"Osmanlı ile zulmün yan yana kullanılması bühtan"

Türk Tarih Kurumu: - "Yakın zamanda bir siyasi lider tarafından yapılan bir konuşmada 'Osmanlı devleti' ile 'zulüm' kavramının yan yana kullanılması büyük bir bühtan ve hata olmuştur. Ayrıca Osmanlı devletinin dilinin Farsça ve Osmanlıca olduğu ifadesi bilim ve tarihe aykırı değerlendirmelerdir"

Türk Tarih Kurumundan (TTK), "Yakın zamanda bir siyasi lider tarafından yapılan bir konuşmada, 'Osmanlı devleti' ile 'zulüm' kavramının yan yana kullanılması büyük bir bühtan ve hata olmuştur." değerlendirmesi yapıldı.

TTK'den yapılan yazılı açıklamada, Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir. Bu düşünce bizi elbette altı yedi yüzyıllık Osmanlı Türklüğünden Selçuklu Türklerine ve ondan evvel bu devirlerin her birine müsavi olan Türk devletlerine kavuşturur." sözü hatırlatılarak, Atatürk'ün, Osmanlı devletini, çok büyük bir Türk devleti ve iftihar edilecek tarihe sahip olarak gördüğü belirtildi.

Reklam
Reklam

İngiliz tarihçi ve düşünür Arnold Toynbee'ye göre, Osmanlı devletinin dünya tarihinde gelmiş geçmiş üç büyük devletten biri olduğu kaydedilen açıklamada, William Mc Neill, Albert Hourani, Halil İnalcık, Kemal Karpat, Stanford J. Shaw, Charley İssavi gibi ünlü tarihçilerin de "Osmanlı devletinin önemli niteliklere sahip bir siyasi yapı olduğu" yönünde değerlendirmeler yaptıkları kaydedildi.

Osmanlı devletinin, Türkiye ve Balkanlardaki milyonlarca Ortodoks Hristiyan'ın hamisi olduğu vurgulanan açıklamada, "Osmanlı, 1492'de vatanlarından atılan Endülüs Müslümanlarının ve Musevilerin sığınak evi olmuştur. Avusturya karşısında istiklal mücadelesi veren Macar gençlerinin, ülkelerini işgalcilere karşı savunan Polonyalı vatanperverlerin kurtuluş yeri ve ocağı olmuştur. Polonya'da 'Türk atları Vistül ırmağından sulanmadıkça Polonya bağımsızlığına kavuşamaz' sözü, Osmanlı devlet gücü kastedilerek söylenmiştir." ifadeleri kullanıldı.

- "Osmanlı bir kişinin hayatı için Rusya ile savaşa girdi"

Açıklamada, 1709 Poltova'da yenilen İsveç Kralı XII. Şarl'ın Osmanlı devletine sığındığı, Rus Kralı Petro'nun onu Osmanlı hükümetinden istediği, Osmanlı devletinin de bu kralı vermediği belirtilerek, Osmanlı iradesinin bir kişinin hayatı için Rusya ile savaşa girdiği anımsatıldı.

Reklam
Reklam

Osmanlı devletinin, Fransız tarihçi Lamartin'in değerlendirmesiyle, "Yörük çadırlarında ikamet eden bir aşiretten dünya devletine dönüştüğü" ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Osmanlı devleti üç kıtanın jeopolitik açıdan en önemli topraklarına sahip oldu. Özellikle Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Afrika milletleri için bir güvenlik şemsiyesi oldu. 623 yıl süren bu muazzam iktidarın devlet dili tabii ki Türkçeydi. Sarayda, orduda, medresede ve Türklerle meskun şehirlerinde Türkçe konuşulmuştur. Bugün anayasamızın başlangıç maddelerinde yer alan 'Devletin resmi dili Türkçedir' maddesi, ilk olarak 1876 Anayasası'na Sultan II. Abdülhamit tarafından koydurulmuştu. Daha sonraki anayasalarda bu önemli madde tekrarlanmıştır. Yakın zamanda bir siyasi lider tarafından yapılan bir konuşmada, 'Osmanlı devleti' ile 'zulüm' kavramının yan yana kullanılması büyük bir bühtan ve hata olmuştur. Ayrıca Osmanlı devletinin dilinin Farsça ve Osmanlıca olduğu ifadesi bilim ve tarihe aykırı değerlendirmelerdir. Osmanlı Türkçesi, Türkiye Türkçesinin bir tarihi dönemini temsil eder. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı devletinin siyasi, sosyal, hukuki, tarihi ve geleneksel mirasçısı bir devlet olarak doğmuştur."

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: