Genetik yatkınlığın yanında başlıca risk faktörleri arasında uzun süre ayakta durulan meslekler, gebelik, hızlı kilo almak ve bazı doğum kontrol ilaçları bulunuyor. Zamanla artan şikayetlerle birlikte estetik açıdan da oldukça rahatsızlık veren varisler için geliştirilen modern tedavi yöntemleri işlem esnasında ve sonrasında hastaya yüksek konfor sağlıyor, yaşam kalitesini yükseltiyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü'nden Prof. Dr. Aşkın Ali Korkmaz, varis ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Kirli kanı aşağıdan yukarıya doğru taşıyan toplardamarların içinde bulunan kapakçıklar çeşitli nedenlerle bozulabilmektedir. Kapakçık yetersizliğinden olabileceği gibi, derin toplardamarda pıhtı olması da ikincil olarak kapakçıkları bozarak varisi tetikleyebilir. Toplardamarda normalde yukarı gitmesi gereken ancak aşağı kaçan kanın yaptığı basınç yüzeyel damarlara yansıdığı zaman değişik çapta ve görüntüde varise neden olabilmektedir. Problem öncelikle kozmetik olarak başlamaktadır. Uzun vadede bölgedeki dolaşımı etkiler hale gelir. Varis hızlı seyreden bir rahatsızlık olmadığından yıllar içinde ilerleyebilmektedir. Gerekli önlemler alınmadığı ve varise müdahale edilmediği takdirde zamanla damarların çapı artmakta ve şikayetler başlamaktadır. Akşam saatlerine doğru ağrıların artması, ayak bileklerinin şişmesi, gece krampları ile sorunlar devam etmektedir. İlerleyen dönemlerde ciltte bozulmalar meydana gelmektedir. Son evrede ise varis ülseri adı verilen yaralara yol açmaktadır. Variste en tehlikeli durum bu yaralardır.
Varis oluşumunda genetik faktörler oldukça etkilidir. Bunun yanı sıra;
Varis şikayetiyle doktora başvuran hastalarda öncelikle kaçağın nereden kaynaklandığının ve evresinin belirlenmesi için“ultrason doppler” tetkiki yapılmaktadır. Kaçağın evresi ileriyse veya damarlarda 5 mm üzerinde çap artışı yaşanmışsa varislere müdahale edilmesi gerekir. Geçmişte varis müdahaleleri; kasığa, dize veya ayak bileğine kesi yapılıp, kaçak yapan damarın çekerek çıkarılmasıyla yapılmaktaydı. Bu yöntem, oldukça ağrılı, iyileşmeyi geciktirici ve hastalar için sıkıntı verici bir süreçti. Ancak günümüzde modern tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Varislerden kurtulmak için radyofrekans yöntemi, lazer tedavileri ve “glue” adı verilen zamk tedavileri uygulanmaktadır. Bu yöntemlerin hemen hepsinde temelde aynı yol izlenmektedir. Hangi yöntemin uygulanacağına hastanın varislerinin büyüklüğüne ve evresine göre karar verilmektedir. Kaçak, ana damarlardan birinde ise lazer veya radyofrekans ışınlarıyla yakılmakta ya da zamk glue ile yapıştırılmaktadır. İnce damarlar içinse saf skleroterapi veya köpük skleroterapi tedavileri tercih edilmektedir. Çok ince damarlara saf skleroterapi yapılmaktadır ancak biraz daha büyük damarlara skleroterapide kullanılan ilaç havayla karıştırılarak elde edilen köpük enjekte edilmektedir.
Varis problemlerinin mutlaka kalp ve damar cerrahisi doktorları tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Doktora başvurulmadan özellikle güzellik merkezlerinde ince varisler için yapılan skleroterapi ve yüzeyel lazer tedavileri istenmeyen sonuçlara yol açabilmektedir. Pek çok insan bu mekanlardaki teknolojik olduğunu düşündüğü cihazlara güvenebilmektedir. Ancak bu tür yerlerde yapılan uygulamalarda ana damarlarda olan kaçaklar görülmeyebilir ve asıl problem devam ettiği için tekrar etme riski daha sık olmaktadır.