Özdağ’dan Çiçek’e Mutabakat Metni Eleştirisi: Çalakalem Hazırlanmış

AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek tarafından açıklanan 11 maddelik teröre karşı ulusal mutabakat metnini eleştirerek, “Yasamanın başındaki bir şahıs yürütmenin yerine kendisi koyamaz.” dedi.

Türkiye’de kimin figüran, kimin aktör olacağına sandıkta halkın karar verdiğini kaydeden Özdağ, “Kimin aktör olacağına halk karar vermiştir. Üç dönemdir Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti’nin aktör olacağına karar vermiştir. Ciddi manada terörle mücadele vardır. Orada çalakalem hazırlanmış bir 11 madde gördüm, çok sıradan bir çalışma olarak algılıyorum. Sayın Meclis Başkanı beni bağışlasın, başkanlığına saygı duyarız.” diye konuştu.

AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, artan terör olaylarından, BDP’li vekillerin teröristlerle kucaklaşma görüntülerinin ardından gündeme gelen dokunulmazlıkların kaldırılmasına, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in 11 maddelik terör karşı ulusal mutabakat metninden, 12 Eylül davasına kadar birçok konuda ile ilgili Cihan Haber Ajansı (CİHAN)’na önemli açıklamalarda bulundu. Terör olgusunun 1979 yılında başladığını ve günümüze kadar 60 bine yakın insanın hayatını kaybettiğini hatırlatan Özdağ, “Son zamanlar terör saldırıları arttı. Çünkü Türkiye artık Kürt sorunu olmadığını, Türkiye’de artık bir PKK sorunu olduğunu terör sorunu olduğunu, artık PKK’nın, KCK’nın ve bunun siyasal uzantısı BDP’nin kesinlikle insan hak ve özgürlükleri ile alakası olmayan bir yapı olduğunu idrak etmiştir. Türkiye’nin Kürt sorunu yoktur, bölünme sorunu vardır. Bundan dolayı PKK rahatsızlık duymuştur, hedeflerine ulaşamayacaklarını anlayınca saldırılarını arttırdı.” şeklinde konuştu.

PKK ile ilgili son dönemlerde ciddi mücadeleye başlandığının, geçen hafta 150 teröristin bir gecede etkisiz hale getirildiğini kaydeden Özdağ, “Suriye’de ki olaylarla bunu saldırıları tetikliyor. İran’ın Suriye ile stratejik işbirliği nedeniyle otorite boşluğunun karşılığında orada zaman zaman Suriye ve başka ülke istihbaratlarından destek gören, lojistik, bilgi desteği alan bir yapı var. Bu nedenle de saldırılar artmış olabilir.” diye konuştu.

TERÖRÜ KUTSAYANLAR MECLİS KÜRSÜSÜNDE OLMAMALI

AK Parti'li Özdağ, terör örgütü PKK’lılarla kucaklaşan BDP milletvekillerine yönelik sert eleştirilerde bulundu. Türkiye’de PKK terörünün geçmişte her yerde eylem yaparken artık Şemdinli-Hakkari kırsalına sıkışmış bir vaziyette olduğunu anlatan Özdağ, “PKK çok ciddi darbe yedi. En son vekillerin teröristlerle buluşması da kendi seçmenlerine bir mesaj vermek, dağılmaları parçalanmaları önlemekti. Bu olayı küçük çocukları özendirmek için yapılan bir provokasyon olarak algılıyorum.” dedi. Özdağ şu açıklamalarda bulundu; “Türkiye hiçbir suç karşılıksız kalmamalı. Terörü kutsayanlar teröristi övenler Meclis kürsüsünde olmamalılar. Millet iradesi böyle tecelli etmiyor. Türkiye kadife eldiven içinde demir yumruk olmalıdır. Kürt vatandaşına da herhangi bir vatandaşına da yunus olmaya güvercin olmaya hukuk çerçevesinde devam etmeli. Ama 'ben bölücülük yapıyorum', 'ben ırkçılık yapıyorum', 'ben Türkiye’den toprak almak istiyorum', 'terörü kutsuyorum' derseniz oraya karşıda şahin olmak, yavuz olmak tüm devletin görevidir. Bunlara ceza verilmezse yarın çeşitli provokasyonlarla daha vahim olaylar karşımıza çıkabilir. Hukuk devleti suçu karşılıksız bırakmaz her suçun cezasını verir.”

12 EYLÜL’ÜN EKONOMİK BOYUTU DA ARAŞTIRILMALI

12 Eylül 1980 darbesinin ardından tutuklanan ve 6.5 yıl hapis yatan AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, 12 Eylül'ün generalleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmalarının bile Türk demokrasisi adına büyük bir kazanç olduğunu söyledi. Türkiye 12 Eylül 2010 yılında yapılan referandum sonrasında hiçbir suçun cezasız kalmadığını ve hukukun artık herkese dokunabildiğini vurgulayan Özdağ, “Darbecilerin sadece yargılanmış olmalarını bile yeterli görüyorum. Düne baktığımız zaman bugün aldığımız mesafe çok büyük. Yargılanmaları bile Türk demokrasisi adına büyük bir kazanç. Türk hukuku adına insanlık tarihi adına büyük bir kazanç. 12 Eylül’ün ekonomik ve hukuki boyutu ile para transferlerine bakılması gerekiyor. 28 Şubat'ın da. Darbelerin sadece işkence boyutu, insanları hürriyetten mahrum ettiği boyutu yok. Darbelerin ekonomik boyutu var. Darbelerin psikolojik, sosyolojik, tarihi, dış boyutu var. Acaba kimlerle işbirliği yapılarak Türkiye’nin gelişmesine demokrasine engel oldular, bunların ortaya çıkması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA HERKES HÜKÜMETE DESTEK OLMALI

Özdağ, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in 11 maddelik terör karşı ulusal mutabakat metni ile de önemli açıklamalarda bulundu. Yasamanın başındaki bir şahsın yürütmenin yerine kendisini koyamayacağını hatırlatan Özdağ, “Terörün sadece askeri boyutu yok güvenlik, sosyal, psikolojik, dini, etnik ve dış politika boyutu var. Meselenin kültürel, tarihi, coğrafi, ekonomik ve mafya boyutu var. Çiçek’in bunları bilen bir siyasetçi olduğunu düşünüyorum. Bunları bilen bir siyasetçi 11 maddelik bir mutabakat yayınlamaz. Orada yerel yönetimlerin güçlenmesinden bahsetmez. Yerel yönetimlerin güçlenmesinden bahsetmek demek BDP’yi, KCK’yı, PKK’yı anlamadım demek. Yerel yönetimler güçlendiriliyor zaten. Bazı belediyeler Büyükşehir Kanunu ile yönetiliyor. 16 olan büyükşehir belediye sayısı 29'a çıkıyor orada Van, Mardin var. Sayın Cemil Çiçek’in bu maddesi talihsiz bir kere. Mutabakatı yayınlaması talihsizlik. Demokrasilerle herkes konuşur ama yasama organının başındaki yürütme organının bayındaymış gibi konuşmaz, bunu doğru bulmuyorum.” ifadelerini kullandı.

Demokrasilerde terörle mücadele yönetimini hükümetlerin yaptığını kaydeden Özdağ şunları söyledi: “Hükümetin hesap vereceği 3 yer vardır. Sandık, vicdanı inanıyorsa Allah’tır. Başka yoktur. Dinsiz de biri gelip Türkiye’yi yönetebilir, ateist birisi de olabilir. Ama sandıkta hesap verilir, bizim hesap vereceğimiz yer 2015 yılındaki seçimin yapılacağı yer sandıktır. Sayın Çiçek’in tavsiyeleri doğru değildir. Bugün yapılacak şey terörle mücadelede herkesin kurum, kuruluş, medya destek vermesidir. Bu mücadele hükümetle yapılır, demokrasilerde hükümetler vardır, hükümetler bir devleti milleti yönetir. Bir mutabakat metninin siyasi parti liderleri ve grup başkan vekillerinden habersiz yazılıp dağıtılmasını biraz anlamlı buluyorum.