(özel Haber) Türk Ve Kürt Öğretmenler Kadınlar Gününde Barışa Destek Çağrısında Bulundular

İzmir’de, Türk ve Kürt asıllı emekli iki öğretmen, barışa destek çağrılarında Berfo Ana’yı örnek gösterdi....

İzmir’de, Türk ve Kürt asıllı emekli iki öğretmen, barışa destek çağrılarında Berfo Ana’yı örnek gösterdi. Kadınları çözümün en önemli parçası olarak işaret eden emekli öğretmenlerden Birsel Başaran; “Ben şehit halasıyım. Ama barış, baldıran zehiri içmeyi bile göze aldırabilecek bir söylem” dedi.

Bingöllü emekli Kürt Öğretmen Fatma Fırat ve Erzurumlu meslektaşı Birsel Başaran da, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde barış için tek yürek olmayı diledi. Çözüm sürecinde atılan adımlarda toplumun en önemli görevinin empati yapmaktan geçtiğini ifade eden öğretmenler yazar kimlikleri ile kalemlerini özlenen değil yaşanması arzu edilen barışa karşı cömertçe kullandıklarını dile getirdi.

Reklam
Reklam

Barış tohumlarının çocuklara aşılanmayla filizleneceğini açıklayan Uluslararası Aktivistler Birliği ve Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi emekli öğretmen şair yazar Birsel Başaran da; şöyle konuştu: “Irkı, dili, dini, cinsiyeti ne olursa olsun barış için karnımızda beslediğimiz çocuklarımıza önce onu verelim. Beyaz bayrağı biz daha o çocuklar karnımızda ana rahmindeyken, kendi öz suyumuzla bedenimizden verdiklerimizle beslerken o barışı öyle içimize sindirelim ki ama kim olursa olsun; ırkı, dili, dini, cinsiyeti ne olursa olsun barış için karnımızda beslediğimiz çocuklarımıza önce onu verelim”

1994 yılında şehit acısı ve gururuyla tanıştığını açıklayan Birsel; şehit halası olduğunu belirterek şunları söyledi: "1994 yılında Beytüşşebap’ta asker olan yeğenim pusuya düşürüldü. Ben kendi oğlum ile birlikte onu koynumda büyütmüştüm. Hepimiz insanız. Berfo Ana’nın kimliğinde barışı en gür sesimizi çağırmak zorundayız. Bütün dünyadan beş kıtadan kovulan barışı biz kucaklamak zorundayız. Çünkü en çok kanayan coğrafya biziz”

Reklam
Reklam

Hükümetin barış çözümüne yönelik attığı adımların alkışlanacak nitelikte olduğunu aktaran Başaran; sözlerini şöyle sürdürdü:“En kötü barış en iyi savaştan iyidir. Ben o en kötü barışı bile özlüyorum. İktidar önemli bir sürece adım attı. Çok alkışlanası bir durum. Barış, baldıran zehiri içmeyi bile göze aldırabilecek bir söylem. Bir atasözü var: ‘Her kandil mutlaka sönecektir’ Ne olursa olsun söneceğimiz güne kadar kandilimizin ışığı ile tüm dünya halklarını aydınlatabilecek nitelikte bir varlık geliştirmek zorundayız”

SAVAŞ DİLİNİ BIRAKMALIYIZ

Öğretmenlikten emekli olduktan sonra bir süredir deneme yazıları kaleme alan Fatma Fırat da, barış sürecinde gereksiz muhalefete karşın empati yapmayı öne sürdü. Savaşa Karşı Kadın Girişimi çatısı altında sürece katkı sağlamak amacıyla çalışmalar sürdürdüklerini belirten Fırat; sözlerine şöyle devam etti: “En çok barışı isteyen biz Kürtleriz aslında. Ben de barışı çok istediğim için 'bir kadın olarak neler yapabilirim?' diye onun çabası içindeyim. Savaşa Karşı Kadın Girişimi adı altında çalışmaları sürdürüyoruz. Bu süreçte bile daha savaş dilini bırakmamış insanları görmek mümkün. Barışa bu kadar yaklaşmışken bunu değerlendirmek hepimiz için çok güzel olabilir.Buna desteklerimizi sunmalı sivri dillerimizi biraz yontmalıyız. Her yapıdan ayrı görüşteki insanla empati kurmayı öğrenmek zorundayız.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: