Orta Avrupa'da 'göçmen karşıtı cephe' güçleniyor

AB'ye mesafeli durmasıyla tanınan ANO partisinin lideri Andrey Babiš Çek Cumhuriyeti'nin yeni lideri olmak üzere. Babis Orta Avrupa'da iktidara gelen göçmen karşıtı liderlerin de sonuncusu oldu. Budapeşte'den Tarık Demirkan Orta Avrupa'daki göçmen karşıtı hareketleri yazdı.

Tarık Demirkan

Budapeşte

Çek Cumhuriyetinde seçimlerin ardından geçtiğimiz günlerde hükümeti kurma görevi Andrey Babiš'e verildi.

% 30 civarındaki oyla seçimlerden birinci parti olarak çıkan ve Avrupa Birliği'ne mesafeli durmasıyla tanınan ANO partisinin lideri Andrey Babiš aynı zamanda hakkında pek çok yolsuzluk iddiası bulunan Slovak asıllı bir Çek siyasetçi.

Ülkenin en zengin yatırımcılarından, sanayiciliğinin yanı sıra medya imparatorluğu sahibi de olan bu renkli siyasetçinin seçim vaatleri içinde en önemlilerinden biri, Çek Cumhuriyeti'nin göçmenlere kapatılacağı idi.

Reklam
Reklam

Bu vaadini öne çıkararak Çekya'da neredeyse her üç kişiden birinin oyunu alan Andrey Babiš, aslında "göçmenler korkusunu" oya tahvil eden tek siyasetçi değil.

İlk kez % 10,64 gibi yüksek bir oy oranıyla Çek parlamentosuna giren ırkçı Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Partisi(SPD) de neredeyse sadece göçmen ve mülteciler konusunu işleyerek ülkede güçlendi.

Çek siyaset dünyasındaki gariplikler seçimlerden birinci parti olarak çıkan ANO partisinin liderinin Slovak asıllı olmasıyla sınırlı değil. Yabancı düşmanı SPD'nin liderinin adı: Tomio Okamura. "Bu ülkeye yabancıların gelmesine asla izin vermeyeceğiz" diyen ırkçı liderin babası Japon, annesi Çek.

Çek Cumhuriyetinde şimdi AB karşıtı olan ve mültecilerin az sayıda bile olsa ülkeye yerleştirilmelerine izin verilmeyeceğini söyleyen bir lider azınlık hükümeti kurmaya hazırlanıyor. Ama azınlık hükümeti başarılı olmazsa bu kez de mülteci karşıtı diğer partilerden destek alması bekleniyor.

Orta Avrupa'da göçmen karşıtlığıOrta Avrupa'da "göçmen karşıtı"politikalarla siyasetin zirvelerine tırmanma olgusu sürpriz değil.

Reklam
Reklam

Geçtiğimiz haftalarda Avusturya'da daha önceki koalisyon hükümetinde dışişleri bakanı olan ve son yıllarda sürekli oy kaybeden Halk Partisini (ÖVP) iktidara taşıyan genç lideri Sebastian Kurz da bu başarısını ustaca işlediği "göçmen karşıtı" siyasete borçluydu.

Hatırlanacağı gibi, göçmen karşıtı kararlı ve tavizsiz siyasetin bölgedeki ilk en önemli temsilcisi Macaristan başbakanı Viktor Orban.

Orban, mülteciler meselesinin Avrupa'da ilk gündeme geldiği anlardan itibaren kararlı bir şekilde ülke sınırlarının yabancıların önünde kapatılması politikasını uygulayan ve bu amaçla Avrupa'da ulusal sınırlara ilk tel örgüleri çeken siyasetçi.

Aradan geçen yıllar, diğer bölge ülkelerinde de benzer tepkilerin üzerinde yükselen siyasetçilerin iktidara gelmelerine neden oldu.

Macaristan'ın ardından Avusturya ve Çek Cumhuriyeti de şimdi "göçmenlere karşı daha tavizsiz politika izleyen liderlerin yönetiminde.

Bunlara Slovakya'da güçlenen ırkçı radikal sağ vePolonya'da yükselen milliyetçilik de eklendiğinde ortaya çıkan tablo, aslında Almanya ve Fransa tarafından başı çekilen ve mültecilerin bir program çerçevesinde AB ülkelerine dağıtılmasınısağlamaya çalışan siyasetin işinin çok kolay olmayacağını ortaya koyuyor.

Reklam
Reklam

Gözlemciler Avrupa Birliği'nin doğu bölgelerinin çekim merkezini oluşturan Vişegrad Ülkeleri(V4) ve Brüksel arasındaki gerginliklerin önümüzdeki dönemde daha da güçleneceğinin sinyallerini veriyor.