Ortadoğu’da Kürtler’le yeni dönem

Uzmanlar, Suriye'nin Kürt bölgelerinde yaşananlarının anlamını ve bundan sonra yaşanacak olası gelişmeleri BBC Türkçe'ye değerlendirdi.

Mahmut Hamsici

BBC Türkçe

Suriye’deki kritik süreç aylardır Beşar Esad yönetimi, Özgür Suriye Ordusu gibi muhalif gruplar ve uluslararası güçlerin belirleyiciliğinde ilerliyordu.

1.5 ila 2 milyon arasındaki nüfusuyla Kürtler’in Araplar’dan sonra en büyük etnik grup olduğu Suriye’de Kürt örgütlerinin önemli bölümü, ayaklanmanın başından bu yana hem yönetime hem de muhalefete (özellikle de Özgür Suriye Ordusu’na) mesafeli durdu.

Kürtler bu süreçte adım adım yerel bir inisiyatif geliştirmeye çalıştı.

Geçtiğimiz haftalarda Suriyeli Kürt örgütlerin özerklik temelinde güçlerini birleştirmeleri ve asıl olarak Mesut Barzani’nin KDP’siyle, PKK çizgisinin Suriye’deki temsilcisi PYD’nin (Demokratik Birlik Partisi) uzlaşması ülkede yeni bir politik gelişmeye neden oldu.

Reklam
Reklam

Bu birleşmeden kısa süre sonra en büyük gücü PYD olmak üzere Kürtler’in oluşturduğu konsey, Kürt şehirlerininin yönetimini ele geçirmeye başladı.

Şimdi bu gelişmenin hem Suriye’deki krizi, hem Ortadoğu’daki dengeleri hem de Türkiye’nin bölgeyle ilişkilerini derinden etkilemesi bekleniyor.

Zira bölgede dengeler beklenmedik bir şekilde değişmiş ve politik ortam daha da karmaşıklaşmış durumda.

Esad Kürtler’in atılımına göz mu yumdu?

Kürtler'le ilgili sürecin çok fazla kan dökülmeden gerçekleşmesi farklı yorumlar ortaya çıkarıyor.

Örneğin Türk medyasında Esad yönetiminin Türkiye’den intikam almak için Kürtler’in yönetimlerini kurmalarına göz yumduğu hatta onlara yardımcı olduğu yönünde bazı yorumlara yer verildi.

Ancak uzmanlara göre süreç yeni değil ve aylardır yerel yönetimlerin altyapısı oluşturuluyordu.

Esad yönetiminin, ayaklanma başladıktan ve belli bir aşamaya vardıktan sonra Kürtler’in yaşadığı bölgeleri bir şekilde serbest bıraktığı ve Kürtler’in de yönetime silahlı bir karşılık vermediğini hatırlatan NTV’den Mete Çubukçu, bununla birlikte Esad yönetiminin bu sürece destek verdiğininse şüpheli olduğunu belirtiyor.

Reklam
Reklam

Çubukçu "Ama" diyor ekliyor: “Kendisine karşı saldırmayan bir güç olarak oradaki oluşumu Türkiye’ye karşı kullanma kapasitesi var.”

Çubukçu, Esad’ın askeri güç kaybına dikkat çekiyor: “Ordu gücünü eskiye oranla kaybetmiş durumda ve Esad elindeki güçleri de belli noktalarda toplamaya çalışıyor. İlk başta sağlayabilirse orta bölgelerdeki ya da Akdeniz’e yakın bölgedeki otoriteyi sağlamaya çalışıyor. O tarafa da güç aktarması güçlerini tamamen bölecek ki askeri anamda kan kaybettiği de uzun süredir biliniyor.”

‘Esad Kürtler’i karşısına alırsa Şam’da bir ay kalamaz’

Araştırmacı yazar Mustafa Peköz de Esad yönetiminin Kürtler’in atılımına destek verdiği iddiasına katılmıyor.

“Suriye Kürdistanı’nda milis güçlerinin yaklaşık yüzde 90’ı, aktif toplumsal kesiminse yaklaşık yüzde 80’ine sahip PYD zaten yaklaşık dört aydır halk meclislerini, hak savunma güçlerini kuruyordu” diyen Peköz, ‘Kandil’le Barzani’nin anlaşmasından sonra bombalı saldırıların oluşturduğu atmosferde fiili durumun resmileştiğini' belirtiyor.

Reklam
Reklam

Peköz, Esad’ın istese de Kürtler’i karşısına alamayacağını, bunu yaparsa iktidarının devrileceğini iddia ediyor: “Kürtler’i karşısına alırsa Şam’da kalması bir ay sürmez. Kürtler’in 20 bine yakın milisi var. Önemli askeri gücü ve nüfus potansiyeli var. Onlar Şam’la çatışmaya girmek istemediler. Bu, paralı Özgür Suriye Ordusu’na benzemez. O topraklarda olan örgütlü güçler var. 100 bin kişinin katıldığı gösteriler yapılıyor.”

‘Kürtler Özgür Suriye Ordusu’nu bölgeye sokmaz’

PYD ve birçok Kürt örgütü bugüne değin Özgür Suriye Ordusu’yla (ÖSO) ittifak kurmaktan kaçınırken şimdi aynı tarafta cepheleşmiş oldu.

Şimdi ÖSO'yla PYD'nin ilişkilerinin nasıl gelişeceği merak konusu.

BBC Arapça Servisi’nden Mustafa Hamo bugün aynı cepheye düşmüş olmalarına rağmen Kürtler’in ÖSO’yu Kürt bölgelerine sokmayacağı görüşünde.

Suriyeli bir Kürt olan Hamo bunu, ÖSO’nun Türkiye tarafından desteklenmesine ve temelde İslamcı bir örgüt olmasına bağlıyor.

PYD cephesinde, Türk hükümetinin ve Türk istihbarat servislerinin ÖSO’yu PYD’ye karşı kullanma ihtimaline dair güçlü bir inanç olduğunu belirtiyor.

Reklam
Reklam

Hamo önemli bir nedenden daha bahsediyor: “Şu anda birlikte devrimin tarafındalar ve çatışmıyorlar. Ama biliyorum ki aralarında çatışma değil ama anlaşmazlıklar var. PYD, Özgür Suriye Ordusu’nun kesinlikle Kürt bölgesinde faaliyet göstermesini istemiyor ve bunun bir nedeni de rejime Kürt bölgelerini bombalaması için bir mazaret verecek olması. Burada bir diğer önemli nokta da Kürt bölgelerinin İdlib ve başka yerlerden birçok mülteciyi barındırıyor olması.”

Araştırmacı yazar Faik Bulut da ÖSO ve PYD arasında gerilim olduğunu düşünenlerden.

Hafta içinde ÖSO’ya bağlı Selahaddin Eyyubi Birliği yöneticilerinin Arap basınına yaptığı açıklamalarda “Bizim buralara girmemizi yasakladınız, bunu yapmanın ne demek olduğunu size göstereceğiz” babındaki sözleri hatırlatıyor ve bunun ÖSO’nun durumunu aktarmak için önemli olduğunu söylüyor.

‘Terörist dedikleri örgüt 900 kilometre boyunca Türkiye’ye komşu oldu’

Süreç nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin, Türkiye’deki kamuoyunda üzerinde net olarak mutabık olunan bir durum var ki o da bu aşamadan sonra Türk hükümetini çok zor bir sürecin beklediği.

Reklam
Reklam

Zira Türk devleti yıllardır savaştığı PKK’nin çizgisindeki PYD’yle bir nevi komşu olmuş durumda.

Mustafa Peköz PKK-PYD bağına dikkat çektikten sonra Türkiye’yle ilgili oluşan durumu şu sözlerle değerlendiriyor: “PYD, PKK’nin ideolojik, politik, askeri kardeş örgütüdür. Onlar da Öcalan’ı lider görür. Fikirlerinin, ideolojik perspektiflerinin merkezi Kandil’dir. Bu durum aynı zamanda PKK’nin fiili durumudur. KCK başkanı Karayılan hem Suriye KCK’sinin muhatabıdır hem de Türkiye KCK’sinin muhatabıdır. Türk devleti terörist olarak gördüğü bir siyasi harekete yaklaşık 900 kilometre boyunca komşu olmaya başladı.”

Mete Çubukçu ise “Türkiye’nin müdahale tarzının sonucunda böyle bir yapının ortaya çıkmaması mümkün değildi” yorumunda bulunuyor.

Türkiye’nin bu süreci bugüne dek Barzani yönetimi üzerinden yönlendirmeye çalıştığını belirten Çubukçu bunun ne kadar gerçekleşebilir olacağını zamanın göstereceğini belirtiyor.

Türkiye’nin gelişmelere tepkisi ne olur?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son açıklamaları Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler karşısında sert açıklamalar yaptı.

Reklam
Reklam

Açıklamalar, Türkiye'nin bir askeri operasyon seçeneğini de gözönünde bulundurduğu yorumlarına neden oldu.

Faik Bulut'a göre kısa vadede bir askeri operasyon olası değil. Bulut, bu süreçte ÖSO’nun kullanılabileceği görüşünde: “Türkiye şu andaki haliyle askeri olarak buraya müdahale edecek durumda değil ama bazı politikacılar Özgür Suriye Ordusu ya da diğer muhalefet üzerinden Kürtler’in özerkliğini budamaya, onları kuşatma altına almaya çalışabilirler. Ortada bir Arap-Kürt çatışması varmış izlenimi yaratılabilir.”

Mustafa Peköz de bölgede askeri bir operasyona uluslarası destek çıkmayacağını, başta Rusya’nın buna karşı olduğunu iddia ediyor ve ekliyor: “Eğer hükümet operasyon düzenlerse Erdoğan kendi kendini tasfiya etmiş olur.”

'Kamışlı’ya dikkat'

Kürtler’in hedefinde şimdi Kamışlı kentinin yönetimini ele geçirmek var.

Kamışlı, Mardin'in Nusaybin ilçesinin hemen karşısında bulunuyor.

Kent, Suriye Kürt nüfusunun merkezi olmakla birlikte Arap nüfusunu da barındırıyor.

Araştırmacı yazar Faik Bulut, “Kamışlı oradaki en stratejik nokta” diyor ve ekliyor: “Eğer Kamışlı’yı ele geçirirlerse artık kendi istediklerini ilan edebilirler. Ama bu bağımsızlık değil, özerklik.”

Reklam
Reklam

Mustafa Hamo da Kamışlı’da çatışma çıkabileceği uyarısında bulunuyor.

Şimdi bölgede bütün gözler Kamışlı'ya çevrilmiş durumda.

Kamışlı'daki yaşanacak bir çatışmanın da Kamışlı'nın Kürtler'in eline geçmesinin de sürecin gidişatını ciddi olarak etkilemesi bekleniyor.