Dünyada milyonda bir görülen pfeiffer hastalığına yakalanan, beyni gözlerine ve kulaklarına inen, ağlarken gözleri dışarı fırlayan iki aylık Muhammed Talha bebeğin tedavisi için yetkililerden yardım bekleniyor.İzmir’in Karşıyaka ilçesinde, dünyada ender görülen ancak tedavisi olduğu söylenen pfeiffer hastalığına yakalanan Songül ve Hakan Tatar ailesinin iki çocuğundan küçüğü Muhammed Talha, ameliyat yapılmaması sebebiyle acı çekiyor. Anne karnında beyin kemikleri gelişmediği için beyni gözlerine, kulaklarına inen Muhammed’in ağladığı zaman gözleri dışarı fırlıyor. Doktorlar Muhammed Talha’nın gözlerini, ağladığında sürekli dışarı fırlamaması için bezle bağladı. Ancak Muhammed, sürekli ağlayarak acısını dile getirmeye çalışıyor. Muhammed’i ameliyat ettirmek için hastane hastane gezen, Sağlık Bakanlığı’na başvurduğunu söyleyen Tatar ailesi, devlet yetkililerinden ve bakanlıktan yardım istedi.“BEYNİ GÖZÜNE VE KULAĞINA İNMİŞ”Muhammed Talha’nın babası Hakan Tatar oğlunun beyninin kafatasındaki kemikler birleşik olduğu için gözlerine ve kulaklarına indiğini belirterek şöyle konuştu: “Beyni şu an kulaklarda ve yan tarafta, kafasında kemikler birleşik olduğu için alt tarafa vurmuş durumda, kafası şuan şekilsiz. Bu hastalığa diğer adıyla da ‘yonca kafa’ deniliyor. Beyin kemikleri birleşince, beyin yukarıda gelişemeyince alta kaymış, yanlara vurmuş ve dolayısıyla burun kemiklerinden biri de beynin zorlamasıyla gelişmemiş. Ve gelişmeyince burun deliğinin biri tıkalı, tek bir burun deliğinden hava alıyor. Şu an beynin zorlamasıyla çene yapısı küçük, normalde dili büyük değil ama çene yapısı gelişmeyince dil büyük kalıyor. Büyük kaldığı için dili sürekli yukarıda. Çocuk olduğu için de bilmez, aşağıda tutamıyor dilini, sürekli boğulma riski taşıyor. Sürekli oksijene bağlı, yutkunamıyor. Yutkunamadığı için doktorlar midesini açıp enjektörle hortum bağladılar ve 3 saatte bir buradan mamayla besleniyor.”“AVRUPA’DA AMELİYATINI YAPIYORLAR”Hastalığın genetik olması sebebiyle tüm tetkiklerin yapıldığını belirten Tatar, yapılan araştırmalarda ne bir kan uyuşmazlığı ne de herhangi bir olumsuz duruma rastlandığını söyledi. Muhammed Talha’nın bir müddet Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde yattığını ancak doktorların oğlunun ameliyatını riskli bulduğu gerekçesiyle taburcu edildiğini öne süren Hakan Tatar, evladının ölüme terk edildiğini dile getirdi. Baba Tatar, oğlu için gerekli ameliyatın yapılan araştırmalara göre Avrupa’da yapıldığını aktardı.“HİÇBİR HASTANE ÇOCUĞUN AMELİYATINI ÜSTLENMİYOR”Sağlık Bakanlığı’na başvurduğunu belirten baba Hakan Tatar şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı ameliyatı yapabilecek devlet ve üniversite hastaneleri olduğunu söyledi. Bana geri dönüş yapacaklarını söylediler ama bir haftadır hâlâ geri dönüş olmadı. Ben internetten yaptığım araştırmalarda Türkiye’de bunun ameliyatını yapacak dört hastane olduğunu öğrendim. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesindeki beyin cerrahı doktoruna dedim ki ‘Bu çocuk her geçen gün gözümüzün önünde acı çekiyor, ben bu çocuğun artık acı çekmesini istemiyorum. Gerekirse beynini açın’ dedim. Bunun iki yolu var, ya ölüm ya kurtuluş başka yok. Ben gerekli bütün kağıtlara imza atarım. Yeter ki ameliyatı için gerekli adımlar atılsın, bir şey yapılsın. Biz her geçen gün anne baba olarak eriyip bitiyoruz. İki rahmetten birini Rabbim’in nasip etmesi için dua ediyorum. Yapacak bir şeyim yok. Hiçbir hastane bu çocuğun ameliyatını üstlenmiyor. Sağlık Bakanlığı’nı her aradığımda bana yeniden kayıt oluşturuluyor. Uzun bir süreç, yetkili birine ulaşmam 3-4 günü buluyor. Ben söylüyorum ‘Benim durumum önemli acil bir durum, benim size ulaşabileceğim bir numara verin. Benim bu sorunumu bir an önce çözün’ diyorum. Bu çocuğun her geçen gün acı çekmesi beni yiyip bitiriyor. Yardım eli uzatmalarını istiyorum.”“ÇARESİZCE RESMEN ÖLÜMÜNÜ BEKLİYORUZ”Hakan Tatar, evladının gözünün önünde acı çekmesine dayanamadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çocuğun ameliyatı için ne gerekiyorsa, bunun için yardım etmelerini istiyorum. Maddi olarak hiçbir şey istemiyorum, sadece bu çocuğun sağlığı için istiyorum. Bize ‘hamileyken madem böyleydi niye aldırmadınız çocuğu’ diyorlar. Bir insan evladını bile bile nasıl öldürür. Bu resmen cinayettir. Ben öldürmeye karşıyım, cinayete karşıyım ama doktorların, devlet büyüklerinin yardım etmesini istiyorum. Çaresiziz, resmen ölümünü bekliyoruz. Başka bir şey yok.”“AĞLAYINCA GÖZLERİ DIŞARI ÇIKIYOR”Bebeğin vücudunun büyüdükçe beyninin büyüdüğü ve günde 20 defa gözlerinin dışarıya çıktığını anlatan Tatar, şunları söyledi: "Gözü yeri geliyor 20 defa yeri geliyor günde 3 defa dışarı çıkıyor. O günkü sancısına bağlı. Yarın öbür gün kulak zarına vurur kulak zarını patlatırsa ne yapacağız. Doktorlara söylüyorum ‘Bir an önce açın beynini’ diyorum, ‘ben razıyım’ diyorum. Yani ‘Bu çocuğun böyle her geçen gün bu şekilde acı, ızdırap çekmesinden ise bir an evvel bir çare bulun’ diyorum ya. Gözümün içine bakarak ‘Yapacak bir şey yok’ diyorlar. Bu lafta beni eriyip bitiriyor.”Öte yandan, Sağlık Bakanlığı, konunun araştırılması için bir sağlık ekibini ailenin evine gönderdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz