YASEMİN KALYONCUOĞLU - Milli Mücadele'nin önemli komutanlarından 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün kızı Özden Toker, "Ağabeyim Erdal İnönü, gençlere sorgulamayı, sorgulatmayı öğretti. Onları araştırmaya, karşısındakini tartışma sırasında bile anlamaya yönlendirdi. Hep nazik ve naif davrandı ve siyasette de bu dili kullandı" dedi.
Özden Toker, eski SHP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı, Dışişleri Bakanı, fizik profesörü ağabeyi Erdal İnönü'yü, vefatının 11'nci yılında İnönü ailesinin hayatına ve Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık eden Pembe Köşk'te, AA muhabirine anlattı.
Erdal İnönü'nün 1926'da Pembe Köşk'te doğduğunu, doğduğu gün kız bebek bekleyen babası İsmet İnönü'ye hemen haber verildiğini belirten Toker, "Erdal ağabeyim, babamın bebekliğini andırdığı için babamın çok hoşuna gidiyor. Ailenin erkek evladı yani bir dalı anlamına gelen 'Erdal' ismini ağabeyime veriyorlar. Ona daha doğar doğmaz böylece birtakım sorumluluklar verilmiş oluyor." diye konuştu.
Çocukken Erdal İnönü'ye "Anneni mi, babanı mı daha çok seviyorsun" denildiğinde annesini sevdiğini söylediğini aktaran Toker, "Bir gün babam, Erdal ağabeyime 'sen benim yaşıma geldiğinde ben kaç yaşında olacağım.' der. Erdal da daha küçük. 'Sen o zaman çoktan ölmüş olacaksın.' diye cevap verir babama. Babam güler tabii ki. Bu hikayeyi babamdan dinledim. Kendisi kızmadı. 'Çocuklar riyakarlık bilmezler. Biz büyükler onları riyakar yapıyoruz.' derdi." ifadesini kullandı.
- "Ağabeyim gerçekleri söyleyerek, herkesi güldürdü"
Toker, Erdal İnönü'nün her zaman doğruları söylediğini ve bundan çekinmediğini, yapısı itibarıyla da naif bir insan olduğunu vurgulayarak, "Ağabeyim, bir grupla birlikte bir gün lokantaya yemek yemeye gidiyorlar. 'Ne yemek istersiniz' diye soruyorlar. 'Biz birbirimizi yeriz Sosyal Demokrat olarak' cevabını veriyor. Ağabeyim, doğruları söylediği zaman herkesin kendisine güldüğünü dile getirirdi." diye konuştu.
Çocukken Erdal İnönü'nün çok çalışkan bir öğrenci olduğunu, büyük ağabeyleri Ömer İnönü'nün ise oyun oynamayı sevdiğini aktaran Toker, Erdal İnönü'ye olan sevgisini ve özlemini şu sözlerle anlattı:
"Babam ağabeyimi Amerika'da okumaya gittiği yıllarda yazdığı mektuplarında sanatla, sporla uğraşması için hep teşvik etmişti. Derslerine kapanacağını bildiğinden sosyal faliyetlere teşvik etmeye çalışmıştı. Ağabeyime çok düşkündüm. Bana her zaman derslerimde çok yardım ederdi. Başarılı olduğumda en büyük zevkim, gelip bunun Erdal ağabeyime müjdesini vermek olurdu."
- "Gençlere sorgulamayı öğretirdi"
Erdal İnönü'nün felsefeye ilgi duyduğunu, lise yıllarında kuantum fiziğinin yükselişe geçmesiyle fizikçi olmaya karar verdiğini anlatan Toker, okumaya, sinemaya ve müziğe meraklı İnönü'nün hayatını bilime adadığını kaydetti.
Toker, Erdal İnönü'nün ODTÜ'de öğretim üyesi olduğu yıllarda da öğrencilerine hangi eserleri okuduklarını, düşüncelerini ve fikirlerini sorduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Ağabeyimin bir kitabı var, 'Üçyüz yıllık gecikme' diye. '300 senelik gecikmeyi ancak çalışarak, yeni şeyler bularak, keşfederek, araştırarak kapatabiliriz.' derdi. Üniversitedeki öğrencilerine hep bunu aşılamaya çalıştı. Ağabeyim, gençleri, sorgulamaya, sorgulatmaya yöneltti. Onları araştırmaya, karşısındakini tartışma sırasında bile anlamaya yönlendirdi. Bunu yaparken hep nazik ve naif oldu. Siyasette de nazik bir dil kullandı. Bence başarılı oldu da."
\
- "Ağabeyim sorumluluk duygusuyla yurda döndü"
Özden Toker, Erdal İnönü'nün 1947'de Ankara Fen Fakültesi'nden fizik lisansı diploması aldıktan sonra ABD California Teknoloji Enstitüsü'nde lisans üstü öğrenim yaptığını ve çok başarılı çalışmaları tamamlamasının ardından orada kalmak istemediğini, yurda döndüğünü anlattı.
Gençlerin çoğunun bilim için Batı'yı tercih ettiğini ancak Erdal İnönü'nün çocuk yaşta verilen sorumluluk duygusundan dolayı memleketinde çalışmayı, hizmet etmeyi seçtiğini kaydeden Toker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz Cumhuriyet'in ilk 10 yılında doğan kuşak çocuklar olarak üstelik tesadüfen İsmet Paşa'nın çocukları olduğumuz için sorumluluklarımız vardı. Cumhuriyet ile doğduk, büyüdük. Cumhuriyet'e, Türkiye'ye bağlılık, yararlı olmak duygusuyla çalıştık. 'Biz de bir şey yapalım. Bizim başkalarına örnek olmamız lazım' inancında olduk. Erdal ağabeyim yurt dışında çok başarılı çalışmalara imza attı fakat sorumluluk duygusuyla yurda döndü."
\
- "Atatürk'ün eğitimimiz için verdiği paraya hiç dokunmadık"
Özden Toker, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatlarında çok önemli etkileri olduğunu, onunla sohbet etme ve aynı sofrada yemek yeme şansını yakaladıklarını belirtti.
Atatürk'ün İsmet İnönü'yü hep kardeşi gibi gördüğünü ve onu her zaman koruduğunu anlatan Toker, Atatürk'ün sadece kendilerine değil, bütün arkadaşlarının çocuklarının eğitimine destek olduğunu kaydetti.
Atatürk'ün bir zamanlar çok konuşulan ve kendilerine sadece yüksek öğrenimleri için verdiği paraya hiç dokunmadıklarını vurgulayan Toker, şunları anlattı:
"Atatürk, bütün arkadaşlarının çocuklarının eğitimine dokunmuştur. Örneğin, Nuri Conker'in çocuklarını Almanya'ya tahsile yollamış. Atatürk, biz küçük olduğumuz için şartlı olarak sadece yüksek öğrenim gördüğümüzde ve babam eğer muhtaç olursa kullanmamız üzere bir miktar parayı şu anda konu olan İş Bankası'na bağışlamış. O zaman para, pul da bırakabilirdi Atatürk ama şartlı olarak eğitim parası bırakıyor. Çok şükür ona hiçbir zaman muhtaç olmadık. Hala orada duruyor."
\
- "Ağabeyim tartışmalarda bile karşısındakini anlamaya çalıştı"
Erdal İnönü'nün siyasete girme konusunda uzun süre direndiğine, ülkenin ve siyasetin durumundan dolayı politikaya atıldığına işaret eden Özden Toker, şu değerlendirmede bulundu:
"SODEP, ağabeyimin hayatında önemli. Birtakım haksızlıklara uğramış bir parti. Eğer SODEP yaşamış olsaydı, Türkiye'de birçok şey kolay halledilir, aşılırdı. Ağabeyim çok çalıştı. Cezmi Kartay, Yiğit Gülöksüz ile Şahin marka bir otomobilde bütün Türkiye'yi 6 ay dolaşıyorlar. Halkla buluşuyorlar, taleplerini dinliyorlar. Ağabeyim halka buluşmayı çok sevdiğini anlatırdı. Onu siyasette en mutlu eden şey buydu belki de."
Toker, İnönü ailesinin Cumhurbaşkanı çocukları gibi yaşamadığını her zaman paralarının hesaplarını bildiklerini, orta halli bir Türk ailesi gibi tevazu içinde yaşamayı seçtiklerini bildirdi.
Evlerinde her görüşten düşünceden kişilerin bulunduğunu, babaları İsmet İnönü, eşi gazeteci Metin Toker ve ağabeyi Erdal İnönü'nün sohbetlerinin çok güzel bir ortamda gerçekleştiğini anlatan Özden Toker, Erdal İnönü'nün her türlü politik görüşe ve düşünceye açık olduğunu ifade ederek, şu anısını paylaştı:
"Babam, Metin ve Erdal ağabeyim çok güzel sohbet ederlerdi. Hepsinin ayrı düşüncesi vardı. Çünkü meslekleri de farklıydı. Babam sohbet sırasında Erdal ağabeyime, 'Sen Metin'i tutuyorsun' derdi. Ağabeyim de 'Babacım ben Metin'i tutmuyorum, anlamaya çalışıyorum.' diye kibar dille cevap verirdi. Tartışma sırasında başarılı olmak için karşınızdakinin düşünce tarzını anlamanız önemlidir. Erdal ağabeyim onun için tüm tartışmalarda çok naif, yumuşak olmuştur. Çünkü ağabeyim tartışmalarda karşısındakinin ne düşündüğünü ve neden öyle düşündüğünü hep sorgulamıştır. Bilimde de siyasette de bu karakterinden dolayı önemli bir iz bıraktı."