Özlem güçlü bir duygudur, özellikle de nedeni aşksa. Ayrı düştüğümüz, kavuşmak istediğimiz şeyler için özlem duyarız, hasret çekeriz. Bu güçlü duygu için de gerek aşıklar gerek sanatçılar pek çok söz dile getirmiş, kaleme almıştır. Sizin için bu söylenenleri özlem sözleri başlığı altında derledik. Siz de geçmişte özlemle birilerini beklemiş, hasret çektiyseniz veya bu aralar aşık olduğunuz veya sevdiğiniz biri için özlem duyuyorsanız duygularınızı listemizde duygularınızı ifade edecek etkileyici özlem sözleri bulabilirsiniz.
Anonim veya ünlü yazarlar, şairlerin kaleme döktüklerinden oluşan listemizde Twitter, Facebook, Instagram, Whatsapp, Snapchat gibi platformlardan paylaşıma uygun kısa veya uzun özlem sözleri yer almaktadır. Bu sözler sadece bir sevgiliye değil; mutlu anlara, kaybedilen bir akrabaya, çocukluğa duyulan özlemle de ilgili. İşte bir kişiye, bir şeye, bir anlama dair duyduğunuz hasreti dile getirebileceğiniz, duygusal özlem sözleri...
Sus be yüreğim! Ben de biliyorum özlediğimi. Sus da bilmesin özlendiğini. (Özdemir Asaf)
Kalbimde, aklımda, canımda… Bir tek yanımda değil!
O bakışın son olduğunu bilseydim anlık değil ömürlük bakardım.
Özlemek 7 harf 3 hece ama her gece.
İçimizde ne gizli, birikmiş özlemler var. (John Steinbeck)
Sevmek bazen susmaktır ve o giderken ardından gidişini izleyebilmektir.
Seni özledim diyorsam bil diye değil, gel diye!
Özlemek denmez buna bunun adı yangın.
Sen gittin ve bitmemiş şiirin masamda yalnız yatıyor.
Dalmış uzaklara yüreğim biraz küskün biraz da özlem dolu.
Hançerleyip bağrımı delmişse özlem zamanıdır başka bir yol tutmanın… (Pablo Neruda)
Öyle özlersin ki gel diyemezsin, sadece beklersin.
Ben beklemedim, o da gelmedi. Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi…
Bazen mutlu olmak değil sadece onunla olmak istersin.
O kadar çok özledim ki seni, cenazeme geleceğini bilsem, ölesim var.
Aklımdan çıkmıyorsun, sensiz bomboş bu hayat, susma öyle ne olur, bana kendini anlat.
Nefes almak gibi sana ihtiyacım var.
Yürekte özlem, hüzün, yangın var ise mevsim yaz olmuş Kış olmuş ne fark eder! O kalp hep üşür
Yokluğunun yan etkisi olsa gerek, yine gözlerim su kaçırıyor.
Sen gelsen bana sarılsan üstüm başım aşk koksa.
Özlemin ile geceye türküler söylerim, sen yine yoksun leylim yar.
Dilediğin kadar kalabalıkta yaşa, sol yanın uzaklarda ise yapayalnızsın.
Gece olunca sanki daha çok özlüyor insan sevdiğini.
Seni bekleyişimin adı yok. Sadece yüreğimde lal olmuş duamsın. (Mevlana)
Sarılabilsek söner mi içimdeki bu özlem.
Ne kadar özlediğimi bilsen, koşar gelirdin. Uzakları yakın ederdi isteğin.
Dilimi tuttum da yüreğim durmadı be mübarek. Özlüyorum işte.
Kalbimin saflığında bir özlem çırpınıyor, daha yükseğe, daha güzele ve bilinmeyene. (Stefan Zweig)
Korkunç bir sancı değil mi özleyip de sarılamamak.
Saatlerce sarılsam sana bırakır bırakmaz yine özlerim.
Özlemin dili olsaydı, yüreğim sana ses olurdu. Ben susardım, o konuşurdu.
Öyle çok özlemişim öyle çok beklemişim ki öyle benimsemişim ki benliğime kattım seni.
İnsanın içinde bir özlenen varsa, mevsim ne olursa olsun üşürsün.
Geceleri uyumak için değil de özlemek için var gibi.
Öperken kokusunu içine çektiysen, özlerken burnunun direği sızlar.
Ne sana düşmanım ne de seni sevdiğime pişmanım sadece seninle olmak varken sensizliğe isyanım.
Kısa öz sözler mesajı, duyguları net bir şekilde iletmek için birebirdir. Yine de bazen duygularımızın yoğunluğunu, derinliğini anlatmaya yeterli olmayabilir. Bunun için sizlere özlemin, hasret acısının daha zengin ve yoğun ifadelerle anlatıldığı uzun özlem sözleri toparladık.
Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir. Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Ve sevecekse sevilen; o hayat her şeye bedeldir. (Özdemir Asaf)
Yalnızlık ne mavi derinlikleri olan denizlerde ne de sıcak çöllerde olmaktır, yalnızlık bu şehirde sana ulaşamamaktır unuttun diye…
Ilık bir rüzgar esti buradan, nereden estiğini bilemedim nereye gidiyorsun, dedim. Özlenen her yere, dedi aklıma sen geldin çünkü özlenen sendin. Bir tanem ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin.
Beklemiyorum artık seni... Biliyorum artık, gelmeyeceksin; yine umut çiçeklerim solacak, yine ağlayacağım, yine hıçkırıklar arasında boğulacağım ama sen gelmeyeceksin. Ben hep burada kalacağım.
Öyle özledim ki sevgilim seni, hasret zincirini kırasım geldi. Sevgiyle bakan o güzel gözleri özledim sevgilim göresim geldi. Seviyorum dedim anlamadın ki...
Gözlerin sular kadar berrak gülüşün bir çocuğunki kadar sıcak bana benden ayrı geçirdiğin her anı anlat. Seni çok özledim.
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü işte ellerimde al, diyebilseydim anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.
Yorgunum özlemekten hayalini, ağlarım gözlerimde yaşlar seli, unutmadım yıllardır bir de ben ağlarken gittiğini. Dayanamam inan dayanamam buna unutamam bir an dokunamam sana harcanırım uğruna aldırmadan zamana diyemem dilim varmaz diyemem elveda.
Usandım yeşermemiş umutsuz bahçeyi beklemekten, usandım, tarla kuşunun sesinden usandım bu yürekten kendimden usandım durup durup seni özlemekten.
Sözlerin aklımda ya da aklımın ardında, hayalin karşımda ya da sesin kulağımda; ya ben çıldırıyorum ya da çok özlüyorum, ya özlemek ya da özlenen çok özel bir tanem.
Pişmanlıklar içinde. Boğazımdaki düğümlenmiş hatıraların anısıyla, seni içimde bitirircesine resimlerimizi kestim tek tek, mektuplarımızı yaktım kul olana dek…
Hani insan ağlamak ister, gözlerinden yaş gelmez! Hani gülmek ister, yürekten gülmez! Hani birini bekler o hiç gelmez! İşte o zaman ölmek ister de ecel gelmez!
Bunca özlem, bunca unutamamışlık, bunca olmazlara meyil varken gönülde; insan ömrünün daha uzun olmamasını çok haklı buluyorum. (Mustafa Kutlu)
Biri var uzaklarda haykırıyor, biri var uzaklarda seni özlüyor, biri var uzaklarda seni sensiz yaşamaktan korkuyor, biri var uzaklarda seni çok ama çok seviyor.
Gecenin karanlığında, güneşin ışığında, suyun damlasında, selin coşkusunda kimi yanımdasın kimi rüyamda ama hep aklımdasın sakın unutma.
Seni düşünmeden aldığım solukları saymıyorum nefesten, seni içine sığdıramadığım damlaları saymıyorum gözyaşından, saymıyorum tebessümden sensiz kahkahalarımı.
Akşamın matem rengine büründüğü saatte gökyüzündeki kandiller tek tek yanmaya başladığında içimde sessiz bir çığlık. Özlemeyi özledim. Özlemeye değer ne kaldıysa.
Kış baharı özler bende seni, toprak suya hasret bende sana, acımasız bir dünya her şeyi yalan, sevgisiz bir hayat mecburuz buna.
Yaşamak özlemsiz, özlem sevgisiz, sevgide sensiz olmaz… Unutma sevmek daima beraber olmak değildir. Sen yokken bile seni yürekte yaşatabilmektir…
Özledim uzaklarda bensiz hayatı kabullenmiş vefasızı özledim, haykırışımı duymayan, sevgimi belki de hissetmeyen kalpsizi özledim.
Şimdi sensizliğin uçurumlarındayım. Girdaplarındayım yalnızlığımın. Yokluğun kaygı. Özlemlerindeyim. Yüreğimin seninle olduğu her yerdeyim.
Özlem hasret demektir. Hepimiz yaşamımızda bir zaman hasret çekmişizdir. Kimi hasret sözleri de bize geçmiş çektiğimiz hasretleri hatırlatır veya o an çektiğimiz hasreti dile dökmemize imkan sağlar.
Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana bir bu yana... (Ahmed Arif)
Hasretin yetti cana, gel gayrı gel canım cananım, ömrüm yoluna feda bitsin ayrılık.
Hasret koparıp atıyor bitmez bu kara geceler hasret dolanıp duruyor bitmez bu keder.
Ve ekler Nazım Hikmet mektubun sonuna herkese selam sana hasret…
Bu hasretin süresi yok, bir gün sona eresi yok.
Sen de fark ettin mi saat vuslatı hasret geçiyor.
Hasret denilen şey acıdaki lezzetin ta kendisi olsa gerek, yoksa ayrılık neden aşkı çoğaltsındı ki.
Sen ruhuma cemre diye damladıktan sonra, ben bu bedeni neyleyim. Aşk da sen, hasret te sen, ben de sen.
Geceler çığlığımı duymuyor yorgun düşüyorum sabaha gözlerim gözlerini arıyor, esir oluyorum hasretine yine çaresiz, uykusuz, mutsuzum en önemlisi bir tanem sensizim.
Hasretle baktıkça sana, kanlı yaşlar dökülür gözlerimden. Kirpik oklarını gördükçe, delinir bağrım taa derinden.
Hissedince sana vurulduğumu baharda kuş olup uçasım gelir. Bakınca o güzel gözlerine, hasreti bir anda silesim gelir ama... Ne çare bir tanem ne çare ne kuş olup uçabilirim ne de hasreti silebilirim ama seni bir ömür boyu sevebilirim.
Ben nefes alamıyorum sensiz, hayat bana tat vermez oldu. Artık bitsin bu hasret gel ey gönlümün sultanı.
Sen hasretimsin, kaderimsin, yaşayamadığım günlerim sevgisine doyamadığım aksam gözlü yârimsin. Seni çok seviyorum askerim.
Telefondaki sessiz nefesine, sıcacık gülümsemene, karşımda otururken beni süzmelerine hasret kaldım. İnan ki varlığına, arkadaşlığına, dostluğuna muhtacım. Seni inanılmaz özledim.
Hasretinden oldum yüreğim yanar, bir avuç gökyüzünü etraf karanlık başımda dolanır zalim ayrılık bir seni özledim bir memleketi!
Sen yoksun ya. Yanağıma damlayan her yağmur tanesi benim gözyaşlarım üzerime çöken her hüzün senin hasretin odama çöken soğukluk senin hasretin.
Parmak kaleme hasret, kalem kâğıda hasret, kâğıt kelâma hasret, kelâm ilhama hasret, âşık sazına hasret, sazı sözüne hasret, yarın umuda hasret, umut düşüne hasret.
Geceler çığlığımı duymuyor yorgun düşüyorum sabaha gözlerim gözlerini arıyor, esir oluyorum hasretine yine çaresiz, uykusuz, mutsuzum en önemlisi bir tanem sensizim.
Dostu yok gecelerin, geceler çok uzun, geceler bir ömür, ömür dediğin bir tutam ümit, ümidi yok yarınların, tıpkı senin yokluğun gibi ve ben biraz daha sana hasret.
Hasretinle yandı gönlüm, yandı yandı söndü gönlüm, evvel yükseklerden uçtu, düze indi şimdi gönlüm. Aramızda karlı dağlar, hasretin bağrımda kışlar, başa geldi olmaz işler. Yokluğundan öldü gönlüm, gözlerimde kanlı yaşlar, hasretin bağrı kışlar, başa geldi olmaz işler, yokluğundan öldü gönlüm.
Çoğunlukla yitirilen şeyleridir ya özlem... Hiç geri alamayacağımız, ailemizin kanatları altında gülüp oynadığımız, koşturduğumuz hayatımızın o ilk yıllarına yani çocukluğumuza da büyük bir özlem duyarız. Anılar bir anda zihnimize dolar çocukluğa özlem ile kalbimizde buruk bir acı olur. Siz de zaman zaman çocukluğunuzu özlemle hatırlıyorsanız sizin için bu duyguyu yansıtacak özlem sözleri derledik.
Düşünüyorum da biz, büyüyerek çocukluk etmişiz. (Turgut Uyar)
Keşke hep çocuk kalsaydım da; düştüğümde dizim kanasaydı, oyuncuklarım kırıldığında hep ağlasaydım, hayallerim hep uçmak olsaydı.
Geçecek, geçer; bak emanet ömürdeki çocukluğa. (Mehmet Deveci)
Çocuk olsam yeniden... Bir tek düştüğüm için acısa içim. Ve kalbim, çok koştuğum zaman çarpsa sadece... (Cemal Süreya)
Çocukken çabucak büyümek ve adam olmak isterdik. Büyüdük adam olduk şimdi çocuk olup her şeyden uzak olmak istiyoruz.
Bir sabah uyandığımda kapıyı çalan çocukluğum olsa ve hep bizde kalsa...
Çocukluğa özlem duymak bomboş yollarda sabahtan akşama kadar bisiklet sürmek, yaralı dizlerle dolaşmak, komşu çocuklarıyla misket oynamak, kol kola dolaşmak o saf anılarda. Dönmeyecek günlere üzülmek yerine, kokusunu anımsayarak buğulu gözlerle yad etmek.
Çocukluğun en güzel tarafından birisi de istediğin zaman herkesin içinde bağıra bağıra ağlamaktı. Büyüdük karanlıkta sessiz sessiz ağlar olduk.
Gökler maviydi çocukken, yaşadığım yerde hayallerim pembeydi. Şimdi o renkler nerede?..
Pazar günleri TRT’de “7’den 77’ye”de Barış Manço'yu izlemek kadar güzeldi bizim çocukluğumuz.
Ömrünüzde hiçbir zaman doldurulmayacak o boşluk, her zaman anlatılsa hep özlemle dinlenen bir masaldan farksızdı çocukluk.
Neyi özlüyorum biliyor musunuz: Çocukluğumu; düştüğümde kanayan dizlerimi, okuldan gelip çantamı kenara atarak sokağa daldığım günleri, dondurmacının peşinden koşarak kan ter içinde kaldığım anları, bazen de yaramazlık yapıp babam eve gelmeden uyuduğum günleri özledim.
Akşama kadar oynayıp, akşam yemeğini zor yiyip sonra mışıl mışıl uykuya dalan çocuklarız biz.
Sabah doğan günün ışıklarıyla uyanıp, akşam ezanıyla eve giren çocuklardık biz. Özlenmez mi böyle dolu dolu geçen günler.
Hep hayallerde kaldı çocukluğum özlesem de, ağlasam da artık gelmiyor geriye…
Bacak kadar olmayı özlemektir. Nedendir niçindir bilinmez özlemektir işte. Öyle otururken aklına gelivermesi aniden küçük ellerin büyük düşlerin kocaman sanılan ufacık deli yüreklerin….
Çocukluğu özlemek istediğin ama sahip olamadığın ya da sahip olduğun ama kaybettiğin her şeyi hatırlamak, kocaman olmuşken bile çocukluğundan kalan bir oyuncağa sarılarak ağlamak gibidir.
Biliyorsun ki artık uçurtma peşinde koşarken düşüp diz boyu ekinin kokusunu duyamayacaksın. Yüzmek için girdiğin nehirdeki çamurlu sazların yüzüne vurduğundaki kaşınmayı hissetmeyeceksin. Hiç vicdanın sızlamadan sapanla vurduğun kuşun peşinden koşarken yırtılan kollarının, bacaklarının tatlı acısını duymayacak, cumartesi sabahları annenin önüne koyduğu meyveleri dişlerken yıkanan çamaşırın kokusunu almayacaksın. Bu yüzden özlüyorsun o günleri…