Ozan Arif'ten Yazıcıoğlu'nun vefatına ilişkin açıklama

FRANKFURT (İHA) - Ülkücü hareketin önde gelen isimlerinden Ozan Arif, içinde bulunduğu helikopterin Yozgat Yerköy'de düşmesi sonucu BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak, "Muhsin başkan o dağda kaybolmadı, o dağ Muhsin başkanın yüreğinde kayboldu" dedi.

Almanya'nın Frankfurt kentinde İHA'ya açıklama yapan Ozan Arif, "Muhsin Yazıcıoğlu, dostunun da düşmanının da bugün gördüğümüz gibi hakkını teslim ettiği bir vatan evladıydı. Çok ızdıraplı bir hayat yaşadı. Çilenin alasını çekti. Çektiği çileyi, kendi çıkarı ve kendi nefsi adına bir işe kalkışmaktan değil, bu vatana, bu millete, bu dine, bu devlete beslediği sevda uğrunda çekti. Bu çilelere, bu fırtınalara teslim olmadı o. Bana göre o dağdaki fırtınaya da teslim olmadı. Muhsin başkan o dağda kaybolmadı,o dağ Muhsin başkanın yüreğinde kayboldu. Muhsin başkanı unutmak, anlatmak çok zor olacak. Buna zaman gerekecek, şimdi duygularımı ifade etmekten acizim. Muhsin, gözünde kalbi, kalbinde gözü olan bir kardeşimizdi. Toprak, vatan insanıydı. Bu vatanının bütün değerlerini sindirmiş yiğit bir kardeşimizdi. Onun da benim de talebesi olduğumuz Başbuğumuzun ağzından bunu daha iyi anlatırım diye düşünüyorum. Bazı rüzgarlar esti partiden ayrıldı, başka parti kurdu. Bazı arkadaşlarımız onun gıyabında olumsuz konuşmaya kalktığı zaman ben Alparslan Türkeş'in, Başbuğumuzun onunla ilgili söylediği bir cümleyi hiç unutmuyorum: 'Susun, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ülkücü hareketi vazgeçilmezidir. Ülkücü hareket Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatında vazgeçilmez bir olgudur. Muhsin Yazıcıoğlu da ülkücü hareketin vazgeçilmezidir.' Ben bunu Türkeş'ten duydum. Herkes bir şey konuşur. Gönüldaşımızı o zaman üzdüysem, helalliğini aldım. 6-7 senedir görüşüyoruz, bu işleri değerlendirdik, iyi ki değerlendirmişiz. O değerlendirmeleri yapamadan böyle bir durum yaşasaydık, ben o zaman Ozan Arif olarak kahrolurdum ama her şeyi konuştuk, hallettik. Büyüklüğün bir işareti de budur. Hata yapmayan insan olmaz, herkes hata yapar. Önemli olan o hatayı fark edebilmektir. Öyle bir hata fark etmişliğini de ima etmek istemiyorum ama her şeyi fark edebilen bir insandır. Ama ben ipi kopmuş tespih taneleri gibi dağılan ülkücü yürekleri bir araya toplayacak olan bir mıknatıs olarak görüyordum onu, o beni çok üzüyor. Ona çok ihtiyaç duyacağımız ileriki günlerde çok daha şiddetle ihtiyaç duyacağımız anlar yaşayacağımızı hissediyorum. O anlarla o olmalıydı diye düşünüyorum. Acım büyük, acımız büyük, bütün milletin acısı büyük. Onu bilenlerin acısının nasıl olacağını tahmin edebiliyorum, Allah çoluğuna çocuğuna sabır versin biliyorum. Ellerinden öptüğüm annesine Allah metanet versin, zor vatan büyük bir evladını kaybetti. Onun mezar taşına yazılacak çok fazla söz yoktur, bana sorsalar onun mezar taşına 'Burada bir vatan evladı yatıyor' yazsınlar. Bu kadarı kafi. Hiç ağdalı süslemeye falan gerek yok, çünkü bir vatan evladını kaybettik. Vatanın başı sağolsun, vatan sağolsun, milletin başı sağolsun. Allah bize sabır versin. Biz nerede ne olacağız, bunu bilemeyiz. Neticede ona teslim olmaktan başka çaremiz yok, veren de o alan da o. Hiç şüphem yok, mekanı cennettir. Cenabı Allah makamını cennet eylesin, makamını firdevs eylesin" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Bundan sonrasının nasıl olacağı ve neler olabileceği konusuna da değinen Arif, "Bundan sonrası için bir kehanette bulunmak istemiyorum. Onun sevdası onunla birlikte olan bütün insanların sevdasıdır. O sevda, o bayrak yere düşmez, devam eder ama gönül ister ki sarılarak, birbirimize kenetlenerek o sevdayı daha yükseklere taşıyalım. Zannediyorum ki ancak o zaman Muhsin başkanın da o tarafta rahat etmesini sağlarız. Dağınıklık, başıbozukluk kimseye yarar getirmez. Hele sevdayı taşıyan insanların başıbozukluğu sadece kendimize zarar vermez, memlekete de zarar verir. O sevdayı taşıyan yüreklerin dağınıklığından bu memleketin aleyhinde hesap yapan bazıları faydalanıyor. Buna dikkat edip, birbirimize daha çok sarılıp daha çok kenetlenmemiz gerekiyor. O imanı bayrak yapıp yolumuza devam etmeliyiz. Çünkü iman ordusu engel tanımaz, yürür. Allah yardımcımız olsun, işimiz zor" ifadelerini kullandı.

Enkaza geç ulaşılması sebebiyle Yazıcıoğlu'nun cenaze töreninde taşkınlık yaşanmasını beklemediğini dile getiren Ozan Arif, "Ben öyle bir şeye ihtimal vermiyorum. Bunu kesinlikle kabullenemiyorum, ülkücü camia kendisini bilen bir camiadır. Nerede taşacağını, nerede duracağını bilir. Bu ölçüyü almıştır, biz dikkat ederseniz lüzumsuz yerde ne taşkınlık yaptık ne de başıbozukluk yaptık ama yeri geldiği zaman da taşmamız, coşmamız gereken yerde de coşmasını bildik. Küçük acılar konuşur, belki taşkınlık sebebi olabilir ama acı büyüktür, büyük acılar dilsizdir. Kesin vefat haberi açıklandıktan sonra BBP önünde toplanan insanlarda öyle bir suhulet, asudelik, teslimiyet vardı ki, o manzarayı meydana getiren insanlardan taşkınlık beklemek abesle iştigaldir. Öyle bir beklentim yoktu. Kimseye de nasihatte bulunmam. Benim ülküdaşlarım benden ve bazılarından çok daha şuurludur" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam