Metin Sabancı Baltalimanı Kemik Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Akif Kaygusuz, skolyoz hastalığıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Kaygusuz, sadece duvara asılan ipin beline bağlanmasıyla dik oturabilen skolyoz hastası 14 yaşındaki Bilge Kara’ya uyguladıkları tedaviyle ilgili, “Gövdesini, vidalar ve çubuklar koyarak dik tutulur hale getirdik. Beslenmesi daha kolay olacak ve solunumu etkilenmeyecek” dedi.
Metin Sabancı Baltalimanı Kemik Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Akif Kaygusuz, omurganın sağ ya da sol yana doğru eğrilmesi anlamına gelen skolyoz hastalığıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Skolyozun sıklıkla 10 yaşından sonra görülen bir hastalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kaygusuz, hastalığa karşı toplumsal farkındalık oluşturmanın önemine dikkat çekti. Kaygusuz, büyük bir ekiple ameliyat ettiği Artvin’de yaşayan sadece duvara asılan ipin beline bağlanmasıyla dik oturabilen skolyoz hastası 14 yaşındaki Bilge Kara’nın tedavi sürecini de anlattı. Prof. Dr. Kaygusuz, küçük kızın başarılı geçen ameliyat sayesinde iple bağlanmadan dik oturabileceğini, beslenmesinin artık daha kolay olacağını ifade etti. Bilge’nin ameliyatını çok tecrübeli bir ekiple gerçekleştirdiklerini ifade eden deneyimli doktor, hastalığın 7 kız çocuğuna karşılık 1 erkekte görüldüğünü belirtti. Kaygusuz, skolyoz hastalığının genellikle hayati tehlike oluşturmadığını ancak sırttaki eğriliğin 80-90 dereceye ulaştığı ileri durumlarda hastanın ömrünü kısaltabileceğini dile getirdi.
“80-90 derecenin üzerinde skolyozlar ömrü kısaltabilir”
Ailelerin genellikle küçük yaşlardaki çocuklarının kıyafetlerini giydirirken hastalığı fark ettiğini belirten Metin Sabancı Baltalimanı Kemik Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Akif Kaygusuz, “Skolyoz sıklıkla 10 yaşından sonra görülen bir hastalık, karakteri bel kemiğinde yana doğru eğilme şeklinde oluyor ama ailelerin fark ettiği şey sırtta bir kambur, çıkıntı görebilirler veya bir omuz diğerinden daha düşüktür. Anne karnında başlayan, bir tanesi sinir ve kas sistemini tutan hastalıklar bir de sebebini bilmediğimiz yinede genetik temeli olan bir formu var. Normalde skolyoz hastalığı akciğer ve kalp hastalıklarını etkilemez. Konjenital skolyozlarda bazen kalp problemleri eşlik edebilir. Skolyoz, aslında yaşamı tehdit eden ömrü kısaltan bir hastalık değildir. Bazı formaları dışında 80-90 derecenin üzerinde sırtta eğrilik yapan skolyozlar ömrü kısaltabilir. Daha çok kız çocuklarının hastalığıdır, 7 kız çocuğuna karşılık 1 erkek çocuğunda görülür. Bununda oranı aşağı yukarı binde 1’den daha azdır. Skolyoz sağlığı bozan bir hastalık değildir, gövde estetiğini bozan bir hastalıktır. Aslında skolyozun tedavisi büyük bir kısmının tedavisi bu bozulan gövde görüntüsünü düzeltmekle ilgilidir” şeklinde konuştu.
“Hastanın yaşam konforunu sağlamak için ameliyat yapıyoruz”
Bazı skolyozların nörolojik hastalıklar sonucu olduğunu ve bu nedenle çocukların büyük bir kısmının yürüyemediğini ifade edenProf. Dr. Kaygusuz, “Biz nörolojik ve kasa bağlı skolyozlarda hastanın yaşam konforunu, rahat oturmasını, nefes almasını ve iyi bir şekilde beslenmesini sağlamak için ameliyat yapıyoruz. Genellikle 10 yaşın altında görülen bu skolyozları kontrol etmek durumundayız. Bunun için uzayan rotlarla bu eğriliği düzeltiyoruz. Özel uzayan rotlar koyuyoruz, çocuk büyüdükçe bu rotta uzuyor. Eğriliğin daha fazla ilerlemesini,kalp ve akciğer fonksiyonlarını bozmasını engellemiş oluyoruz” diye konuştu.
“Bilge daha dik oturacak, solunumu etkilenmeyecek”
Omuriliği kese şeklinde dışa doğru olan ve bu nedenle dik oturamayan 14 yaşındaki Bilge Kara’nın ameliyatını başarıyla gerçekleştiren ekibin başında olan Kaygusuz, “Bilge’de izlenen yol şu; sinirleri yapışık olması nedeniyle zaten yürüyemeyen bir çocuğumuzdu tek lüksü oturmak ama oturma dengesi de bozulmaya başlamıştı. Dik oturmak ailesi için bir takım yöntemler kullanmak zorunda kalıyordu. Biz gövdesini, vidalar ve çubuklar koyarak dik tutulur hale getirdik. Bu neye yaradı Bilge için daha dik oturacak, beslenmesi daha kolay olacak ve solunumu etkilenmeyecek. Dik oturamayan çocuk, solunum yapmakta zorlanır zorlandığı zaman sık sık akciğer enfeksiyonuna yakalanır bu da hayatı tehdit eder” ifadelerini kullandı.
“En kritik, en zor vakaları yapıyoruz”
Vak’aya göre ameliyat süresinin 3 saatten 10 saate kadar çıktığını ameliyat sonrası hastanın müdahaleden etkilenip etkilenmediğini ölçen bir cihaz kullandıklarını ve bu imkanın her hastaya sunulduğunu dile getiren Kaygusuz, “Baltalimanı Hastanesi gerçekten ülkemizin medar-ı iftarı, 30’un üzerinde uzmanımız, 30’un üzerinde asistanımız var. Biz burada en kritik, en zor vak’aları yapıyoruz. Arkadaşlarımız başka hastanelerde yapılamayan ameliyatları kabul ediyor ve başarılı bir şekilde yapıyorlar. Biz de yapılan ameliyatlar özel hastanede fiyatları çok yüksek ameliyatlar ama burası kamu hastanesi olduğu için hastalar bir kuruş ödemeden en iyi şekilde tedavi olabiliyorlar” dedi.