Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2017'den beri tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'yla ilgili kararlarını uygulamayan Türkiye'ye ihlal prosedürü başlattı.
AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında, Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini" gerekçe göstererek, bu durumun hak ihlali olduğunu belirtmiş ve Kavala'nın derhal serbest bırakılmasını istemişti.
AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) taraf olan tüm devletler için AİHM kararlarının bağlayıcı olmasına yönelik adım atabiliyor.
Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde 2010 yılında yapılan değişiklik ile AİHM kararlarını yerine getirmemekte ısrar eden bir devleti AİHM'e şikayet edebiliyor.
Bu sistem kararları yerine getirmeyen devletler üzerinde hukuki olduğu kadar siyasi bir adım anlamına da geliyor.
AİHM, bu sürecin sonunda devletlerin, AİHS'nin "Kararların Bağlayıcılığı ve İnfazı" başlıklı maddesinin birinci bendine aykırı davrandığına hükmedebiliyor.
Bakanlar Komitesi ilk defa Azerbaycan'da yönetime muhalif yazılarıyla tanınan Ilgar Mammadov tarafından açılan davada Azerbaycan aleyhine bu adımı atmıştı.
Mammadov Ağustos 2018'de şartlı salıverilmiş, Azerbaycan Yüksek Mahkemesi de Mart 2019'da Mammadov'un cezasında indirim yaparak tamamen serbest kalmasını sağlamıştı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Osman Kavala'nın Gezi Parkı Davası'ndan tutukluluğuna yönelik başvurusunu, 22 Mayıs 2019'da reddetmişti.
Bunun üzerine Kavala'nın avukatları AİHM'e başvurmuştu.
AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında, Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve AYM'nin bireysel başvurusunu makul sürede incelenmemesini" gerekçe göstererek, bu durumun hak ihlali olduğunu belirterek, Kavala'nın derhal serbest bırakılmasını istemişti.