Osmanlı'dan günümüze gül yağı efsanesi

Biz kadınların çağlar boyu daha güzel , daha alımlı görünebilmek adına verdiği uğraşlar saymakla bitmez.

Osmanlı döneminden günümüze gelen gül yağı efsanesini bilmeyenler için paylaşalım.Gül üretimi dendiğinde aklımıza gelen yer şehir Isparta. Isparta gülü yetiştirmekle kalmayıp gül suyu ve güle dair her tür ihtiyaca yönelik üretim sağlıyor.

Eğer evde kendi gül yağınızı yapmak isterseniz tarifi bu şekilde ;

1 kg taze gülü ( mevsiminde çingenelerden ya da organik marketlerden temin edebilirsiniz ), 2 Lt lik bir cam kavanoza dolduruyoruz. Güllerin üstünü örtecek kadar hakiki sızma zeytin yağını ilave ediyoruz, kapağını sıkıca kapatıyoruz.

Reklam
Reklam

Yaklaşık olarak 1 ay boyunca güneş alan bir yerde muhafaza ediyoruz.

1 ay sonra güllerden elde ettiğimiz saf gül yağını cam bir şişeye dolduruyoruz. Bu şişedeki yağı 10 gün kadar kıpırdatmıyoruz , şişeyi çalkalamıyoruz.

Amacımız yağın dibindeki özü elde etmek ve gül yağını sıvıdan ayırmak. Nedeni gül yağı içerisinde hariçten sıvı kalması durumunda yağ belirli bir zaman sonra bozuluyor.

Bu işlemleri uyguladıktan sonra kendi saf gül yağımızı elde etmiş oluyoruz.

NEDEN GÜL YAĞI ?
Gül ile cilt temizlenir, nemlenir ve kırışıklıklar giderilebilir.
Çağlar boyu gül kokusunun huzur verip dinginlik sağladığı ve hafif bir koku olduğu bilinmektedir.
Gül yağı derideki yaralarını ve deri hastalıklarını iyileştirmede şifa niyetine kullanılmıştır.
Gül yağı eskiden Osmanlı tıbbında ruh hastalıkları tedavisinde de kullanılan en etkili yöntemlerdendir.
Gül suyu ve balın karıştırılarak oluşturulduğu gül macunu ve şerbeti de hazımsızlıkların yok edilmesi için halen kullanılabilmektedir.
Gül yağı cildi sıkılaştırır ve kırışıklıkları gidermeye yardımcı olur, cildi bakterilere karşı korumanın yanı sıra ciltte meydana gelen lekeleri onarır.
Saç bakımında kullanılırsa saç diplerini güçlendirmekte ve saçları parlatmaktadır.

Reklam
Reklam