Ahmet Şen, günlük 60 liraya çalıştığı kaçak madende hayatını kaybetti. Mahkemedeyse, Şen’in madenin sahibi olduğu iddia edildi. Avukat dahi tutamayan aile çaresiz. Bu olay Zonguldak'ta ilk değil.
“Nerede çalışayım, iş mi var?” diyordu... Üç çocuk var, mecburdu.
Kaçak madende çalışırken zehirlenerek hayatını kaybeden Ahmet Şen’in eşi Songül Şen, eşinin neden kaçak madende çalıştığını sorusunu böyle yanıtladı.
34 yaşındaki üç çocuk babası Ahmet Şen, 31 Ağustos 2015 günü iş arkadaşı Erol Gün ile birlikte kaçak maden ocağında hayatını kaybetti. İlkel koşullarda kömür çıkarılan madende dışarıdaki kompresör durunca içeriye temiz hava girişi olmadı, Gün ve Şen karbonmonoksit zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti. Madende çalışan diğer işçi Ferdi Abacı son anda dışarı çıkmayı başardı. Maden o kadar ilkel koşullardaydı ki iki işçinin cesedi saatler sonra çıkarılabildi. Maden sahibi olduğu gerekçesiyle Çetin Karabacak tutuklandı.
Ahmet Şen’in evi Zonguldak’a yaklaşık 45 dakika mesafedeki Uluköy’de. Ahmet Şen, bahçe içindeki köy evinde eşi ve üç çocuğu ile birlikte yaşıyordu. Songül Şen’e eşinin ölüm haberini madenin sahibi olduğunu söylediği Çetin Karabacak vermiş:
"Eşimin patronu aradı. 'Eşin öldü. Kimseye söyleme ben senin arkandayım' dedi. Dünyası yıkılıyor insanın. Çocuklarım 'Babam öldü' diye çığlıklar attı."
Ahmet Şen 22 yaşından beri madenlerde çalışıyormuş. Daha önce özel şirkete ait bir madende küçük bir kaza dahi geçirmiş. Madenden hiç vazgeçmemiş:
"Nerede çalışayım, iş mi var diyordu. Çok söyledik, çok söyleyen oldu, başka çalışacak yeri yoktu. Çalıştığı yerin kaçak olduğunu biliyordu. İki yıldır oraya gidip geliyordu. Günlük 60 lira alıyordu."
Songül Şen, üç çocuğu ile birlikte acısını yaşarken 24 Kasım 2015’deki ilk mahkeme günü duydukları nedeniyle duruşmanın tamamını dahi izleyememiş, mahkeme salonunu ağlayarak terk etmiş. Mahkemede tutuklu ocak sahibi ve onun şoförü olduğunu söyleyen kişi ifadesinde ocağın Ahmet Şen’e ait olduğunu söylemiş.
“Ben adalet yerini bulsun istiyorum Mahkemeye gittiğim gün dünyam yıkıldı. Sürekli yalan söylediler. Eşim ocağın sahibiymiş. Her şeyi eşimin üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Ocak eşime ait olsaydı bizim hayatımız böyle mi olurdu. Biz çocuklarımız için kaymakamlık yardımı alıyorduk.”
Baba Şen: Avukat tutacak paramız yok.
Baba Ziya Şen de mahkemeyi gelini ile birlikte terk etmiş. Bir sonraki mahkeme tarihini dahi bilmiyorlar. Baba Şen “Ölen öldü, onun üzerine gitsin diye bu iftirayı atıyorlar” diyor. Ziya Şen, mahkemede oğlunun maden sahibi olduğunu söyleyen kişinin oğlu ile aynı madende “çavuş” olarak çalışan kişi olduğunu, esas patronu kurtarmak için bu yönde ifade verdiğini anlatıyor.
Ziya Şen, maden ocağından sağ kurtulan diğer işçi Ferda Abacı’nın da olayın olduğu gün verdiği ifadeyi mahkemede değiştirmesinden endişe ediyor. Zira Abacı’nın ilk ifadesi üzerine şu an Çetin Karabacak maden sahibi olarak tutuklu yargılanıyor. Baba Şen, kendi olanaklarıyla daha önce aynı madende çalışmış olan 11 eski işçiye ulaşmış. Onların da mahkemede dinlenmesini istiyor. İstiyor ancak bunu mahkeme nezdinde talep edecek bir avukattan yoksunlar. Baba Şen, "Durumumuz ortada avukat tutacak paramız yok. Mahkemede sadece gözlem yapıyoruz. Bize orada bir şey sorulduğu yok. Ben şimdi söz istesem 'Otur oturduğun yerde' diyorlar. Bunu gelinime yaptılar. Ne yapalım. Adalet yerini bulsun istiyoruz biz" diyor.
Ölünce “maden sahibi” olma
Zonguldak’ta sık duyulan bir cümle “Bu kentte ölünce maden sahibi olunur”. Bu sözlerden kastedilen eğer kaçak madende bir işçi hayatını kaybederse maden sahipliği ona yıkılır, iş kapanır. Ölenin ailesi de bir şekilde “ikna” edilir.
Kaçak madende ölüm olması halinde, maden sahibi taksirle adam öldürme suçlamasıyla 15 yıla kadar yargılanabiliyor. Bu nedenle kaçak madenin sahibi olarak kimse ortaya çıkmıyor, “maden benimdi” demiyor.
24 Haziran 2015’de kaçak madende hayatını kaybeden işçi Turgut Yılmaz'ın da maden yine ocağına ortak olduğu öne sürülmüştü. 28 Ağustos 2011’de de yine Zonguldak’ta 17 yaşındaki Abdullah Basatlı’nın öldüğü kaçak maden kazasında ocağının sahibi olarak 16 yaşındaki R.T. gözaltına alınıp yargılanmıştı. R.T.’nin maden sahibi olmadığı yaşı küçük olduğu için suçu üstelendiği iddia edilmişti. (Aljazeera)