MOSKOVA (İHA) - Kazakistan ve Özbekistan'da teröristlerin, Sovyetler Birliği döneminden kalma ve silah yapımında kullanılmaya uygun biyolojik maddeler peşinde olduğunu belirten uzmanlar, olası saldırılara karşı uyarıda bulunarak gerekli hazırlıkların yapılması gerektiğini söylüyor.
Moskova'daki tiyatro binasında yaşanan rehine krizinden bu yana Kazakistan, Rusya ile olan sınırını çok daha özenli bir şekilde korumaya başladı. Almatı'dan yapılan resmi açıklamada bu yeni sıkı kontrollerin nedeni olarak Çeçen teröristlerin kaçışının engellenmesi gösteriliyor. Ancak asıl hedeflerden biri Orta Asya'da terör saldırılarının önüne geçebilmek.
Uzmanlar, teröristlerin bölgede kimyasal, biyolojik ya da nükleer silah kullanabilecekleri uyarısını yapıyor ve özellikle Özbekistan, İslami Hareketi gibi aşırı dinci örgütlerine dikkat çekiyorlar. Bu grupların bütün bölgeye yayılmış ağlar kurduklarına dikkat çeken Kazakistan Karantina ve Bulaşıcı Hastalıklar Bilimsel Araştırma Merkezi salgın hastalıklar uzmanlarından Dr. Alim Aykimbayev, olası saldırılara karşı gerekli hazırlıkların mutlaka yapılması gerektiğini vurguladı. Aykimbayev, "Teröristlerin biyolojik silah kullanabilecekleri ihtimali çok büyük bir tehdit unsurudur. Kamuoyu bu tür bir saldırıya karşı mutlaka gerekli önlemleri almalıdır" dedi.
TERÖRİSTLER RAHATLIKLA ULAŞABİLİYOR Sovyetler Birliği döneminde Moskova kontrolündeki biyolojik silah üretimi genelde Kazakistan ve Özbekistan'da gerçekleşiyordu. Uzmanlar bu ülkelerdeki eski üretim tesislerinin güvenliklerinin yeterli oranda sağlanamadığı görüşünde. Silah yapımında kullanılan biyolojik maddelere teröristlerin rahatlıkla ulaşabileceği de öne sürülüyor.
Uluslararası "Silahlı Kuvvetler ve Toplum" komitesi üyelerinden Vladimir Lukov bu tesislerin şu andaki durumu hakkında bilgi sahibi olan uzmanlardan biri. Bu tür silahlar üzerinde uzun yıllar boyunca Aral gölündeki "Yeniden Doğuş" isimli adada deneyler yapıldığını, "Anthrax", Veba ve Kolera gibi virüsleri barındıran silahların burada denendiğini söyleyen Lukow, Kazakistan'da da Stepnogorsk kentinde dünyanın en büyük biyolojik silah üretim merkezlerinden biri bulunduğunu söylüyor. Resmi açıklamalara göre bu tesisin kapatılmış olduğunu belirten Lukov, şöyle devam etti:
"Üretim tesislerinin çoğu kapatılıp yıkılmıştır, hatta bu tesislere giden yollar da kapatılmıştır. Özbekistan ve Kazakistan'daki araştırma merkezlerinin koruması ve burada bulunan biyolojik maddelerin envanterinin çıkarılması işini de bütçesi ABD'den gelen 'Nükleer Riskleri Azaltma Programı' üstlenmiş durumda. Orta Asya'daki biyolojik silahların imhası ve Yeniden Doğuş adasının tekrar doğal hayata kazandırılması için de yine ABD, 6 milyon dolar bütçe ayırmış durumda. Ancak bu kaynaklar tehlikeli maddelerin güvenli depolara aktarılması ve bu tesislerin yıkımı için yeterli değil."
GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİN ARTIRILMASI GEREKİYOR Öte yandan, Kazakistan'da yetkili makamlar Amerika Birleşik Devletleri'nin de desteği ile güvenlik önlemlerinin arttırılması için çaba sarf ediyor. Bu önlemlerin başında konuyla ilgili kurumlarda çalışan bütün personelin kontrolü de geliyor.
Kazakistan Karantina ve Bulaşıcı Hastalıklar Bilimsel Araştırma Merkezi'ne kısa bir süre önce bazı kişilerin girmeye çalıştığı tesbit edilmiş. Dr. Alim Aykimbayev'e göre, aslında merkezde maddi değeri bulunan madde ve malzemelerin hemen hepsinin maddi değeri son derece düşük. Bu nedenle yapılmaya çalışılan hırsızlığın sadece biyolojik maddelerin çalınması amacıyla olduğu düşünülüyor.
Aykimbayev bu nedenle mutlaka gerekli güvenlik önlemlerinin alınması gerektiğini anlatıyor. Ancak bunun için de kaynak sıkıntısı yaşanıyor ve bazı temel ihtiyaçlar sağlanamıyor. Elektronik kontrol mekanizmaları, yeni bilgisayar sistemleri ya da tüm Orta Asya'da biyolojik maddelerin nakliyatının ve depolanmasının kayda geçirilebileceği modern yazılımlar gibi.