Kartalkaya'daki otel yangını tüm Türkiye'nin yüreğini yakarken, ölü sayısı da 78'e yükseldi. Yaşanan felaketin boyutu herkesi dehşete düşürürken, ihmal iddiaları da ortaya atıldı. Şimdi herkes 'Sorumlu kim?' sorusuna yanıt ararken; gözler de yetkililerden yapılan açıklamalara çevrilmiş durumda.
Grand Kartal Otel’de yaşanan yangın felaketine ilişkin soruşturma sürerken, gözaltına alınanların sayısı 11'e çıktı. Yürütülen soruşturma kapsamında son olarak Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener ile İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun gözaltına alındı.
Söz konusu yangın faciasıyla ilgili Bolu Belediyesi'nin ihmali olduğuna yönelik iddialara Halk TV'deki yayında yanıt veren Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, yangının başladığı yer ve belediyenin ruhsat verdiği bölümle ilgili çarpıtma yapıldığını savundu.
Özcan, "Bizden ruhsat için başvurulan bölüm söz konusu otelle aynı işletme değil. Bir başka işletme orada kafe olan bölümü devralmış. Bizim ruhsat verdiğimiz yer orası. 70 metre karelik bir yer" dedi.
Kendisine iftira atıldığını iddia eden Bolu Belediye Başkanı Özcan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a tepki gösterdi.
Grand Kartal Otel'in görseli üzerinden detaylı bilgileri paylaşan ve suçlamalara yanıt veren Özcan şu ifadeleri kullandı;
“Burası 2200 rakımlı bir yer. Sürekli dağa tırmanıyorsunuz. İtfaiyemiz buraya 40 dakikada ulaştı. Ben bu otele bir kez sevgili Berhan Şimşek gelmişti, ona eşlik etmek için gitmiştim. Sahiplerini tanırım. Otel 3224 metrekare. 70'li yıllarda yapılmış. 2007 öncesinde tadilat görmüş. Önü uçurum. Kayak pistinden bakıldığında 12 kat, önden bakıldığında 6 veya 7 katlı bir yer burası. Bizim belediyemize müracaat etmişler, itfaiyemize. 12 Aralık'ta müracaat etmişler. Yangın yeterlilik belgesi istemişler. Diğer belediyelerin elinde yangın yeterlilik belgesi verecek yetkin personel yok. Bize bağlı oldukları için değil. Bu formu düzenleyebilecek, belgeyi düzenleyebilecek ekip bizde. Talep halinde itfaiye müdürlüğü incelemeyi yapar diyor mevzuat. 12 Aralık'ta müracaat ediliyor, otelle ilgili yangın yeterlilik belgesi isteniyor. 16 Aralık'ta arkadaşlarımız gelip, inceliyor. 8 tane marjinal sorun bulunuyor ve 15 gün süre veriliyor. Bir nüshasını da kendilerine teslim ediyor. Onlar 15 gün içinde yerine getireceklerine 24'ünde 'başvurumuzu geri çekiyoruz' diyorlar. Muhtemelen bu maliyetlere katlanmak istemedikleri için. 'Ben başvurumdan vazgeçiyorum' deyince işlemler orada duruyor.
Bu belgeyi bizden alsaydı vereceği yer Turizm Bakanlığı'ydı. İtfaiye yönetmeliğinde talep halinde verilen belge bu. Talebi geri çektiler. Muhtemelen bunlar maliyetli işler olduğu için. Raporda 'dedektör, yangın sensörü, çıkış kapılarında sıkıntılar var' deniyor. 3224 metrekarelik yer için yangın güvenliğine uygunluk raporu istenmiş sonuçta. Biz de 'şunları yerine getirirseniz veririz' demişiz."
Özcan kamuoyunun gündemine gelen oteldeki kafe ile ilgili izin belgesi için de şu sözleri söyledi:
“O başvuruda bu binanın içinde dediği yer bir kafeterya. Muhtemelen otel başka işletmeciye kiralamış. 70 metrekarelik bir bölme. 70 metrekarelik o kısım, eklenti ve sundurması var. Burada işyeri açacağım, burada yeterlilik var mı deniyor. Arkadaşlarımız bu bölüm için yeterlilik var deniyor. Yangın buradan çıkmış değil. Yangın binanın ön tarafından giriş var. Restoran ve mutfağı var burada otelin. Biz sanki otelin mutfağına, restoranına ruhsat vermişiz gibi algılatıyorlar. Biz sadece 70 metrekareye ruhsat verdik. Burası 200 odalı bir otel. Burada restoran artı mutfak 70 metrekare olabilir mi? 370 misafire hizmet veriyorsunuz.
Burada herhalde kayakçıların kullandıkları kafe burası. Bu kafe yanmıyor. Yukarıdan dökülen ateş sebebiyle üst kısımlarında yangın çıkıyor. Yangın üst kattaki mutfaktan çıkıyor.”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un 'yalan' söylediğini iddia eden Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben bir kez 2009 veya 2010'da bir kez yemek yedim. Büyük de bir restoranı var. Mutfağı da çok büyük. 70 metrekarelik kısmı burası zannediyor bazı zavallılar ve o şekilde anlatıyorlar.
İnsanları kandırıyorlar. Yangının başladığı yer burası. Görüyorsunuz arada 4-5 kat fark var. Daha nasıl anlatayım yalanın büyüklüğünü. Zaten buranın aşağısında vefat eden vatandaşımız yok. Vefat edenlerin tamamı bu kat ve üzerindeki katlarda.
Hele üst katlarda yanarak vefat etmişler. Çok korkunç görüntüler. Sayın Bakan bunların hiçbirine bakmadı bile. Biz o insanların yanmış cesetlerini gördük. Biz bunlarla uğraşırken o baktı koltuk gidiyor. Bütün yetki bunda. Topu bize atmaya çalışıyor.
Hazmedemediğim bu. Ya niye yalan söylüyorsun? Bir koltuk için değer mi? İnançlı insan olduğunu söylüyorsun. Sen öbür tarafta bana ve itfaiye çalışanlarına yaptığın bu haksızlığı Allah'a nasıl izah edeceksin?
Ama bunlar alışmışlar. Çünkü Soma'da 301 tane madenci öldüğünde Enerji Bakanı'na bir şey oldu mu? Müteahhide attılar bütün suçu geçti. Çorum'da tren kazası oldu Ulaştırma Bakanı'na bir şey oldum mu? Olmadı. Burada da sorumluluğu bize atarak bu Bakan'ı kurtarmaya çalışıyorlar. Kendini kurtarmaya çalışıyor.
Ben sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum. Bu Bakan yalan söylüyor. Bu Bakan yanlış bilgi veriyor. Sadece koltuğunu kurtarmak için bunu yapıyor.
Bir de şundan vazgeçin. Özel hastaneleri olanı Sağlık Bakanı yapıyorsunuz. Özel otelleri, seyahat turları olanı Turizm Bakanı yapıyorsunuz. Sonra bu Bakanlar özel hastanelerin, otellerin kurulmasını kolaylaştıran yönetmelikler, genelgeler yayınlıyor. Denetimlerin engellenmesi için yönetmelikler, genelgeler yayınlıyor.
Turizm Bakanı'nın otelleri olursa, seyahat şirketleri olursa işte bu tür yapıların denetiminin engellenmesi için sürekli mevzuat değişikliğine gidilir."