Otomotivde kısır döngü kırılıyor

İSTANBUL (İHA) - Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Genel Koordinatörü E. Arzu Bayrak, 2000 yılı Kasım ayında ortaya çıkan krizin ardından tüketicinin satın alma gücünün gerilemesiyle otomotiv sektörünün içine girdiği kısır döngünün 2003 yılında kırıldığını belirterek, "Makro ekonomik dengelerin daha da iyileşmesi ile otomobil satışlarının daha hızlı bir artış trendine girmesi mümkün olacaktır" dedi.

OYDER Genel Koordinatörü E. Arzu Bayrak, 2000 yılı Kasım ayında ortaya çıkan krizin ardından bugüne kadar sektörde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. 2000 yılı Kasım ayında ortaya çıkan krizin, ileriye dönük güveni de yok ettiğinden tüketicinin satın alma isteğinin büyük ölçüde gerilemesine neden olduğunu ve sektörün tam bir kısır döngü içine girdiğini belirten Genel Koordinatör Bayrak, "Nitekim, gerileyen talep, üretimin düşmesine, üretimin gerilemesi, istihdamın azalmasına ve/veya çalışanların enflasyon karşısında ücretlerinin gerilemesine neden olmuştur. Ücretlerin reel bazda gerilemesi tekrar talebi düşürmüş, talebin gerilemesi ise üretimin tekrar azalmasına neden olmuştur. Yani sektör tam bir kısır döngü içine girmiştir. Kısır döngünün ana nedenlerinden biri, tüketicinin satın alma gücünün gerilemesidir" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Satın alma gücündeki gerilemeyi, bilgi bulunabilmesi nedeniyle otomotiv ana sanayide değerlendirildiğinde, satın alma gücündeki gerilemeyi açıkça görmenin mümkün olduğunu vurgulayan Genel Koordinatör Bayrak'ın OSD istatistiklerinden verdiği bilgiye göre, 1995 yılında 23 bin 486 olan toplam çalışan sayısı, 1996 yılında 25 bin 348'e, 1997 yılında 29 bin 757'ye çıkarken, 1998 yılında 29 bin 365'e ve 1999 yılında ise 27 bin 245'e geriliyor; 2000 yılında 31 bin 753'e çıkarken, 2001 yılında 26 bin 680'e geriliyor; 2002 yılında 27 bin 923, 2003 yılında ise 33 bin 145 olarak gerçekleşiyor. 1995 yılında 7.306 olan Net Ücretler (milyar TL), 1996 yılında 15.538, 1997 yılında 31.725, 1998 yılında 53.816, 1999 yılında 111.648, 2000 yılında 192.099, 2001 yılında 221.700, 2002 yılında 334.765, 2003 yılında 496.723 oldu. Çalışan Başına Net Ücret (1.000 TL) ise, 1995 yılında 311.096, 1996 yılında 612.997, 1997 yılında 1.066.138, 1998 yılında 1.832.660, 1999 yılında 4.097.909, 2000 yılında 6.049.791, 2001 yılında 8.309.589, 2002 yılında 11.988.862, 2003 yılında 14.986.362 olarak gerçekleşti. Yıl Sonu Kuru (MB Döviz Satış) 1995 yılında 59.800, 1996 yılında 108.045, 1997 yılında 206.100, 1998 yılında 314.230, 1999 yılında 542.703, 2000 yılında 675.004, 2001 yılında 1.446.510, 2002 yılında 1.642.384, 2003 yılında 1.402.567'den kapandı. Dolar bazında Çalışan Başına Net Ücret ise, 1995 yılında 5.202, 1996 yılında 5.674, 1997 yılında 5.173, 1998 yılında 5.832, 1999 yılında 7.551, 2000 yılında 8.963, 2001 yılında 5.745, 2002 yılında 7.298, 2003 yılında 10.685 oldu.

Reklam
Reklam

Söz konusu İstatistiklere göre, otomotiv sektöründe kişi başına ortalama gelir düzeyinin TL bazında sürekli artış gösterirken, dolar bazında istikrarsız bir gerileme trendi içinde olduğunu kaydeden E. Arzu Bayrak, "2001 yılında otomotiv sektöründe kişilerin satın alma güçleri reel olarak yüzde 36 azalmış, ancak 2002 ve 2003 yıllarında sırasıyla yüzde 27 ve yüzde 46 artış göstermiştir. Otomobil satın alacak potansiyel kitlenin reel bazda satın alma gücü ile doğrudan ilişkisi olduğu görülmektedir. Ancak, 2001 yılında gerileyen satın alma gücü 2002 yılında artmış olmasına rağmen otomobil satışlarının gerilemesi, tüketicinin ileriye dönük güvenini hala kazanamamasından kaynaklanmıştır" dedi.

2003 yılında makro ekonomide sağlanan olumlu gelişmeler nedeniyle (özellikle faizlerin gerilemesi ve hurda araçlarda ÖTV indiriminin etkisiyle) tüketicinin tekrar güven kazandığını ve otomobil satışlarının tekrar artış trendine girdiğini ifade eden OYDER Genel Koordinatörü E. Arzu Bayrak, şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

"Bu açıdan değerlendirildiğinde otomotiv sektöründe kısır döngünün 2003 yılında kırıldığı görülmektedir. Makro ekonomik dengelerin daha da iyileşmesi ile otomobil satışlarının daha hızlı bir artış trendine girmesi mümkün olacaktır. Çünkü Türkiye'nin benzer ülkelere kıyasla otomobil yoğunluğu çok küçüktür. Potansiyel talep, efektif talebi tetikleyecek büyük bir unsur olarak değerlendirilmelidir."