On milyonlara da satılan var, yüz milyonlara da! İstanbul depremi korkusu harekete geçirdi: Yalı sahipleri Boğaz’dan tek tek ayrılıyor

Deprem felaketi sonrası İstanbullu da gelen peş peşe açıklamalar sonrası paniğe kapıldı. Megakentte iç göçün yanı sıra depremde daha güvenli sayılabilecek bölgelere taşınmalar arttı. İstanbul depremi korkusu yalı sahiplerini de harekete geçirdi. Yasak olduğu için yenileme ve tadilat yapılmayan Boğaziçi'ndeki yalı sahipleri yeni ev arayışına geçti. Sektör temsilcileri ise, “Binalarda bölgedeki yoğun nem nedeniyle korozyon meydana geldi ve yıllar geçtikçe bu konu daha çok önem kazanıyor” dedi.

İstanbul’da beklenen deprem Boğaziçi İmar Kanunu’na tabi bölgelerdeki konut sahiplerini korkuttu. Avrupa Yakası’nda Ortaköy’den başlayıp, Rumeli Feneri’ne, Anadolu Yakası’nda ise Paşa Limanı’ndan başlayıp Anadolu Feneri’ne uzanan bölgede 1983 tarihinde çıkan 2960 sayılı, “Boğaziçi Kanunu” gereği, yeni yapma ve yenileme hakkı yasağı var. Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren döneminde alınan kararla bölgedeki nüfus yoğunluğunun azaltılması amaçlanmıştı. Ancak yasak nedeniyle çoğunlukla 80 öncesi yapılan bu binaların olduğu Arnavutköy, Bebek, Yeniköy, Anadolu Hisarı, Kavacık öngörü alanı, Çengelköy, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Paşabahçe gibi tarihi semtlerin depremde büyük risk altında kaldığı belirtiliyor.

Reklam
Reklam

Ekonomi Gazetesi’nden Leyla İlhan’ın haberine göre, yenileme yasağı bölgedeki yalı sahiplerini de vurmaya başladı. Hem Kahramanmaraş depremi hem de İstanbul’da olası deprem beklentisinden dolayı yalı sahiplerinin de boğaz hattından ayrılmaya başladığı kaydediliyor. Sektör temsilcilerine göre kanunun çözümü için bölgedeki yapılara yenileme hakkı getirilmesi gerekiyor.

VADİ VE YAMAÇLARDAKİ YAPILAR RİSKLİ

Boğaz bölgesindeki yerleşim yerlerinde yaşanan sorunlara dikkat çeken Restoratör Mimar Dr. Sinan Genim, 1983 yılında askeri yönetim döneminde çıkan 2960 sayılı yasadan bu yana Boğaziçi öngörü bölgesinde yer alan yapılara herhangi bir tadilat yapılamadığını söyledi. Çok az binanın bunu yapma imkanına sahip olduğunu belirten Genim, özellikle vadi tabanında yapılan evlerin riskli olduğunu ifade etti.

Reklam
Reklam

“Çünkü buralar dolgu zemin ve bu yapıların çoğu o dönemin koşullarıyla yerinde yapılan betonlarla yapıldı. Uzunca zamandan beri de kullanılan bu yapılar için güçlendirme ile yapılacak çok şeyde yok. Çünkü döküm teknikleri eksik, dere yatakları olduğu için zemin yapısı uygun değil” diyen Genim, “Bu nedenle insanlar tedirgin oluyor. Beni arayan birçok kişi tabutumuzda yaşıyoruz diyorlar” şeklinde değerlendirmede bulundu.

Boğaziçi öngörü bölgesinin Avrupa Yakası’nda Ortaköy’den başlayıp, Rumeli Feneri’ne kadar uzandığını, Anadolu Yakası’nda ise bu alanın Paşa Limanı’ndan başlayıp Anadolu Feneri’ne kadar devam ettiğini aktaran Genim, “Avrupa Yakası’nda Arnavutköy, Bebek, Yeniköy’de, Anadolu Hisarı, Kavacık öngörü alanı, Çengelköy, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Paşabahçe’de özellikle yamaçlardaki ve vadi tabanındaki yapılar riskli. Dolayısıyla bu yapılar gözden geçirilmeli ve yeniden yapılmalı” diye konuştu.

SADECE İŞLETMELERE RESTORASYON İZNİ VAR

Yalıların ise ancak lokanta, otel, kafe gibi kamuya açık bir işlev üstlenmeleri halinde restorasyon hakkı tanındığını ifade eden Genim, “Diğer yapı sahipleri içinde durum böyle. İnsanlar bundan sonra bu işe mi girsinler? Çoğunlukla orta ve dar gelirli kitlenin yaşadığı bu bölgelerde bazıları gelip insanların bu evlerini ucuza alıyor ve gayri ahlaki şekilde yapıyorlar” diye konuştu.

Reklam
Reklam

“SAHİL ŞERİDİNDE BİNALAR ESKİ VE BAKIMSIZ”

Boğazda 28 yıldır emlakçılık yapan Ulvi Özcan da konuyla ilgili konuştu. “Bu konu gerçekten kanayan yara” diyen Özcan, “Boğaziçi’nde zemin sağlam olmakla birlikte Boğaziçi sahil şeridinde ve öngörünüm bölgesinde binaların çoğu eski ve bakımsız. Binalarda bölgedeki yoğun nem nedeniyle korozyon meydana geldi ve yıllar geçtikçe bu konu daha çok önem kazanıyor” ifadelerini kullandı.

Bu nedenle bu binalarda yenilenmeye veya kapsamlı tadilata ihtiyaç duyulduğunu belirten Özcan, şöyle konuştu:

“Deprem gerçeği karşımızda dururken bu konuda hiçbir şey yapılmaması inanılmaz bir durum. Hem ülkenin en önemli marka değerlerinden birinin ihya edilmesi, hem de deprem gerçeğinden mağduriyetleri önlemek için hükümet ile İBB elele verip çalışmalı, aksi takdirde bu işin faturasının çok ağır olacağını düşünüyorum.”

“RANTIN ÖNÜNE GEÇİLMELİ”

Ancak bu düzenleme yapılırken de düzenlemeleri önceden haber alan birilerinin rant devşirdiği bir durumun oluşmaması gerektiğini söyleyen Özcan, “İş bir gecede bir düzenlemeyle yasalaşmamalı. Konuyla ilgili, bir süreç haritası çevresinde ilgili bilim insanlarının görüşleri alınmalı, dünya örnekleri incelenmeli ve süreç şeffaf ilerlemelidir. Bununla birlikte zamanımızın azlığı da dikkatlerden kaçmamalıdır” dedi.

Reklam
Reklam

YALI SAHİPLERİ DE BOĞAZ’DAN AYRILIYOR

Kahramanmaraş depreminden sonra kendisini birçok yalı sahibinin aradığını söyleyen Hakan Bucak ise, “Sadece bu hafta beni 4-5 yalı sahibi aradı. Deprem karşı güvenli şekilde yapılmış 500 metrekarelik büyük ve güvenli rezidans daire arıyorlar. Çünkü boğazdaki bu yapılar en az 40-50 yaşında. Boğaziçi İmar Kanunu’ndan dolayı bu binalar güçlendirilemiyor yada güçlendirilme için gerekli izinlerin alınması çok zaman alıyor” dedi.

Anahtar Kelimeler: