Tüm dünyaya hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu'nu sadece padişahlar değil, kadınlar sultanlar da yönetti. İşte, Osmanlı'yı yöneten ve iktidar söz sahibi olan kadın sultanlar! İlgiyle okuyacak ve çok şaşıracaksınız.
Tüm dünyaya hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu'nu sadece padişahlar değil, kadınlar sultanlar da yönetti.
AYŞE HAFSA VALİDE SULTAN
Büyük Osmanlı padişahlarından Yavuz Sultan Selim'in ikinci eşi olan Ayşe Hafsa Sultan, Kanuni Sultan Süleyman, Hatice Sultan, Fatma Sultan ile Hafsa Sultan'ın annesidir.
AYŞE HAFSA VALİDE SULTAN
Oğlu, Süleyman'ın tahta çıkmasıyla ‘Valide Sultan' unvanını kazanmıştır. Hem eşi Yavuz Sultan Selim hem de oğlu Kanuni Sultan Süleyman zamanında harem ve devlet yönetiminde söz sahibi olmuştur.
AYŞE HAFSA VALİDE SULTAN
Kervansaraylar, külliyeler, çeşmeler yaptıran Hafsa Sultan, kayıtlara göre 19 Mart 1534 tarihinde oğlunun saltanatı sırasında öldü. İstanbul'daki Yavuz Sultan Selim Camii'ndeki türbeye gömüldü.
AYŞE HAFSA VALİDE SULTAN
2003 yapımlı Hürrem Sultan dizisinde Ayşe Hafsa "Valide Sultan"ı Deniz Türkali canlandırırken, Muhteşem Yüzyıl dizisinde ise Nebahat Çehre tarafından canlandırılmıştır.
HÜRREM HASEKİ SULTAN
Osmanlı'nın en uzun süre tahtta kalan padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın büyük aşkı, eşi ve çocukları Şehzade Mehmed, Şehzade Abdullah, II. Selim, Şehzade Bayezid, Şehzade Cihangir, Şehzade Orhan ve Mihrimah Sultan'nın annesidir.
HÜRREM HASEKİ SULTAN
Ülkemizde ve Ortadoğu'da izlenme rekorları kıran ‘Muhteşem Yüzyıl' dizisiyle Hürrem Sultan'ın Osmanlı tarihine olan ilgi arttı ve hem saray hem devlet işlerinde iktidar olduğu görülmüştür.
HÜRREM HASEKİ SULTAN
Ancak Hürrem Sultan, oğullarının tahta çıkması için türlü zahmetlere katlanmış olsa da oğlu II. Selim'in tahta çıktığını görememiş ve kayınvalidesi Ayşe Hafsa Valide Sultan gibi ‘Valide Sultan' olamamıştır.
HÜRREM HASEKİ SULTAN
Ancak bu, Hürrem Sultan'ın Osmanlı'nın en güçlü kadınlarından biri olmasını engelleyememiştir.
HASEKİ MÂH-PEYKER KÖSEM SULTAN
Padişah IV. Murad ve I. İbrahim'in annesidir. Osmanlı tarihinde sayılı padişah eşine kısmet olan ‘Haseki' ve ‘Valide Sultan' unvanlarına sahiptir.
HASEKİ MÂH-PEYKER KÖSEM SULTAN
İyiliğiyle de zalimliğiyle de akıllarda kalan Kösem Sultan, tarihin en ilgi çeken isimlerinden biridir. Adına kitaplar, tiyatro oyunları, sinema senaryoları yazılmış; hem yerli hem yabancı insanları cezbetmiştir.
HASEKİ MÂH-PEYKER KÖSEM SULTAN
Hayır işlerinde de öncülük etmeyi prensip edinen Kösem Sultan, etrafındaki fakirlere yardımlarda bulunmuştur. Her yıl Receb-i Şerif ayında tebdili kıyafetle arabaya binerek hapishanelere gitmiş; borcu yüzünden hapse düşen mahkûmların borçlarını ödemiş ve onların hapisten çıkmalarını sağlamıştır.
HASEKİ MÂH-PEYKER KÖSEM SULTAN
Kösem Sultan, katil kişileri bu yardımlardan nasiplendirmemiştir. Yaptırdığı hayır işlerinin başında Üsküdar'daki Çinili Camii, Boğaziçi'nde Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarında Valide Medresesi Mescidi'ni yaptırarak hizmete açmıştır.
HASEKİ MÂH-PEYKER KÖSEM SULTAN
O dönemde Osmanlı'nın eyaleti durumunda bulunan Mekke ve Medine'ye de yardım elini uzatmış, fakir yöre halkına da hatırı sayılır yardımlarda bulunmuştur. TRT yapımı IV. Murat (1980) TV dizisinde Ayten Gökçer tarafından canlandırılmıştır.
HASEKİ MÂH-PEYKER KÖSEM SULTAN
Bu yönüyle, popüler kültür etkisiyle daha fazla tanıdığımız Hürrem Sultan'dan bile daha etkin ve güçlüdür.
AFİFE NÛR-BANÛ VALİDE SULTAN
Hürrem Sultan'ın gelinlerinden biri olan Afife Nûr-Banû Sultan, padişah II.Selim'in eşidir. Kayıtlara göre II. Selim'in, kardeşi Beyazıd'ın öldürülmesinden dolayı bozulan psikolojisiyle devlet işlerinde etkisi azalmış ve Afife Nûr-Banû Sultan söz sahibi olmuştur.
AFİFE NÛR-BANÛ VALİDE SULTAN
III. Murat ile İsmihan Sultan, Fatma Sultan ve Şah Sultan'ın annesi ve Venedik Dükü Sebastiano Venier'in kardeşi olan Afife Nûr-Banû Sultan, esasen Kiklad Takım Adaları'na ait Páros adası Lordlarından Nicolò Venier ile Violanta Baffo'nun Cecilia adındaki kızı / Páros adasında yaşayan Rachel ismindeki Yahudi kızı.
AFİFE NÛR-BANÛ VALİDE SULTAN
Kayınvalidesi Hürrem Sultan'a kısmet olmasa da, Afife Nûr-Banû Sultan, oğlu III. Murat'ın tahta çıkmasıyla ‘Valide Sultan' sıfatına erişmiştir. Muhteşem Yüzyıl dizisinde ise Merve Boluğur tarafından canlandırılmıştır.
HASEKİ SAFİYE VALİDE SULTAN
Safiye Sultan, kayınvalidesi Nurbanu Sultan gibi ‘Valide Sultan' ve ‘Haseki' unvanlarına sahiptir. İkinci kuşaktan Hürrem Sultan'ın gelinidir ve devlet yönetiminde yüksek söz sahipliği yapmıştır.
HASEKİ SAFİYE VALİDE SULTAN
Şehzade Mahmud'un boğdurulması, Yemişçi Hasan Paşanın idamı, Sokullu Mehmed Paşa'nın öldürülmesi gibi önemli kararlarda, Safiye Sultan'ın etkisi vardır.
HASEKİ SAFİYE VALİDE SULTAN
Köle pazarından Nurbanu Sultan tarafından satın alınan Safiye Sultan, iki yıl süreyle haremde eğitim gördü, Sofia olan adı, Safiye, yani arı, duru, saf güzellik olarak değiştirildi. On beş yaşında III. Murat'a sunulan Safiye, beline kadar uzanan sarı saçları, iri gözleri, uzun boyu, beyaz teni ve yürüyüşüyle Murat'ı kendisine âşık etti.
HASEKİ SAFİYE VALİDE SULTAN
Köle pazarından Nurbanu Sultan tarafından satın alınan Safiye Sultan, iki yıl süreyle haremde eğitim gördü, Sofia olan adı, Safiye, yani arı, duru, saf güzellik olarak değiştirildi. On beş yaşında III. Murat'a sunulan Safiye, beline kadar uzanan sarı saçları, iri gözleri, uzun boyu, beyaz teni ve yürüyüşüyle Murat'ı kendisine âşık etti.
HASEKİ SAFİYE VALİDE SULTAN
Safiye Sultan'ın saltanat devri 3. Murad'ın sönük yıldızıyla daha bir parladı ve namı alıp yürüdü. O yıllarda kudretli vezirlerin hâlâ iş başında olmasıyla Devleti Aliye-i Osmaniye zaferden zafere koştu. Kanuni'nin bıraktığı cihan devletine, bir yarısı kadar daha ülke eklendi.
Kadınlar saltanatı, Osmanlı'da Haseki Sultan'ların veya Valide Sultan'ların (hatta Mihrimah Sultan örneğinde görüldüğü gibi, bir padişah kızının) devlet yönetimine müdahale ettikleri, hatta zaman zaman bizzat devleti yönettikleri dönem olarak bilinir...
Dönem büyük ölçüde Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama dönemine denk gelir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın yaşlılık döneminde (1550 civarı) başlamış, 1656 yılında Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam oluşuna kadar devam etmiştir.
Bütün dünya monarşilerde olduğu gibi Osmanlı Devleti'nde de hanedan üyesi kadınlar her zaman için hükümdarın devlet yönetimde aldığı kararları etkilemekten geri kalmamışlardır.
Ancak Osmanlı Devleti'nin diğer monarşilerden farkı, padişahların eşlerini cariyeler arasından seçmeleri ve resmi nikah yapmaktan kaçınmalarıydı.
Bu kural özellikle yükselme döneminde yerleşmiş, padişah eşlerinin ve ailelerinin, padişahı etkilemesini önlemeleri amacıyla getirilmişti.
Kanuni Sultan Süleyman ilk defa Hürrem Sultan'la resmi nikah yaparak bu kuralı bozmuş ve kadınlar saltanatının yolunu açmıştır. Kadınlar saltanatı, böylece Haseki Sultan'ın yani padişahın en gözde eşinin güç kazandığı bir dönem olarak başlamış, Nurbanu Sultan ve Safiye Sultan dönemlerinde güç Haseki Sultan'dan Valide Sultan'a yani padişahın annesine geçmiştir.
İki değişik padişahın (IV. Murat ve İbrahim) annesi olan ve torunu IV. Mehmet döneminde dahi gücünü koruyan Kösem Sultan, kadınlar saltanatının zirveye ulaştığı dönem olarak kabul edilir. Özellikle oğullarının ve torununun küçük yaşta olduğu dönemlerde naiplik görevini üstlenerek devleti bizzat yönetmiştir.
Ancak kadınlar saltanatı zirveye ulaştıktan kısa bir süre sonra Kösem Sultan'ın öldürülmesiyle sona ermiş, dönemin Valide Sultanı Turhan Sultan eline geçirdiği gücü kullanmayarak geri plana çekilmeye karar vermiş, 1656 yılında Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam olmasını destekleyerek biliçli bir kararla yönetimi diğer devlet adamlarına bırakmıştır.
Kadınlar saltanatının sona ermesi kadınların Osmanlı Devleti'nin yönetimi üzerindeki etkilerinin tamamen sona erdiği anlamına gelmez. Valide Sultanlık Osmanlı Devleti'nin son yıllarına kadar önemini korumuş olan önemli bir kurumdur. Valide Sultanlar her zaman için padişah olan oğullarını devlet işlerinde etkilemeye devam etmişler, ayrıca cami, hastane inşaatı, hayır işleri konusunda büyük bir bütçeye ve karar yetkisine sahip olmuşlardır.
Örneğin son dönem Valide Sultanlarından Bezmialem Sultan ve Pertevniyal Sultan devletin birçok mimari projelerinin arkasında yer almışlardır. Ancak kadınlar saltanatı dönemine kıyasla aradaki fark, Kösem Sultan'dan sonraki Valide Sultan'ların iç ve dış siyaset konularına doğrudan doğruya karışmaktan sakınmış olmalarıdır.
Hürrem Sultan Osmanlı tarihinde bir padişahla resmi nikahla evlenmiş ilk Haseki Sultan (padişahın en gözde eşi) olma özelliğini taşımaktadır. Bu evlilik Kanuni Sultan Süleyman'ın daha önceki nikahsız eşi olan Mahidevran Sultan'ın etkisinin azalmasına neden olmuştur.
Ancak Mahidevran Sultan yeniçeriler tarafından çok sevilen ve geleceğin padişahı gözüyle bakılan Şehzade Mustafa'nın annesi olarak hala müstakbel Valide Sultan durumundaydı. Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı olan İbrahim Paşa da padişaha kardeş kadar yakın ve güçlü bir devlet adamıydı.
İbrahim Paşa'nın 1536 yılında, Şehzade Mustafa'nın ise 1553 yılında Kanuni'nin emriyle öldürülmelerinden sonra Hürrem Sultan büyük bir güç kazandı. Birçok tarihçi Kanuni'nin 1553 yılında Şehzade Mustafa'yı öldürtmesini Hürrem Sultan'ın etkisine bağlarlar. Bu sayede Hürrem Sultan'ın oğlu II. Selim'e padişahlık yolu açılmış oldu.
Kanuni Sultan Süleyman'ın Hürrem Sultan'dan olan kızı Mihrimah Sultan da olgun bir yaşa geldikten sonra annesiyle birlikte büyük bir güç kazanmış, sadrazam olan eşi Rüstem Paşa'yla birlikte imparatorluğun en güçlü kişilerinden biri haline gelmiştir. Hem Hürrem Sultan'ın, hem de Mihrimah Sultan'ın Osmanlı İmparatorluğu'nun Lehistan Krallığı'yla barış içerisinde olmasını sağlamasında paylarının büyük olduğu ileri sürülmektedir.
Her iki sultanın da Lehistan Kralı II. Zygmunt'un tahta geçmesini kutlamak için yolladıkları mektuplar Polonya Devlet Arşivlerinde muhafaza edilmektedir.
Nitekim Mihrimah Sultan o kadar zengindi ve devlet işleriyle o kadar ilgiliydi ki, babası Kanuni Sultan Süleyman'ı Malta Seferi'ne çıkmaya ikna etmek için kendi cebinden ödeyeceği paralarla 400 gemi yaptıracağına söz vermişti. Mihrimah Sultan'ın gücü anne ve babasının ölümünden sonra da devam etti. Ölene kadar padişah kardeşi II. Selim'in en yakın danışmanlarından biri olarak kaldı.
Mihrimah Sultan'ın ölümünden sonra bu sefer de II. Selim'in Venedikli eşi Nurbanu Sultan güç kazandı. Eşinin padişahlığı dönemindeki etkisi oğlu III. Murat'ın döneminde daha da artmıştır. Avrupa ile ilgilenmiş, Venedik Cumhuriyeti'yle Yahudi asıllı kirası (sekreteri) Ester Handali aracılığıyla hediye alışverişinde bulunmuş., Fransız kraliçesi Catherine de Medici ile mektuplaşmıştır Oğlunun padişahlığı döneminde, Venedik taraflısı bir politika izlemiş ve Venedik'le uzunca bir barış dönemi yaşanmasını sağlamıştır.
III. Murat'ın eşi Safiye Sultan eşinin padişahlığının ilk yıllarında kayınvalidesi Nurbanu Sultan ile iktidar mücadelesi yaşamış ve Nurbanu Sultan'ın ölümünden sonra eşi üzerindeki etkinliği sayesinde büyük güç kazanmıştır. Safiye Sultan'ın etkisi oğlu III. Mehmet'in döneminde de devam etmiştir. Eşi ve oğlunun padişahlıkları döneminde sadrazamların sık değiştirilmesinden sorumlu olduğu öne sürülür. Safiye Sultan'ın kayınvalidesi Nurbanu Sultan gibi Venedik yanlısı bir politika izlediği iddia edilir.
O da kayınvalidesi gibi Avrupa ile ilgilenmiş, hatta İngiltere kraliçesi I. Elizabeth ile mektuplaşmıştır. I. Elizabeth Safiye Sultan'a süslü bir araba hediye etmiş ve Safiye Sultan da bu araba ile İstanbul'da o zaman için hiç alışılmadık şekilde gezmeğe başlamıştır. Safiye Sultan yurt içindeki ve yurt dışındaki saray dışı ilişkilerini Yahudi asıllı kirası (sekreteri) olan Esperanza Malchi aracılığıyla yürütmüştür.
III. Mehmet'in ölümünden sonra padişah olan I. Ahmet, babaannesi Safiye Sultan'ı Eski Saray'a göndererek politikaya karışmasına engel olmuştur. Safiye Sultan da I. Ahmet'in tahta çıkışından kısa bir süre sonra ölmüştür. I. Ahmet'in nikâhlı eşi Kösem Sultan, eşinin padişahlığı döneminde sarayda fazla etkili değildi. Ancak eşinin ölümünden sonra politikaya karışmaya başladı. Daha sonra tahta çıkacak olan IV. Murat ve İbrahim'in annesiydi.
Fakat eşinin başka bir kadından doğmuş bir oğlu olan II. Osman daha önce tahta çıkınca Eski Saray'a gönderildi. Kendi çocukları padişah olunca yeniden saraya dönüp kısa zamanda büyük bir otorite sahibi oldu. 11 yaşında tahta geçen oğlu IV. Murat'ın çocukluk dönemindeki naiplik görevi ile daha sonra diğer oğlu İbrahim'in yönetimdeki zayıflığı, Kösem Sultan'ı imparatorluğun en önemli yöneticilerinden biri haline getirdi.
Daha sonra 6 yaşında padişah olan torunu IV. Mehmet döneminde de gücünü korudu. Ancak bu dönemde yeni bir rakibi vardı. O da IV. Mehmet'in annesi olan Turhan Sultan'dı. Kösem Sultan, Turhan Sultan'ın gücünü kırmak için IV. Mehmet'i tahtan indirmeyi planladı. Fakat durumu öğrenen Turhan Sultan taraftarlarınca öldürüldü.
Mücadeleyi kazanan Turhan Sultan naip oldu. Ancak ülkeyi doğrudan yönetmeyip, birkaç sadrazam değiştirdikten sonra 1656 yılında görevi Köprülü Mehmet Paşa'ya verdi. Bu tarih kadınlar saltanatının sona erdiği tarih olarak kabul edilir.
Kadın sultanların oğullarının iktidar mücadelesinde rol oynamaları ilk zamanlarda sadece iktidar mücadelesi değil, aynı zamanda can mücadelesiydi. I. Ahmet dönemine kadar yürürlükte olan Fatih Kanunnamesi'ne göre, tahta geçen padişahlar kardeşlerini öldürdükleri için iktidar mücadelesini kaybedenler canlarını da kaybediyorlardı.
O yüzden de Hürrem Sultan örneğinde görüldüğü gibi, bir Haseki Sultan'ın oğlunu padişah yapmak için karıştığı olaylar, oğullarının yaşam mücadelesinin bir parçasıydı. Nitekim I. Ahmet döneminde Fatih Kanunnamesi'nin kaldırılmasından sonra kadınlar saltanatı, küçük yaşta tahta geçmiş padişahlar nedeniyle Kösem Sultan döneminde bir süre daha devam etmiş, ancak bundan sonra sona ermiştir.
Bazı örneklerde yaşam içgüdüsünün yanı sıra anayurtlarıyla bağlantılarını sürdüren Nurbanu Sultan gibi bazı sultanların kendi anayurtlarının çıkarlarını savunmak için devlet işlerine karıştıkları da görülmüştür.
Kadınlar saltanatının sona ermesinin bir nedeni de Köprülü ailesiyle başlayan bir dizi yetenekli sadrazamın işbaşına geçmesi, padişahların savaşa gitmek dahil devlet işlerini büyük ölçüde diğer devlet adamlarına devretmeye başlamasıydı.
Böylece güç bir ölçüde Topkapı Sarayı'ndan Bab-ı Ali'ye geçmiş oluyor, sadece kadın sultanların değil, padişahların da sorumlulukları azalmış oluyordu.