CHP Milletvekili Dursun Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na ilişkin sözlerinin gündem yaratmak için farklı yönlere çekildiğini savunarak "Terbiyem müsaade etmiyor ama önüne yatmakla altına yatmak Anadolu'da çok farklı anlamlara gelir. Mesela evladının bir suça karışmasını önlemek isteyen anne 'evladının önüne yattı' denir. Korumaya çalıştı anlamına gelir. Burada söylenen sanki altına yattı ifadesi kullanılmış gibi kamuoyuna aktarılıyor ve eylemlerle suç duyurularıyla kamuoyu meşgul ediliyor" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dursun Çiçek siyasette üslubun çok önemli olduğunu, kişiyi eleştirirken yapılan hataların tekrarlanmaması gerektiğini vurguladı. Dursun Çiçek "Bir numaralı siyasetçimiz cinsi sapık, siyasi sapık söylemleriyle bu kirlenmeye katkı sağlamaya devam ediyor. Bu konuda sosyal medyada gördünüz. Döneminin İçişleri Bakanı bu ifadeyi kazandırdı siyasi literatüre. Terbiyem müsaade etmiyor ama önüne yatmakla altına yatmak Anadolu'da çok farklı anlamlara gelir. Mesela evladının bir suça karışmasını önlemek isteyen anne 'evladının önüne yattı' denir. Korumaya çalıştı anlamına gelir. Burada söylenen sanki altına yattı ifadesi kullanılmış gibi kamuoyuna aktarılıyor ve eylemlerle suç duyurularıyla kamuoyu meşgul ediliyor. Burada CHP ve Genel Başkanımız kadın erkek eşitliğine, pozitif ayrımcılığa değer verdiğini kamuoyu biliyor. Bunu AKP'de biliyor ancak konuyu siyaset malzemesi olarak kullanmaya devam ediyor. İstismar ediyorlar. Maksat gündemi değiştirmek. Kendi seçmenine düşman gösterip onları motive etmek. Yoksa eleştirdiğiniz bir yönteme cinsi sapık siyasi sapık diye devam ediyorsanız sizde o sahada kendi inisiyatiflerinizle isteğinizle oynamaya devam ediyorsunuz. Burada bir samimiyetsizlik var. Samimi değiller. En büyük delili de bu tartışmaya aynı üslupla devam edilmesi" diye konuştu.
"ŞİMDİ DE YSK VEYA PARTİLERİ SUÇLUYOR"
Dursun Çiçek 50 milyon kişinin kimlik bilgilerinin sızdırılmasıyla ilgili bir soruya şu yanıtı verdi; "Bu iktidarın en iyi yaptığı iş sorumluluğu birine atmak. IŞİD, FETÖ, PKK aldattı kandırdı. Şimdi de YSK veya partileri suçluyor. Tabi hükümet her şeyden sorumludur. Soruşturma başlatıldığı söyleniyor. Savcılar sızdırmayı hangi kurumun, kişinin yaptığını ortaya çıkarır. BU çok önemli bir sorun. Özellikle bankacılık sektöründe sahte belgelerin düzenlediği taklit imzaların atıldığı Türkiye'de 50 milyon kişinin bilgilerinin bu örgütlerin elinde olması çok önemli bir güvenlik sorunudur. Takipçisi olacağız parti olarak. Kötü bir şey olduğu zaman hemen birine iade ediliyor. Tabi bir seçmen kesimi var. Bu söylenenleri de imam söylediği için aynen kabul ediyorlar. Hiç sorgulamıyorlar."
"SAHTE SURİYELİLER OY KULLANACAK"
'Bundan sonraki senelerde seçmen bilgilerinin gizli tutulması gibi bir tedbir gündeme geldi. Bu sizce başka bir tehlikeyi beraberinde getirir mi?' sorusuna Dursun Çiçek şöyle cevap verdi; "Tabi sahte Suriyeliler oy kullanacak. Dengeli götürmek lazım. Güvenlik tedbirleri artırıldığı zaman da açıklık, demokratik yaklaşımlar geri plana gider. En son bir yasa çıktı Meclis'ten. Gizli bilgilerin saklanmasıyla ilgili. Bunu da katkısıyla bir komisyon oluşturuldu Meclis'te. İnşallah onun da katkısıyla bu tür sorunları önümüzdeki dönemde yaşamayız. Soruşturmandan çıkacak bilgilere göre ilgililer gerekli tedbirleri alır."
"YENİ KİMLİK KARTLARIYLA BERABER YENİ BİR VATANDAŞLIK NUMARASI İYİ BİR ÇÖZÜM OLABİLİR"
Dursun Çiçek, 'Yeniden vatandaş numaralandırılması yapılmalı mı?' sorusu üzerine şu ifadeleri kullandı; "Bunun maliyeti var. Annemizin kızlık soyadı dışında her şey ortalıkta dolaşıyor. Kimlik numarası vergi numarası daha önce karıştırılmıştı. Aslında bu bir fırsat olarak değerlendirilip yeni kimlik kartlarıyla beraber yeni bir vatandaşlık numarası vergi numarasını da kapsayacak şekilde tek numarayla bir geçiş iyi bir çözüm olabilir. Ama mali boyutunu uzmanların değerlendirmesi lazım. Tek kimlik ve bu kimlikle beraber vatandaşlık numaralarının değiştirilmesi. Bu sızmaya karşı aslında kesin bir çözüm olabilir."
"CUMHURBAŞKANI'NIN ANAYASAL FORMATTA OLMAMASI TÜRKİYE'NİN TERÖR KADAR İKİNCİ BİR SORUNU"
Dursun Çiçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın terörle mücadelede konusunda binaların uzaktan patlatılması yönündeki açıklamalarına karşın şunları kaydetti; "Sayın Cumhurbaşkanı her şeyi biliyor. Onu da bıraksın uzmanları karar versin. Bölgedekiler karar versin. Öyle bir ihtiyaç varsa yetkilileri vali, kaymakam, emniyet müdürü var. Onlar karar verirler. Bazen Mehmetçiğin şehit olma riskini göze alamadığımız için -bir mağaraya sığınmış teröristleri bertaraf etme konusunda- çekilirdik nasıl olsa başka zamanda onların daha uygun ortamlarda etkisiz etme adına. Dolayısıyla tabi en önemli unsur güvenlik kuvvetlerinin can güvenliği. Çünkü onun bir dönüşü yok. O tedbiri cumhurbaşkanını değil de oradaki uzman birim amirlerinin karar vereceği bir konu. O söyleyince hem kamu görevlilerine hem yargıya baskı olarak dönüyor. Temel sıkıntımız cumhurbaşkanının anayasal formatta olmaması. Türkiye'nin terör kadar ikinci bir sorunu da o." (DHA)