Osman Kavala'nın tek tutuklu sanık olduğu Gezi-Çarşı davasında 3. duruşma

Daha önce verilen beraat kararları bozulan Gezi ve Çarşı davalarının birleştirilmesiyle yeniden başlayan davanın üçüncü duruşmasında tutuksuz sanıklar dinleniyor. 52 kişinin yargılandığı Gezi-Çarşı davasının tek tutuklu sanığı 4 yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan Osman Kavala.

Yargıtay’ın bozduğu Çarşı Davası ile İstinaf Mahkemesi'nin bozduğu Gezi Parkı Davası'nın birleştirilmesiyle yeniden başlayan davanın üçüncü duruşması, bugün İstanbul'da Çağlayan Adliyesi'ndeki 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.

52 kişinin yargılandığı Gezi-Çarşı davasının tek tutuklu sanığı 4 yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan Osman Kavala.

Hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen tutukluluğunun son bulması gerektiği yönündeki kararlardan sonra tahliye edilmeyen Osman Kavala, ikinci duruşma öncesinde "savunma yapmasının artık anlamsız olduğunu" söyleyerek duruşmalara katılmayacağını açıklamıştı.

Reklam
Reklam

Çok sanıklı olması nedeniyle daha büyük olan 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen duruşmayı, sanıklar, yakınları ve avukatlarının yanısıra Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, birçok yabancı ülke ve uluslararası hak örgütlerinin temsilcileri de izliyor.

'Savunma yapmıyoruz, Gezi'yi anlatıyoruz'

Duruşmada tutuksuz sanıkların dinlenmesine devam edildi.

Sanıklardan avukat Can Atalay savunma yapmadıklarını, Gezi'yi anlatmaya geldiklerini söyledi.

"Barışçıl gösterilerle hükümeti protesto etmek,"Hükümet istifa" demek,kent hakkını savunmak, şiddetsiz eylem ya da sivil itaatsizlik gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs suçunu oluşturur mu?" diye sordu.

Atalay iddianamede Avrupa fonları kullanmanın bir suç delili olarak sunulduğuna dikkat çekerek " Bu davanın iddianamesini hazırlayan savcının meslek içi eğitim programını Avrupa Birliği fonlamıyor mu?" diye de ekledi.

Sanıklardan Mücella Yapıcı ise daha önceki yargı sürecine dikkat çekerek "Bu yargılamaların sebebi Gezi'nin bugüne kadar kriminalize edilmesi. Bence sizin işiniz de zor çünkü bize beraat veren hakim yok oluyor" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Yargılama süreci nasıl başladı?

18 Ekim 2017’de gözaltına alınan Kavala, 1 Kasım 2017’de Gezi olaylarını finanse etme suçlamasıyla gözaltına alındı.

Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312. maddesinde düzenlenen ‘Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ ve TCK’nin 309. maddesinde düzenlenen ‘Cebir ve şiddet kullanarak Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ suçlamaları ile tutuklanmasına karar verildi.

Kavala tutukluluğunun ikinci ayında Anayasa Mahkemesi’ne (AYM), sekizinci ayında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu.

Soruşturmayla ilgili iddianame 19 Şubat 2019’da tamamlandı. Aynı yıl içinde yapılan ilk üç duruşmada Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verildi.

Kavala hakkında yukarıdaki suçlamayla açılan davada 11 Ekim 2019'da yapılan duruşmada tahliye kararı verildiyse de aynı anda Gezi davası dolayısıyla da tutuklu olduğu için serbest bırakılmadı.

AİHM de Kavala'nın başvurusuyla ilgili ilk hak ihlali kararını 10 Aralık 2019’da verdi.

Davanın beşinci duruşması 28 Ocak 2020'de görüldü.

Reklam
Reklam

Kavala, bu duruşmada da AİHM kararının kesinleşmediği gerekçesiyle tahliye edilmedi.

Son duruşma ise 18 Şubat’ta yapıldı. Hükmün açıklandığı bu duruşmada mahkeme, Kavala’nın da tahliyesine karar verdi.

Ancak cezaevinden çıkarılmayan Kavala, İstanbul başsavcılığı tarafından daha önce tahliye edildiği dosyadan gözaltına alınarak Emniyet’e götürüldü.

İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, 9 Mart’ta Osman Kavala’yı yine aynı soruşturma kapsamında bu kez ‘casusluk’ suçlamasıyla tutukladı.

Kavala hakkında 20 Mart 2020'de "cebir ve şiddet kullanarak Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçlamasıyla bir kez daha re’sen tahliye kararı verildi ama yine yeni suçlama nedeniyle tahliye edilmedi.

Tahliye talepleri reddedilen Kavala, bir kez daha AYM’ye başvurdu.

12 Mayıs 2020'de AİHM’in Kavala’nın siyasi gerekçelerle tutuklu olduğuna ilişkin hak ihlali kararı kesinleşti.

Yeniden yargılama ve son dava

Kavala’nın da yargılandığı, beraat kararının bozulmasının ardından yeniden başlayan 17 sanıklı Gezi Parkı davası 2021'de yeniden görülmeye başladı.

Reklam
Reklam

O arada 35 sanık hakkında beraat kararı verilen Çarşı davası ise Yargıtay tarafından bozulmuş; Yargıtay, bozma kararında iki dava arasında hukuki bağlantı olduğunu belirtmişti.

Ardından iki dava 30 Temmuz 2021'de birleştirildi ve ve 52 sanıklı yeni davada ilk iki duruşma yapıldı.

Birleştirilen davanın 2. Duruşması 26 Kasım’da yapılmış, Kavala bu duruşmaya katılmamıştı.

Hem ilk iki duruşmada hem de ara kararda, 18 Ekim 2017’de tutuklanan Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verilmişti.

Kavala’nın bireysel başvuruda bulunduğu AYM, 22 Mayıs 2019’da başvuruyu dosyada hak ihlali görmediği gerekçesiyle beşe karşı 10 üyenin oyuyla reddetmişti.

Davanın ilk duruşması 24 Haziran 2019’da yapıldı. Bu duruşmada da tutukluluk halinin devamına hükmedilmişti.

Reklam
Reklam

'Adil yargılama imkanı kalmadı'

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) daha önce Osman Kavala'nın tutukluluk halinin son bulması gerektiği yönündeki hükümleri yerine getirilmedi.

Kavala'nın tutukluluğunun buna rağmen devam etmesi üzerine, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 30 Kasım’da yapılan toplantıda AİHM kararına uymadığı gerekçesiyle Türkiye’ye ihlal prosedürü başlatma yönünde ara karar aldı; Türkiye’ye 19 Ocak’a kadar süreçle ilgili bildirimde bulunması için süre verdi.

Birleştirilen davaların ilk duruşması 8 Ekim’de yapıldı. 18 Ekim’de, tutuklanmasının 4. yıldönümünde ABD dahil 10 ülkenin Ankara büyükelçileri Kavala’nın serbest bırakılması çağrısına ortak imza attı; çağrıya sert tepki veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kavala için “Soros artığı” ifadesini kullandı.

Reklam
Reklam

Kavala bunun üzerine “Cumhurbaşkanı’nın hüküm giymemiş ve yargılaması devam etmekte olan bir kişiye yönelik aşağılayıcı ve lekeleyici ifadeleri, insan haysiyetine saldırı niteliğindedir. Bunlar suçlu olduğum algısı yaratan ve yargıyı doğrudan etkileyen mesajlardır. Bu şartlar altında adil bir yargılama yapılmasına imkân kalmadığından, bundan sonra duruşmalara katılmamın ve savunma yapmamın anlamsız olacağına inanıyorum” açıklaması yaparak duruşmalara katılmama kararını açıklamış ve daha önce ikinci duruşmaya da katılmamıştı.