Özgecan'ın annesi Songül Aslan, kızının katili Ahmet Suphi Altındöken'in öldürülmesiyle ilgili konuşmak istemediğini söyledi. Gazetecilerden, eşi Mehmet ile konuşmalarını isteyen anne Aslan: "Olayla ilgili benim haberim yok. Hiçbir şey benim kızımı geri getirmez. Bu konuyla ilgili konuşmak istemiyoruz" diye konuştu.
DHA muhabirinin telefonla ulaştığı baba Mehmet Aslan ise, "Her konuştuğumuzda eskiye dönüyoruz. Konuyla ilgili bilgimiz yok. Öldülerse de diyecek bir sözümüz yok" dedi.
CENAZESİNİ SAHİPLENMEM
Ahmet Suphi Altındöken'in amcası Behzat Altındöken ise cenazeye sahip çıkmayacaklarını belirterek, "Zaten 1 yıldır bu acıyı çekiyoruz. Onları zaten akraba olarak kabul etmiyoruz. Ben cenazesini sahiplenmem. Annesi sahiplenip defnederse bir şey diyemem" dedi.
Özgecan’ın Babası: "Ne Sevinebildim, Ne Üzülebildim"
Mersin'in Tarsus ilçesinde, üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ı vahşice öldürdüğü gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Ahmet Suphi Altındöken'in cezaevinde öldürülmesine, Özgecan'ın babası Mehmet Aslan'ın tepkisi, "Sevindim desem de yalan olur, üzüldüm desem de yalan olur" oldu.
Adana E Tipi Kapalı Cezaevi'nde silahlı saldırıya uğrayan Özgecan'ın katili Suphi Altındöken'in ölmesi, babası Necmettin Altındöken'in ise ağır yaralanması olayı, Mersin'de yaşayan Aslan ailesi için de şaşkınlık verici oldu.
Olayı yine bir gazeteciden öğrendiğini anlatan baba Mehmet Aslan, "Bana bunu söyleyen gazeteci arkadaşımın sorduğu ilk şey, 'duydun mu?' oldu. Neyi dedim. 'Katilleri cezaevinde öldürmüşler' dedi. Duymadım, sizden öğreniyorum dedim. Bununla ilgili ne düşünebilirim, ne hissedebilirim ki. Sevindim desem yalan söylerim. Üzüldüm desem yine yalan söylemiş olurum. Kompleks duygular içerisindeyim" dedi.
"KEŞKE BÜTÜN BUNLARIN HİÇBİRİ YAŞANMASAYDI"
Konuşmasını "Keşke ile olmuyor" diyerek sürdüren baba Mehmet Aslan, şöyle devam etti:
"Bütün bunlar olmasaydı keşke. Ama görüyoruz ki, hala daha devam ediyor. Bunun hikmetini bilen varsa beri gelsin. Hikmetini, bunun sebeplerini bilene de aşk olsun. Bir söz vardır, 'Ne yaparsa insan kendine yapar.' Doğrudur, ama biz diğer insanlardan, diğer yaratılmışlardan ayrı değiliz ki, kendi ile birlikte bütün insanlara, bütün mevcudiyete iyilik ya da kötülük yapıyor insan. Kendini Rahman'ın bir parçası değil de kendini dünyada kral zannedenler var. Bir an önce dışarıda kötülükleri, yanlışlıkları aramak yerine, bende ne var demek gerekiyor. Kişi kendinde var olanı ne zaman anlarsa o zaman ya da farkındalık seviyesine ulaşması bile bu dünyadaki güzelliklerin daha iyiye gideceğine inancım artacaktır. Tabii ki ezelden ebediyete kadar karanlıkla aydınlığın savaşı devem edecek."
"BU DÜNYADA SADECE 3 TANE KALBİ KÖTÜ İNSAN YAŞAMIYOR"
Aslan, gazetecilerin, 'Yaşanan bu son olayın toplum vicdanını rahatlattığı yönünde bir kanı oluştuğu' şeklindeki sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Şunun tespitini yapabilmiş olsaydık, bu olabilirdi. Bu dünyada sadece 3 tane kalbinde kötülük taşıyan vardı ve onlar yok edilerek dünya kurtuluşa erdi. Ama maalesef böyle değil, daha çok var. Şimdi bunların hepsini öldürelim mi? Ne yapalım? Bunlar Mars'tan gelmediler. Bunlar da bir annenin, bir babanın, bir dayının, bir amcanın çocukları ve yeğenleriydi. Bugün anneler, babalar, dayılar, amcalar, teyzeler, halalar sadece kendi çocuklarını, kendi yeğenlerini korumak yerine, biraz da diğer çocuklara, garip, boynu bükük, yetimlere biraz da sahip çıkarlarsa, 'bana değmeyen yılan bin yaşasın' dedikleri o yılan bir gün kapılarını çalmaz. Aksi takdirde çalacaktır."
Mehmet Aslan, 'sanıkların cezalarını nasıl çekmesini arzu ederdiniz?' şeklindeki bir soru karşısında susarak, "Susmak da bir cevaptır" diye konuştu.
ÖZGECAN'IN AMCASI: DUYAR DUYMAZ YIKILIP KALDIM
Yeğenini öldüren katillerin cezaevinde öldürülmesi olayı karşısında şaşkın olduğunu anlatan amca Yaşasın Aslan, "Olayı duyar duymaz yıkılıp kaldım. Fakat daha sonra, hep ailemizin, ağabeyimin, annesinin bir duruşu vardı. Bunları gözden geçirdim, kendi duygularımı gözden geçirdim. Nasıl olmalıyım? Bu olayın neresindeyim diye düşündüm. Üzüldüm. Üzüntüm, ölümün gerçekten bu kadar ucuz olmaması ile ilgili. Üzüntüm; ağabeyimin, annesinin, kardeşlerinin yaşadıklarını bilmeden ölmüş olmaları. Onu anlamış olmalarını isterdim. Üzüntüm, dünyada bu tip bir vahşete sahip olabilecek bu canilerin, onların yaşamlarını örnek alacak bir acı yaşamalarını isterdim. Bu kader mi? Biz nasıl kaderimizi yaşadıysak bu da bir kader. Sanırım onlar da kaderini yaşıyor. Kul hakkı ile ölünmemesi ile ilgili ayetlerimiz var. Bu caniler çok büyük vebal ile gittiler. Şu an acı çekiyor olmalarını, bunun bedelini ödüyor olmalarını anlamlı buluyorum" dedi.
Cezaevindeki olayın nasıl olduğunu bilmediğini söyleyen amca Aslan, "Bir bilgim yok ben de olanları basından takip ettim. Bizim yaşadığımız olaysa nasıl kader ise ne kadar engellenirse engellensin ilahi kaderin önüne geçemiyorsun. Yorum da yapmak istemiyorum" diye konuştu.
Amca Yaşasın Aslan, en kısa sürede Özgecan'ın mezarını ziyaret edeceğini söyledi.
BOŞANDIĞI EŞİ: YABANCI BİRİNİN ÖLÜM HABERİNİ DUYMUŞ GİBİ OLDUM
Ahmet Suphi Altındöken'in boşandığı eşinin avukatı Ebru Çatıkkaş, soyadı gizlenen müvekkilinin gazetecilerle görüşmek istemediğini belirterek, şunları söyledi:"Herkes gibi o da basından öğrenmiş ve duyunca şoke olmuş. 'Abla bu cezaevinde değil miydi, nasıl olur?' diye bana sordu. Ben de 'Hiçbir şey bilmiyorum. Başsavcının basın açıklamasını bekliyoruz. Sonuçta cezaevinde olan birisi nasıl silahla ölür bunun cevabını ben de merak ediyorum' dedi. Daha sonra bana, 'Ya abla nasıl hayatımızdan çıkıp gitmiş ki yabancı birisinin ölüm haberini duymuş gibi oldum' dedi.
Kadın cinayetinde verilen en ağır ceza
3 sanık hakkında verilen cezalar ise bir kadın cinayetinde hiçbir indirim ve iyi hal uygulanmaması ve tüm sanıklara müştereken ceza verilmesi nedeniyle Türkiye'de bugüne kadar verilen en ağır ceza olarak nitelendirilmişti. Mehmet ve Songül Aslan çiftinin evlilik yıldönümleri olan 3 Aralık'ta çıkan yerel mahkemenin kararı Yargıtay'da bekliyor.
(DHA)