ORSAM: Mısır’da Sokak Siyaseti Sivil Siyasetin Alternatifi Olarak Kabul Gördü

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), 'Geçmişin Gölgesinde: Mısır'da Darbe' başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda, 30 Haziran’da başlayan ve darbe ile sonuçlanan geniş çaplı eylem kararıyla ilgili olarak, “Mısır’da sokak siyasetinin, sivil siyaset mekanizmalarının yerine bir alternatif olarak kabul gördüğünü gösteriyor. Askerin yaptığı darbe ile de bu kabul pekişmiştir.” değerlendirmesi yer aldı. Mısır’da 2011 sonrası başlayan dönüşüm sürecine dair pek çok beklenti 3 Temmuz darbesi ile derin yaralar aldı. Mısır'da 3 Temmuz darbesi sonrası gerilen siyasi atmosfer ve güvenlik güçlerinin Mursi yanlısı ve darbe karşıtı koalisyonun protesto gösterilerine güvenlik güçlerin sert müdahalesi, ülkedeki kutuplaşmanın ve siyasi çözümsüzlüğün çıkmaza sürüklenmesine neden oldu. Bu çıkmaz ise her geçen gün ülkede Müslüman Kardeşlere yönelik operasyonun genişlemesi ile derinleşmektedir. ORSAM tarafından yayınlanan ve Nebahat Tanrıverdi Yaşar tarafından kaleme alınan 'Geçmişin Gölgesinde: Mısır'da Darbe' başlıklı raporda 3 Temmuz darbesinin arka planına odaklanarak, ülkede Tahrir-Adeviyye ayrışmasına nasıl gelindiğini, rejimin bu süreçte güçlenerek kendini nasıl konumlandırdığı, ABD ve AB’nin darbe ve siyasi kriz karşısında geliştirdiği politikaları mercek altına alıyor. Mısır’da devam eden krizi ele alan çalışmada şu ifadeler yer almaktadır: “Kontrol edilemeyen siyasi kutuplaşma, otoriterleşme ve istikrarsızlık ile sonuçlanmış, sivil siyaset yerini sokak siyasetine bırakmıştır. Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Temerrüd (İsyan) Hareketi'nin Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi istifaya zorlamak veya erken seçim kararı aldırmak için 30 Haziran’da geniş çaplı eylem kararı alması Mısır’da sokak siyasetinin, sivil siyaset mekanizmalarının yerine bir alternatif olarak kabul gördüğünü gösteriyor. Askerin yaptığı darbe ile de bu kabul pekişmiştir. Dahası şehir merkezlerinde gelişmeye devam eden sokak siyaseti ve siyasi eğilimler Mısır siyasetinde kilit rol oynamaya devam edecektir.” Müslüman Kardeşlerin geleceğinin ne olacağı sorununa değinen çalışmada şu satırlar yer almaktadır: “Rejimin özellikle de askeri elitlerin Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın doğrudan sosyal ve ekonomik faaliyetlerini hedef almaya başladıklarını iddia etmek yanlış olmayacaktır. Ancak rejimin Müslüman Kardeşlerin ekonomik, sosyal ve siyasal alanın dışına itilmesine yönelik atacağı her adımın önünde ciddi engeller bulunmaktadır ve bu yönde atılacak her adımın maliyeti yüksek olacaktır. Öte yandan rejimin bu yöndeki politikaları Müslüman Kardeşlerin yeraltına çekilmesine neden olabileceği ve radikalleşmeyi de beraberinde getireceği sıkça dile getirilmektedir.