Genelde otizm hakkında çok çeşitli düşünceler ortalıkta dolaşmaya devam ediyor. Amerika’da; Aile Hizmetleri ve Bilim Departmanı, yanlış anlaşılmaları önlemek için otizm hakkındaki en önemli 11 efsaneyi (yanlış bilinen mitler) açıkladı.
Otizmli bireyler, nasıl iletişim kuracaklarını bilemedikleri için çekingen görünebilirler. Ancak bu onların arkadaşlık kurmak istemedikleri anlamına gelmez.
Otizmli bireyler duygusal durumlarını çoğu zaman bilinen şekillerde değil, bizlerin alışık olmadığı şekillerde ifade ederler. Çoğu zaman bizler bunu fark edemeyiz.
Otizmli bireyler kinayeyi, mecazı, iğnelemeyi anlayamayabilirler ancak; daha açık, daha doğrudan olan şefkati, sevgiyi vb. hissedebilirler.
Bazen otizmli bireylerde matematik, müzik, resim veya başka bir alanda yüksek IQ ve üstün yetenekler de görülebilir.
Otistik özellikler kişiden kişiye değişir. Yani otizm bir spektrum bozukluğudur. Bir otizmli bireyin yetenekleri ve kısıtlılıkları diğer otizmli bireyde de görüleceği anlamına gelmez…
Otizm, beyin gelişimini etkileyen biyolojik koşullardan kaynaklanıyor, yaşam boyu sürecek bir durumdur.
Son zamanlarda yapılan bazı araştırmalar erken tanı ve erken müdahalelerle yeterli iyileştirmeler yapılabileceğini göstermiştir.
Araştırmalar, pek çok kişide otizm ile ilişkili gastro-intestinal bozukluklar, gıda duyarlılığı ve birçok alerji olduğunu göstermiştir.
1950'li yıllarda ortaya atılan "buzdolabı anne hipotezi" olarak adlandırılan bir teori otizme, duygusal sıcaklıktan yoksun annelerin neden olduğunu söylüyordu. Bu teori uzun yıllar önce çürütülmüştür.
Otizm oranı son 20 yılda % 600 artmıştır. 1975 yılında, 1.500 'de 1, 2009 yılında, 110’da 1.
Pek çok sigorta şirketi otizm tedavisini kapsam dışında bırakmıştır.
Adana Otistik Çocuklar Sağlık ve Eğitim Derneği Başkanı Sosyolog Fehmi Kaya 2013'te yaptığı bu açıklamayla büyük tepki almıştı. Bu genel geçer bir yanlış bilgi olmasa da belli ki otizmle ilgili insanların akıllarında bolca saçma ve yanlış düşünce var. Buna ancak gülünür.