişilik film ekibinden 91'inin, filmden sonra kanser olduğu ortaya çıktı. Büyük bir şanssızlık eseri nükleer silah denemeleri yapılan Nevada Çölü'nde çekilen film sonucu, radyasyona maruz kalan ekipten 45'i hayatını kaybetti.

Çekimlerden kısa süre sonra ölenler arasında, John Wayne'de vardı.

Reklam
Reklam