Cüneyt Kazokoğlu
Enerji piyasası uzmanı
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), Avusturya'nın başkenti Viyana'da son yılların en önemli toplantısını yapıyor. Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden oluşan örgüt, petrol fiyatlarının Haziran'dan beri yüzde 30 düşmesi arşısında ne yapılması gerektiğini tartışıyor.
Üretimi kısmak ya da kısmamak...OPEC'in gündemindeki can alıcı soru bu.
Petrol fiyatlarında düşüş, arzdaki artışın zayıflayan talebin önüne geçmesinden, daha da önemlisi, bu dengesizliğin bir süre kalıcı olacağı beklentisinden kaynaklanıyor.
Aşağıdaki grafik, yıllık dünya petrol arzı ile talebindeki değişimi karşılaştırıyor.
Son yıllarda ABD'de hızla artan kaya petrolü üretimi, ülkenin ham petrol üretimini günde 9 milyon varil seviyesine çıkardı.
Bu artış o derece güçlü ki, petrol piyasasından çekilen üretim (Örneğin iç savaş nedeniyle Libya'dan, yaptırımlar nedeniyle İran'dan kaynaklanan üretim kaybı vb.) dahi kalıcı bir arz kaybına yol açmadı.
Gücü, en azından kağıt üzerinde, bir kartel olarak birlikte hareket edebilmesinden kaynaklanan OPEC üyeleri, 27 Kasım'da Viyana'da 166. defa bir araya geldiklerinde böyle bir petrol piyasasına bakıyor olacaklar.
Ve soracaklar: Piyasayı dengelemek için arzı kısıp, fiyat düşüşünü durdurmalı mıyız?
Bu sorunun cevabı basit bir "Evet" değil.
Aşağıdaki grafik, son üç yıl boyunca OPEC üretimini gösteriyor.
Bu dönemdeki üç büyük değişiklik: Libya'da iç savaş nedeniyle kayıplar, İran'ın yaptırımlar nedeniyle üretiminin azalması ve Irak'ın üretimini arttırması.
OPEC üyeleri günde toplam 31 milyon varil petrol üretiyor. Üretimin yaklaşık üçte birini yapan Suudi Arabistan, OPEC'in gayriresmi lideri.
Suudi Arabistan'la birlikte hareket eden Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni saymazsak, OPEC'teki üreticilerin hemen hepsi azami kapasitede üretim yapıyorlar.
Bu durumun başlıca nedeni, OPEC üyelerinin çoğu için petrolün ana gelir kaynağı olması.
Ülkelerin bütçelerini dengelemeleri için gereken petrol fiyatı Kuveyt ve Katar için varil başına yaklaşık 70 dolardan başlıyor, Suudi Arabistan için 100 dolara yaklaşıyor. İran, Libya, Venezuela gibi ülkeler için 140 dolara kadar çıkıyor.
Petrole olan bu bağımlılık, üretim kısıntısı kararlarına uymama olarak kendini gösteriyor.
Sonuçta Venezuela, İran gibi ülkeler azami üretim kapasitesinde satabildikleri kadar petrol satmaya çalışırken, üretimi gerçekten kısan çoklukla sadece Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE oluyor.
Petrol fiyatlarının bu derece düştüğü bir ortamda piyasayı dengelemek için üretim kısılması kararı alınırsa da üretimi gerçekten kısan başlıca ülke gene Suudi Arabistan olacak.
Bu, geçtiğimiz yıllarda kabul edilebilir bir durumsa da, artık değil, çünkü Suudi Arabistan'ın boşalttığı yeri doldurmak için sırada bekleyenler var.
İran'ın petrol ihracatı 2012'den beri günde 1 milyon varil düşmüş durumda.
Büyük gelir kaybı yaşayan İran, bu şartlar altında zaten kesinlikle üretim kısmaz.
İran'ın nükleer programı hakkındaki görüşmelerden müsbet sonuç en iyi ihtimalle önümüzdeki bahara kaldı.
Bu şartlar altında İran'ın yaptırımların sınırlarını zorlamaya devam edeceğine şüphe yok.
Körfez savaşları nedeniyle büyük ölçüde kayıp yaşamış Irak'tan da kimse petrol üretimini kısmasını beklemiyor, tam tersine üretim artıyor.
Libya'da siyasi istikrarın sağlaması durumunda üretim tekrar artar.
Güney Amerika ve Afrikalı üyelerin petrol gelirlerine muhtaç olmaları nedeniyle üretimi mümkün olduğunca yüksek tutmak istiyorlar.
OPEC dışındaki iki büyük üreticiye gelince: Petrol ve gaz ihracına bağımlılığı had safhada olan Rusya için üretimini kısması kolay değil.
ABD'de ise petrol üreticilerinin durumu farklı. Saha ve üreticiye göre değişmekle beraber, petrol fiyatı varil başına 70-80 doların altına indiğinde kaya petrol karlı bir iş olmaktan çıkmaya başlıyor.
Öte yandan, bu fiyatların altında dahi ABD'deki üretim artışının durmayacağı, ancak yavaşlayacağı öngörülüyor.
Tam da ABD'deki üretim artışının saman alevi olmaması nedeniyle Suudi Arabistan, bu sefer yoğurdu üfleyerek yiyor. Bu sefer, çünkü aşağıda görüldüğü üzere Suudi Arabistan 1980'lerin ortalarında fiyatlardaki düşüşün önünü kesmek için üretimi kısınca hem düşüşü engelleyememiş, hem de geçici de olsa o zamanki başlıca müşterisi ABD'nin ham petrol ithalinde çok büyük pay kaybetmişti.
Bugün Suudi Arabistan için başlıca müşteri olarak ABD'nin yerini Çin almış durumda. Aşağıdaki grafik, Çin'in ham petrol ithalinde Suudi Arabistan'ın azalan, İran ve Irak'ın artan payını gösteriyor.
OPEC'in ve dolayısıyla Suudi Arabistan'ın içinde bulunduğu çıkmaz bu: Üretim kısılırsa, belki küresel arz artışını bir nebze yavaşlatıp fiyatlardaki düşüşü durdurabilir.
Ancak bunun karşılığında muhtemelen diğer üyeler sözlerinde durmayacakları için büyük ihtimalle Suudi Arabistan hem pazar payını kaybedecek, hem de fiyatlardaki düşüşün sorumlusu olan ABD'deki kaya petrolü üreticilerine nefes aldırmış olacak.
Bu, ABD'den daha fazla üretim ve gene aynı kısırdöngüye girilmesi demek.
Üretim kısılmazsa, fiyatlardaki düşüş devam edecek. Bu, belki ABD'deki kaya petrolü üreticilerinin bir kısmını iflasa sürükler.
Ancak düşen fiyatlarla beraber OPEC üyelerinin ekonomileri de ciddi sorun yaşayacak.
Asıl soru, bu düşük fiyatlara hangi OPEC üyesinin ne kadar dayanabileceği.
Ekonomisi nispeten dayanıklı olan Suudi Arabistan'ın üretim kısmadaki ayak diremesi, biraz da bütün üyelere OPEC'in ancak topluca hareket ederse piyasada bir etkisi olacağını hatırlatmak için.