Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) olan emekli Orgeneral Kamil Başoğlu'nun kaçırılmasına ilişkin 12 sanığın yargılandığı davada, sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyesi eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın da aralarında bulunduğu tutuklu sanıklar, avukatları ve yakınları ile Başbakanlık avukatı katıldı.
Öğleden sonraki celsede savunma yapan sanık eski astsubay kıdemli çavuş Atahan Tatar da üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyereksavunmasını hazırladığı kroki eşliğinde yaptı.
Sanık eski alay komutanı Barış'ın 13 Temmuz Çarşamba günü, Cumhurbaşkanlığı Başyaverliğindeki çalışma odasında bulunduğu sırada kendisini arayarak yanına çağırdığını ileri süren Tatar, "Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış, akşam saat 21.30 sıralarında Başyaver Albay Ali Yazıcı'nın misafirinin geleceğini, Başyaverlik binasını göstereceği için binayı açmamı istedi." ifadelerini kullandı.
Akşam evine gittiğini ve saat 21.30 sıralarında tekrar Başyaverlik binasına gelerek kapıları açtığını belirten Tatar, "Muhsin Kutsi Barış, arayarak misafirinin gelip gelmediğini sordu. Aradan 15 dakika geçtikten sonra Başyaverlik binasının önüne Muhafız Alayının ambulansı geldi, ambulans kapısını ismini bilmediğim bir asker açtı. İçerisinden sivil giyimli alay komutanı Muhsin Kutsi Barış, yanında yine sivil giyimli ismini bilmediğim bir kişi ile alayın revirinde görevli doktor, Adem Binbaşı indi. Adem Binbaşı ambulansın yanında kaldı, Muhsin Kutsi Barış ile sivil giyimli şahıs beraber Başyaverin odasına geçtiler." diye konuştu.
Sanık Barış'ın kendisini çağırarak, "Başyaverin evi nerede?" diye sorduğunu, kendisinin de eliyle istikameti işaret ettiğini ileri süren Tatar, Barış'ın evi göstermesini istediğini savundu.
FETÖ'nün darbe girişimi tutuklu sanıklarından eski başyaver Ali Yazıcı'ya 14 Temmuz 2016'da yaşananları aktardığını ifade eden Tatar, Yazıcı'nın kendisine "Tamam, haberim var." dediğini kaydetti.
Devlete ve millete karşı herhangi bir olayda bulunmadığını öne süren Tatar, hainlikle suçlanmanın kendisi ve ailesine verilecek en büyük ceza olduğunu belirtti.
Yıllarca onuru ve şerefiyle giydiği üniformasından FETÖ yüzünden kopartıldığını söyleyen Tatar, savunmasına şöyle devam etti:
"Bu hainler yüzünden Peygamber ocağından atıldım. En büyük mağduriyeti ben yaşadım, hiç hak etmediğim şekilde yargılanıyorum. At izinin it izine karıştırıldığı bir ortamda, it izi olmak istemiyorum. Ben bu ülkenin evladı ve bir babayım. Hainliği hak edecek bir şey yapmadım. Masum olduğum için suçlamalardan beraatımı istiyorum. Zerre kadar dahilim olsa sesimi çıkartmam ama dava sonunda ceza almak değil hainlik damgası yemek zoruma gidiyor. Lütfen bana hain damgası vurdurmayın."
Tatar, 15 Temmuz sabah saatlerinde Çankaya Köşkü'ndeki Cumhurbaşkanlığı Başyaverliğine gidip rutin görevine devam ettiğini ileri sürerek, "Akşam 21.30 sıralarında tatbikat için Selami Başçavuş'un yanına gittim. Bu sırada Selami Başçavuşu Yarbay Mete Semercioğlu aradı ve 'Uçaklar uçuyor, bir sıkıntı mı var? Gel bir görüşelim.' dedi. Birlikte Başyaverliğe gittik, 5 No'lu nizamiyeden Başyaverliğe girecektik ama burada bir yoğunluk olduğu için 3 No'lu nizamiyeden içeriye girdik. Bu sırada silah ve uçak sesleri duyduk, Selami Başçavuş ile alay karargah binasına sığındık, burada bir süre bekledik." ifadelerini kullandı.
Tutuksuz sanık eski er Tekin Gökbaş da hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek beraatini istedi.
Duruşmaya, yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
- Savcının görüşü
Davanın 22 Eylül'deki duruşmasında Cumhuriyet Savcısı Aytekin Cenikli, esas hakkındaki görüşünü açıklamıştı. Sanık Barış'ın terör örgütünün faaliyeti kapsamında "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçundan 6 yıldan 21 yıla kadar hapsini isteyen Savcı Cenikli, sanıklar Abdullah Yılmaz, Eyyüp Baloğlu, Adem Parlak, Tuna Han Ata, Selami Darcan, Atahan Tatar ile olay tarihinde alayda er olarak askerlik yapan tutuksuz sanıklar Tekin Gökbaş ve Uğur Fidan'ın, "anayasal düzeni ihlale teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçundan da altışar yıldan 21'er yıla kadar mahkumiyetlerini talep etmişti.
Savcı Cenikli, firari sanıklar Nuh Altınsoy, Uğur Karaca ve Yavuz Sezer hakkındaki dosyanın ayrılmasını ve haklarındaki yakalama emirlerinin devamı talebinde bulunarak, sanık Barış'ın, Başoğlu'nun zorla derdest edilmesi planını yapan, emrini veren ve organizasyonun başında bulunan kişilerden olduğunu belirtmişti.