Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamadan kaldırdığını açıkladığı TEOG sınavı hakkında değerlendirmede bulundu. TEOG’da esas sorunun merkezi yerleştirmeden kaynaklandığını vurgulayan Öner, “Ortaöğretime Geçiş Sistemi konusunda geçmiş tecrübelerden de istifade ederek rasyonel ve kalıcı çözümler için adımlar atılmalıdır. Eğitimin paydaşlarıyla istişare edilerek olgunlaştırılmış, sürdürülebilir bir model geliştirilmelidir.” dedi.Eğitim-Bir-Sen olarak, TEOG’un olumlu ve olumsuz yanlarına 2016 yılında yayınladıkları Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda dikkat çektiklerini dile getiren Öner, ”Raporumuzda TEOG kapsamında yapılan sınavların, geçmiş dönemlerde yapılan sınavlara göre, derslerin bir parçası olarak tasarlanmış olması ve yerleştirmede tüm sınıfların yıl sonu başarı puanının hesaba katılması yönleriyle, okul içi eğitim-öğretim süreçleriyle daha fazla bütünleşmiş olduğunu belirtmiştik. Bu durumun öğretmenlerin ve okulun rolünü daha da etkin hale getirdiğini ve öğrencilerle velilerde sınav kaygısını azalttığını ifade etmiştik. Bu olumlu yanına rağmen TEOG’un, öğrencileri sınava girip girmediğine veya yerleştirme sürecinde tercihte bulunup bulunmadığına bakmaksızın merkezi olarak yerleştirmeyi hedeflemesinden kaynaklı olumsuz sonuçlarına da değinmiştik.” şeklinde konuştu."Sorun merkezi yerleştirmedeydi"TEOG’un ortaöğretime geçiş sürecinde merkezi yerleştirme aracı olarak kullanılmasının sorunları beraberinde getirdiğini ifade eden Öner, “Ortaöğretim kurumlarına yerleştirmenin merkezi olarak TEOG sınavı üzerinden yapılması, öğrencinin puanı kaç olursa olsun hep daha iyi bir okula yerleşme beklentisi oluşturdu ve bu durum sürekli bir nakil arayışına sebep oldu. Daha iyi bir okula yerleşme baskısı zamanla velilerin memnuniyetsizliğini hat safhaya çıkardı. TEOG ile yerleşenlerin bu nakil arayışları istatistiklere şöyle yansıdı: 2015-2016 eğitim-öğretim yılı birinci döneminde 434 bin 615 öğrenci nakil başvurusunda bulundu, 101 bin 12’si nakille yer değiştirdi. Bu rakamlar ortalama 300 bin seviyesinde seyretti, yerleştirme oranı ise müracaat sayısının yaklaşık yüzde 20’sinde kaldı. Diğer taraftan, TEOG, sınav puanını merkezi yerleştirmede esas alarak okulu ve öğrenciyi etiketledi. Bu yaftalamalar üzerinden okullar ve öğrenciler başarılı-başarısız şekilde toplum nezdinde kategorize edildi. Bu durum, başarısız olarak addedilen okul ve öğrencilerin aleyhine işleyerek eğitimde fırsat eşitliğini bozdu. Diğer taraftan, merkezi yerleştirme okul mahalle ilişkisini bozarak okulların ve öğrencilerin bulundukları mahal ile bütünleşmelerine engel oldu. Bunun yanı sıra, bugün olumsuz örneklerini gördüğümüz, öğrenci açısından ulaşım güçlüğü, servis maliyeti gibi sonuçları doğurdu. Merkezi yerleştirmeden kaynaklı dolaylı ve dolaysız sonuçlar sınavın kendisini tartışmaya açtı.” dedi.“Olgunlaştırılmış, sürdürülebilir bir model geliştirilmeli”Tüm öğrencilerin TEOG sınav puanına göre merkezi olarak yerleştirilmesinin pedagojik boyutunun zaman içinde zayıfladığını belirten Öner,” Merkezi yerleştirme yerine, TEOG’un yürürlüğe konulduğu süreçte vurgulandığı gibi izleme ve değerlendirme fonksiyonunu daha fazla üstlenecek bir sınavın ön plana çıkarılması gerekmektedir. Öğrencilerimizin geleceğe dönük hedeflerinde hayati bir öneme sahip olan Temel Eğitimden Ortaöğretime geçiş sürecinde paydaşların görüşleri de alınarak olgunlaştırılmış, sürdürülebilir bir model geliştirilmelidir. Bu hususta; Tüm öğrencilerin merkezi olarak liselere yerleştirilmesinden acilen vazgeçilmeli ve öğrencilerin evlerine en yakın okula gitmelerinin esas olduğu bir sistem geliştirilmelidir. Böyle bir uygulama ile öğrencilerin ve velilerin büyük bir bölümü merkezi yerleştirme kaygısından uzaklaştırılmış olacak, sadece belli sayıdaki öğrencinin seçilmiş liseler için yarışması sağlanacaktır. Böylece, bütün liseler heterojen bir öğrenci kitlesine kavuşacak, liseler arasındaki başarı uçurumu kapanacak ve her liseden başarılı öğrencilerin çıkması mümkün olacaktır. Tüm öğrencilerin merkezi sınava girmesi ve merkezi olarak yerleştirilmesi yerine çok daha az sayıda öğrencinin az sayıda seçici liseye yerleştirildiği bir sistem benimsenmelidir. Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve bazı Anadolu, Anadolu İmam Hatip ve Anadolu Mesleki ve Teknik Liseleri seçici okul olarak tanımlanması ve bu okullara az sayıdaki en başarılı öğrencilerin gelmesi sağlanmalıdır.” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz