İngiltere'de Omicron dalgasını engellemek için getirilen kısıtlamalar kaldırılıyor.
Başbakan Boris Johnson, ülkede Covid kısıtlamalarının 27 Ocak'ta gevşetileceğini açıkladı. Johnson dün kabine toplantısı sonrası Avam Kamarası'nda yaptığı konuşmada, izolasyonla ilgili düzenlemelerin 24 Mart'a kadar geçerli olduğunu hatırlattı ve bu kuralların bir daha yenilenmesini beklemediğini söyledi. Johnson, "Yakında insanların kendilerini karantinaya alması uygulaması da tamamen kalkacak" dedi.
B Planı adı altında uygulanan önlemler, kapalı mekanlarda maske zorunluluğu, bazı etkinliklere giriş için Covid sertifikası ve evden çalışma gibi uygulamalar içeriyordu. Bunların tümü kalkıyor.
Böylece İngiltere, Sağlık Bakanı Sajid Javid'in sözleriyle, Avrupa'nın en açık ülkesi haline geliyor. Peki böyle bir adım için çok mu erken?
Enfeksiyon seviyeleri düşmekle birlikte, geçen kış yaşanan zirve noktasının hala çok üzerinde.
Ayrıca, kaydedilen ilerleme bakımından bölgeler arasında da farklılıklar var. Covid nedeniyle hastaneye başvurularda ülke çapındaki genel düşüşe rağmen, Midlands, Kuzey Doğu ve Yorkshire bölgelerinde, bu düşüş henüz görülmedi.
Bu nedenle, bazı bilim insanları ve halk sağlığı uzmanları, önlemlerdeki gevşemenin çok fazla olabileceği ve vaka sayılarının yeniden tırmanışa geçmesi riskine dair endişelerini dile getiriyor.
Önlemlerin kaldırılmasında siyasi hesapların etkisini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Muhafazakar Parti'nin kabine dışı milletvekillerinin, önlemleri kısmi olarak bile sürdürme yanlısı olmadığı biliniyor.
Ama sonuçta, bu kararlarda neyin makul ve orantılı olduğu konusundaki yargı da önemli.
Bu tür kısıtlamaların maliyetleri ile getirdikleri faydalar arasında bir kıyaslama gerekiyor.
Omicron dalgasının en ağır kısmı hemen hemen sona erdiğinden, faydalar azalmış görünüyor.
İngiltere, aşılama oranının yüksekliği ve Covid geçirilerek oluşturulan bağışıklık sayesinde, virüse karşı en iyi korunan ülkelerden.
Ulusal İstatistik Ofisi'nin son verilerine göre, nüfusun %97'sinden fazlası virüse karşı antikor oluşturmuş durumda.
Sonuç olarak, virüs artık daha hafif hastalıklara neden oluyor ve bağışıklık sistemlerimiz Covid ile savaşmada daha etkili hale geldiğinden, enfekte olmuş insanların ölüm oranı da önemli ölçüde azaldı.
Omicron'un daha hafif olduğuna işaret eden veriler de bu sonuçta etkili elbette.
Bütün bunlar, son haftalardaki ölüm sayısının önceki dalgalardakinden çok daha düşük ve ağır bir grip mevsimindekine benzer bir seviyede tutulmasına yardımcı oldu.
Bu, bu varyant ilk kez Güney Afrika'da tespit edildikten sonra ortaya atılan senaryolar bakımından en iyi sonuç denebilir.
Zira, virüsün zirve noktasında hastaneye yatış sayısı günlük olarak 2 binin biraz üzerinde seyretti. Oysa modellemeler, en kötü senaryoda bunun 3-4 katına ulaşabileceğini öngörmüş, hükümete tavsiyelerde bulunan Acil Durumlar için Bilimsel Danışma Grubu (Sage) bile hastane kabullerinin günde 3 bine ulaşabileceğini söylemişti.
Ancak Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS) üzerinde virüs hala büyük baskı oluşturuyor. İngiltere'de 15 binden fazla kişi Covid nedeniyle hastanede yatıyor. Ancak bunların yaklaşık yüzde 45'i yakını virüsün yol açtığı ciddi hastalıklardan ziyade, başka nedenlerle yatırılmış görünüyor.
Dolayısıyla, hükümet yetkililerinin ve danışmanlarının, önlemlerin gevşetilmesini desteklemeleri için pek çok neden var.
Virüsün yayılmasını önlemede en etkili kısıtlama olan izolasyon devam ediyor olacak.
Kaldırılan "B Planı" önlemleri ise göreceli olarak daha marjinal etkiye sahip.
Bunlar arasında, evden çalışma, hükümete tavsiyelerde bulunan bilim insanlarının en etkili bulduğu önlemdi; diğerlerinin kesin etkinliği konusunda ise belirsizlikler söz konusuydu.
Örneğin, Eğitim Bakanlığı'nın verileri, sınıflarda maske zorunluluğunun virüsün yayılmasını azaltıcı etkilerine dair karmaşık sonuçlara işaret ediyordu. Öte yandan veriler, maske kullanımının iletişime ve öğrenmeye zarar verebileceğini gösteriyor.
Bu arada, Omicron'un tırmanması, iki doz aşının enfeksiyonu önlemedeki etkinliğinin önemli ölçüde azaldığı anlamına geliyor ve kapalı ortamlardaki etkinlikler için Covid sertifikaları istenmesi argümanını zayıflatıyordu.
Bunun yerine, birçok uzman artık halkın davranışının çok önemli olacağına inanıyor.
Hükümetin önlemleri kaldırıyor ve insanlara daha fazla özgürlük tanıyor olması, herkesin hemen normale döneceği anlamına gelmiyor.
Pandemi boyunca yaşanan deneyim bunu gösterdi. İngiltere'nin 19 Temmuz'da tüm kısıtlamaları kaldırması sonrasında bile, insanlar günde ortalama 10 kişiyle temas kurduğu pandemi öncesi seviyelere geri dönmedi ve bu tutum Omicron'un gelişine kadar virüsü büyük ölçüde kontrol altında tutmaya yardımcı oldu.
Aralık ayı sonunda, Omicron dalgası zirveye ulaşırken, günlük temaslar aslında ilk kısıtlamalar döneminde görülen seviyelere yakındı ve bu koronavirüsün yayılmasını engelledi.
Şimdi halktan yine riskleri kendilerinin tartması isteniyor ve önümüzdeki haftalarda pandeminin gidişatını belirleyecek olan da bu davranış olacak.