Akademi tarafından ilk defa 1947 yılında verilmeye başlanan 'Yabancı dilde en iyi film' ödülüne İtalyan yapımı filmler ambargo koymuş durumda. Aralarında Bisiklet Hırsızları, Sekizbuçuk, Cennet Sineması ve Hayat Güzeldir gibi filmlerinde bulunduğu tam 14 İtalyan yapımı film bu ödülü kucakladı. İtalya'yı 12 ödülle Fransa takip ediyor, Fransız filmleri ise tam 36 kez aday gösterildi ve bu alanda rekoru elinde tutuyor.
Bugüne kadar Türkiye yapımı hiçbir film aday gösterilmedi. Bu sene aday gösterilen Türk filmi Mustang ise Fransa adına yarışacak.
Türkiye'nin Oscar macerası ilk olarak Metin Erksan'ın Berlin Film Festivalinde Altın Ayı Ödülün kazanan ilk Türk Filmi de olan muazzam filmi Susuz Yaz ile başladı. Susuz Yaz, ne yazık ki Oscar aday adayı olsa da adaylığa ulaşamadı.
İlerleyen zamanlarda Avrupa'da bol ödül kazanan Nuri Bilge Ceylan imzalı Uzak, Üç Maymun, Bir Zamanlar Anadolu'da, Kış Uykusu filmleri, Semih Kaplanoğlu'nun Berlin'den büyük ödülle dönen Bal filmi gibi önemli filmlerin yanı sıra Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği Güneşi Gördüm, Yılmaz Erdoğan'ın yönettiği Kelebeğin Rüyası gibi yüksek gişeli filmlerle de Oscar adaylığı şansımızı denedik. Sonuç yine elde edilememiş bir adaylıktı. Bu yıl ise Kaan Müjdeci'nin yazıp yönettiği ve gittiği festivallerden ödülle dönen Sivas filmini aday adayı olarak gösterdik ancak adaylığa yine ulaşamadık.
Deniz Gamze Ergüven, yönetmenliğini yaptığı Mustang filmi ile ilk defa Oscar'a aday olan Türk yönetmen oldu ne var ki Türkiye, Almanya, Katar ve Fransa ortak yapımı olan bu film Oscar adaylığı için Türkiye'den red cevabı alınca Fransa'nın adayı olarak Oscar yarışına katıldı. Çok yazık dediğinizi duyar gibiyim. Konuyla ilgili daha geniş bir değerlendirmeye buradan ulaşabilirsiniz.
9 filmin yarışacağı kategoride bizim özel ilgi gösterdiğimiz ve kazanmasını istediğimiz film tabii ki Mustang ama Mustang'in işi o kadar da kolay değil. Yetim kalmış 5 kız kardeşin muhafazakar amcalarının yanında yaşamaya başlamalarını ve bu küçük kasabada gördükleri baskıyı anlatan Mustang Altın Küre Ödüllerine de aynı kategoride aday olmuş ancak ne yazık ki ödülü alamamıştı.
Mustang'in en güçlü rakibi ise Altın Küre'yi evine götüren Macar yapımı Son of Saul. László Nemes'in yönettiği filmde Auschwitz toplama kampında ölüleri yakmakla görevli, Sonderkommando üyesi Macar-Yahudi bir mahkum olan Saul'un yakmakla görevli olduğu cesetler arasında oğlunun olduğuna inandığı bir cesedi görmesi ve yakmaktan kurtarmak istemesi anlatılıyor. Saul'ün Oğlu, bu ödüle en yakın film olarak görülüyor.
Adaylar arasındaki tek siyah beyaz film Kolombiya yapımı olan Embrace of Serpent de güçlü adaylar arasında. Yönetmenlik koltuğunda oturan Ciro Guerra 1909 ve 1940'da geçen iki ayrı hikayeyi anlatıyor. Bir Amazon kabilesinden son hayatta kalan Şaman Karamakete ve iyileştirici özelliği olduğuna inanılan kutsal bir Amazon bitkisi üzerine araştırma yapan iki bilim adamını konu edinen film ödülün güçlü adaylarından biri.
Naji Abu Nowar'ın yönettiği Ürdün yapımı Theeb ise bir hayatta kalma hikayesi. 1916 yılında Ürdün çöllerinde geçen film, Theeb isimli bir çocuğun İngiliz bir subayı bir sonraki su kuyusuna ulaştırmaya çalışan kafilenin peşine gizlice takılmasını ve kafiledekiler ölünce çölde yalnız kalmasını anlatıyor. Theeb'in çölde hayatta kalma ve eve dönüş mücadelesini anlatan film, Oscar'a aday olan ilk Ürdün filmi.
Bu kategorideki son aday ise yönetmenliğini Tobias Lindholm'ün yaptığı Danimarka yapımı A War. A War, Afganistan'da barış gücü olarak savaşan Danimarkalı Claus ve Danimarka'da arkasında bıraktığı ailesinin hikayesine odaklanıyor.
Sizin favoriniz hangi film?