'Özür' kampanyasına sert tepki

Baykal, CHP'nin 14. Olağanüstü Kurultayı'nda işte bu konulara değindi...

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, CHP'ye yönelik "çöplü" eleştirilerine yanıt verdi. Başbakan bir çok soru sorduğunu ancak yanıt alamadığını ifade eden Baykal, Başbakanın bu sorulara 30 yıl önce yaşanan olaylarla yanıt vermeye çalıştığını söyledi. Baykal, "Başbakanlığa kadar uzanmış olan pisliği, çöpleri maruz göstermek için 30 yıl önceki Eminönü'ndeki grev varmış, çöpler toplanmamış bunu gösteriyor. 30 yıl önceki çöpler sendika ile anlaşma yapıldı kaldırıldı. O çöplerin orda kalması üzüntü verici idi ama sendikal hak kullanıldı. Biz o çöpleri kısa zaman içinde kaldırdık, ya senin içindeki çöpler ne zaman kaldırılacak? Somut sorular sorduk. 30 yıl öncesinden değil. Şu anın soruları" dedi.

Reklam
Reklam

CHP Lideri Baykal, CHP'nin 14. Olağanüstü Tüzük ve Program Kurultayı'nda konuştu, değerlendirmelerde bulundu. İki saatin üzerinde konuşan Baykal, Kurultay Başkanlık Divanı'na Nur Serter'in seçilmesinden dolayı memnuniyetini dile getiren Baykal, "İlk kez bir kadın arkadaşımız, CHP'nin kurultay başkanlığı sorumluluğu ve onurunu üstlenmiştir. Bunun CHP'de gerçekleşmesinden çok büyük onur duyuyorum" dedi.

Tarihi bir toplantı gerçekleştirdiklerini ifade eden Baykal, kurultayın toplanma zamanının tarihi bir dönüm noktasına denk geldiğini söyledi. Dünya genelinde yaşanan ekonomik krize değinen Baykal, büyük ekonomik krizin sıradan, olağan sıkıntı olarak değerlendirilemeyeceğini ifade etti. İçinden geçilen krizin çok önemli yapısal bir nitelik taşıdığını kaydeden Baykal, neoliberal anlayışa dayalı ekonomi anlayışının sürdürülemez olduğunun ortaya çıktığını anlattı.

Son dönemde neoliberal politikaların dünyaya egemen olmaya başlamasıyla izlenen mali politikaların giderek çığırından çıktığını anlatan Baykal, buna bağlı izlenen ekonomik politikaların artık ekonomiyi ayakta tutamaz hale getirdiğini kaydetti.

Reklam
Reklam

"Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" anlayışını eleştiren CHP Lideri Baykal, sosyal adalet anlayışının önemine işaret etti. Piyasanın, hukuka, siyasete ve kültüre egemen olmaya başladığını ifade eden Baykal, yeni dönemde piyasayı sosyal sorumluluk duygusuyla, kamusal sorumluluk duygusuyla yönlendirmenin bir ihtiyaç haline geldiğinin herkes tarafından kabul edildiğini kaydetti.

Türkiye'de bir süreden beri denenmekte olan ekonomi politikasının çıkmaza girdiğini öne süren Baykal, AKP'nin ekonomi politikalarını eleştirdi. AKP'nin altı yıldır tek parti hükümeti olarak görev yaptığını hatırlatan Baykal, AKP Hükümeti'nin yaşanan olumlu ekonomik konjonktürü ise iyi değerlendirilemediğini öne sürdü. Türkiye'nin 2006'dan itibaren ekonomik yavaşlamaya ve ekonomik küçülmeye girdiğini anlatan Baykal, AKP Hükümeti'nin ekonomiyi iyi yönetemediğini belirtti.

IMF ELEŞTİRİSİ

Ekonomi verilerindeki düşüşlere dikkat çeken CHP Lideri Baykal, yaşanan olumsuzlukların yaşanan krizle ilgili değil, Hükümetin izlediği yanlış politikalar yüzünden olduğunu öne sürdü. Baykal, 2009 yılı için ise, küresel kriz uyarısı yaptı.

Reklam
Reklam

Hükümetin IMF politikasını eleştiren Baykal, iktidarın ekonomi politikasının iflas ettiğini ve bu nedenle IMF'ye başvurulduğunu ileri sürdü. Baykal, tarım ve sanayide üretimin çökertildiğini bu durumun da dış ticaret açığı olarak ekonomiye yansıdığını kaydetti. İşsizlik konusunun çok temel bir konu haline geldiğini anlatan Baykal, ilerleyen süreçte işsizliğin artacağı uyarısında bulundu.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'A ELEŞTİRİLER

Başbakan Erdoğan'ın ekonomi söylemini eleştiren Baykal, Erdoğan'a yüklendi. Erdoğan'ın, "Hasta ağır, yatakta yatıyor, ben de doktorum, ona sen ağırsın desem hastayı kaybederiz. O nedenle ona moral vermeye çalışıyorum. Giden hastaya gidiyorsun denmez ki" sözlerini hatırlatan Baykal, "Sen önce hastanın ameliyatını yap. İğnesini yap. Teşhisini yap. Ne olduğunu söyle. Ona yönelik bir tedavi uygula. Sen bunların hiçbirin yapma. Hasta 'bittik öldük' diyor. Perişan noktada. Anadolu'da kaplanların tümü dükkanları kapatma noktasında. Önce kabul et. Başbakan yavaş yavaş hastanın ciddiyetini ifade etme noktasına geldi" dedi.

Reklam
Reklam

Türkiye'deki ekonomik sorunların giderek arttığına işaret eden Baykal, gelinen süreçte yeni bir ekonomik politikaya ihtiyaç olduğunu söyledi. Baykal, "Buna CHP olarak biz öncülük yapıyoruz. Bu konuda gerekenleri en ciddi şekilde CHP olarak hazırlıyoruz. Bu konudaki açıklamalarımızı daha sonra kamuoyuna yansıtacağız" dedi.

YOLSUZLUK ELEŞTİRİLERİ

Türkiye'deki yolsuzluk olaylarının ortaya çıkışının başka ülkelerde rastlanan yolsuzluk manzaralarından çok farklı olduğunu söyleyen Baykal, Türkiye'de yolsuzlukların kaynağının siyaset olduğunu ifade etti. Baykal, şöyle dedi:

"Türkiye'deki yolsuzluklar sistematik ve kurumsallaşmış, dernekselleşmiş ve kolektif dayanışma ile gerçekleştirilen bir nitelik kazanmaya başlamış olmasıdır. Türkiye'de vücudun çok değişik yerlerine sıçramış sanki bir kanser söz konusu. Müdahale edilebilir olmaktan çıkmış. Her ülkede yolsuzluk olur siyaset hesap sorar. Türkiye'de yolsuzluk siyasetten kaynaklanıyor. Siyaset Türkiye'de yolsuzluk yapmanın yöntemi haline gelmiştir. Bu tablo yolsuzluklardan arınma şansını azatlamaktadır."
Baykal, yolsuzluklarla ilgili olarak Başbakan Erdoğan'a yönelttiği soruları da yineledi. Baykal, Anamuhalefet partisi genel başkanı olduğunu ve Başbakan yanıtlamasa da sorularını sormaya devam edeceğini söyledi.

Reklam
Reklam

BİZ ÇÖPLERİ KALDIRDIK

CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, CHP'ye yönelik "çöplü" eleştirilerine yanıt verdi. Başbakan bir çok soru sorduğunu ancak yanıt alamadığını ifade eden Baykal, Başbakanın bu sorulara 30 yıl önce yaşanan olaylarla yanıt vermeye çalıştığını öne sürdü. Baykal, şöyle dedi:

"Başbakanlığa kadar uzanmış olan pisliği, çöpleri maruz göstermek için 30 yıl önceki Eminönü'ndeki grev varmış, çöpler toplanmamış bunu gösteriyor. 30 yıl önceki çöpler sendika ile anlaşma yapıldı kaldırıldı. O çöplerin orda kalması üzüntü verici idi ama sendikal hak kullanıldı. Biz o çöpleri kısa zaman içinde kaldırdık, ya senin içindeki çöpler ne zaman kaldırılacak? Somut sorular sorduk. 30 yıl öncesinden değil. Şu anın soruları. Başbakana gel televizyonda tartışalım diyorum gelmiyor. Basın toplantısı yap diyoruz kabul etmiyor."

KÖMÜR ELEŞTİRİSİ

Baykal, satışına izin verilmeyen kömürlerin devlet eliyle yaktırıldığını belirterek bu konuda medyayı eleştiren Başbakan Erdoğan'a yüklendi. Baykal, şöyle dedi:
"Baykal, bu uygulamanın sonucunda da resmi ölçümlerle çok ciddi hava kirliliği oluyor. Bu haber olunca Başbakan çıkıyor diyor ki, ‘O gazeteyi kapatırsın ya da yalan yazamasın' diyor. Yazılan yalan mı değil mi, Başbakanın anlayışı. Bir an için yalan yazılmış olsa dahi, yalan yazmanın bir gazetenin kapatılması için Başbakan kapatma kriteri koyamaz. Bir Atatürk'e bakın, ‘Basın özgürlüğünden kaynaklanan sorunların en iyi çözümü basın özgürlüğünü gerçekleştirmektir' demiş Atatürk. Bir Atatürk'e bakın, bir de 2008 yılındaki Türkiye'nin Başbakanın bakın. İşine gelmeyen haber çıktı diye kapat diyor. Ortada zaten Başbakanın denetiminde bir medya var. Onun dışında iki grup var. Bir grubun gazetelerini almayın çağrısı yaptı. Diğerine de kapatın diyor. Başbakanın sorunu sıkıntısı, gazete kapatmakla geçmez. Gerçekler ortada, bu gerçeklerle yüzleşmek zorunda. Bu gerçekler başbakanı sıkıntıya sokmaya devam edecektir."

Reklam
Reklam

"DENİZ FENERİ DÖNÜM NOKTASI OLDU"

Deniz Feneri yolsuzluğunun Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Baykal, "Deniz Feneri dönüm noktasıdır. Türkiye'nin röntgeninin sergilemiştir. Almanya'da 'din, iman' diyerek parayı toplamışlar. Kendi siyasetlerini finanse etmek için televizyon kurdurmuşlar. AKP siyasetine destek olmuşlar. Deniz Feneri, bu iktidarın söylemine itibar eden, din iman diye başlayan harekete destek vererek bugünlere kadar gelmiş olan pek çok çevreyi eleştirir duruma getirmiştir" dedi.

AKP'nin kömür ve sadaka paketi ile ayakta kalmaya çalıştığını ifade eden Baykal, AKP'nin siyaseten iflas ettiğini kaydetti.

"SEN PADİŞAH MISIN?"

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, "çek git" ve "pompalı tüfek" açıklamalarını da eleştirdi. Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Başbakan çek git diyor. Ananı da al git diyor. Başbakanın şunu bilmesi lazım. Türkiye'den çek git demeye Türkiye'de bir Başbakanın da Cumhurbaşkanını da devletin herhangi bir kurumunun hakkı yok. Türkiye'de sürgün yeri olayı yok. Elbette tartışacağız, yanlış yapanlar olacak. Yanlışın yaptırımı var. Devletin yetkili organları var. Her yanlışın hesabının nasıl sorulacağı belli ülkede. Burası senin tapulu malın mı? Sen daha ananın karnında yokken o insanlar burada yaşamaya başlamıştı. Başbakanın haddini bilmesi lazım. Başbakanın işine gelmeyen insanı ortadan kaldırmaya yok saymaya hakkı yetkisi yoktur. Sen padişah mısın? Padişahın bile böyle bir yetki kullanması söz konusu değil. Türkiye hukuk devletidir. Herkes hakkını kendi alacak. Elinde pompalı tüfekle istediğini vuracak. Böyle bir anlayışı kabul etmek mümkün değildir. Bu yanlıştan başbakanın kendisini kurtarması gereklidir."

Reklam
Reklam

YAPAY AZINLIKLAR YARATILMAYA ÇALIŞILDI

Baykal,şöyle devam etti:

"Türkiye'de yapay azınlıklar yaratılmaya çalışılıyor. Toplumun belli kesimlerini ulusal birliğimizin dışına çekebilmek için sistemli gayret çabaları var. İnanç nedeniyle, etnik köken nedeniyle bir ayrıştırmayı Türkiye'ye dayatmak isteyenler var. Bunlar çok yanlış yaklaşımlar. Türkiye, bu tuzakları mutlaka etkisiz kılmalıdır. Türkiye'nin içinden bu tuzaklara yardımcı olacak çevreler çıkabilir. Türkiye'nin gereksiz gerginlik ve çatışmalardan uzak durması gerekir. Hepimizin görevi budur. Türkiye'yi kimseye böldürmeyeceğiz. Türkiye'de kimsenin yapay azınlık yaratmasına fırsat vermeyeceğiz. Etnik kökenimiz, inancımız ne olursa olsun hepimiz Türk Milleti'nin bir parçasıyız. Gereksiz husumet yok, gereksiz düşmanlık yok, gereksiz kırgınlık yok.

Bizim derdimiz, Türkiye'yi doğru istikamete yeniden kültür çatışmalarını aşmış, doğru siyasetin etrafında el ele vermiş büyük milli beraberliğe çekebilmektedir. Çok ciddi tehditler var. İlkelerimiz anlayışımız ortadadır. Bu konuda kimsenin herhangi bir tereddüt içine girmesine gerek yok."

Reklam
Reklam

"ÖZÜR" KAMPANYASINA TEPKİ

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bir grup aydın tarafından başlatılan Ermenilere yönelik özür kampanyasına tepki gösterdi. Baykal, Türkiye'nin konuyu tarihçilerin tartışmasına açmayı ilan etmesine karşın buna yanıt alamadığını belirterek, bu tür girişimlerin Türkiye'yi suçluluk psikoloji altına almayı amaçladığını söyledi.

CHP'nin 14. Olağanüstü Tüzük ve Program Kurultayı'nda konuşan CHP Lideri Baykal, bir grup aydın tarafından başlatılan ve 1. Dünya Savaşı sırasında yaşanan Ermeni tehciri sırasında yaşanan olaylarla ilgili başlatılan özür kampanyasına tepki gösterdi.

Baykal, "Türkiye'nin insanlarımızın kendi tarihimize ve kendi milletimize karşı bir suçluluk duygusu içine çekilmesini sağlayacak çabaların hiçbir geçerliliği olmadığını bizim kendi tarihimize ve milli kimliğimize yönelik olarak bir suçluluk kompleksi içine girmemizi kimsenin başaramayacağını, böyle bir çabanın hiçbir temeli olmadığını, hiçbir geçerliliği olmadığını çok net bir şekilde herkesin bilmesini istiyorum" dedi. Baykal, şöyle konuştu:

"Biz bu topraklarda acı tatlı, büyük bir tarihi arkamızda sürükleyerek geliyoruz. Bu coğrafyada istikrarın, hoşgörünün, hukukun ve demokrasinin egemen olmasına yönelik çok ciddi bir sorumluluğu millet olarak üstlenmiş durumdayız. Türkiye 1. Dünya Savaşı sırasında yaşanan olaylarla ilgili olarak çok ciddi bir uluslar arası sorumluluk duygusu içinde bugüne kadar davranmayı başarmıştır. CHP'nin girişimi ile bir süre önce biz bu konuları incelemek ve irdelemek üzere ortak tarih komisyonu kurulmasına hazır olduğumuzu ilan ettik. Türkiye olarak ilan ettik. Bu önerimiz şu ana kadar kabul görmedi. Bu bizim gerçeklerden kaçma amacımız olmadığından gösteriyor. Bizim bu talebimiz gerekli karşılığı görmemiştir. Böyle bir ortamda bazı ülkeler hayır tarih incelemesine gerek yok. Biz hükmü verdik. Biz sizin ne yaptığını biliyoruz derken yabancı ülkeler, bu kararlar karşısında tarihi kararı bağlamak sizin siyasetçinin parlamentonun işi değil. Tarihi tarihçiler birlikte incelesin arşivleri açın açalım derken, bizim içimizden birilerinin ‘hayır incelemeye gerek yok biz tıpkı Türkiye hakkında hüküm veren yabancı ülke parlamentoları gibi bu konuyu incelemeye gerek kalmadan hükme bağlıyoruz' diyerek, gerçeğe saygılarını mı ortaya koyuyorlar?, gerçeğin ortaya çıkmasını mı sağlıyorlar? yoksa Türkiye'ye yönelik karalama, suçlama kampanyasının içinde bilerek bilmeyerek yer tutma konumuna mı sürükleniyorlar. Bunu irdelemek gerekir. Bizim demokrasiyi, insan haklarını kendimize yönelik haksız suçlamalar öncülük yaparak yaşama geçirdiğimiz söylememizi ne bunu yapanlara ne de ülkemize bir yararı vardır. Bu noktalarda bir büyük Türkiye'yi kendisini suçlu hissetmesini sağlamaya yönelik bir büyük uluslar arası çabanın sistematik bir şekilde yürütülmekte olduğunu görüyorum. Bu kampanyayı bilinçli bir şekilde birileri yürütüyor olabilir. Türkiye bunlara hiçbir şekilde itibar etmemeli."

KILIÇDAROĞLU AYAKTA ALKIŞLANDI

Baykal, gündeme getirdiği yolsuzluk dosyalarıyla Türkiye'nin gündemini sarsan CHP İstanbul Milletvekili ve CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu'nu da çalışmalarından dolayı kutladı. Kılıçdaroğlu'nun, yolsuzluklar konusundaki çalışmalarına dikkati çeken Baykal, "Böyle bir uzmanlaşma ve kişisel başarı böylece daha çok ortaya çıkıyor. İnşallah buna benzer bir yapı ortaya çıkacak. Böylece partimiz daha çok başarılı çalışma olacak" dedi. Baykal'ın bu sözleri üzerine kurultayın yapıldığı salonda bulunan partililer ayağa kalkarak Kılıçdaroğlu'nu alkışladı.

Baykal, CHP'nin gölge kabine gibi çalışacağını ifade ederken, "Çeşitli tereddütler ortaya atıldı, yerel seçim öncesinde. Parti içi alınganlıklar olur mu diye duygular zihinlerden geçti, ama böylesine güç ve yanlış anlaşılmaya müsait bir konuyu olağanüstü görev bilinciyle arkadaşlarımızla yapmayı başardık. Genel Sekreter'de gereken katkıyı yaptı. Kendisine de teşekkür ediyorum. CHP bir parti olarak önüne gelen sorumluluğu en doğru şekilde yapmış olmasından onur duyuyorum. Bu tablo karşısında iftihar ettiğimi söylemek istiyorum" dedi.

Baykal, tüzük ve program çalışmalarında ekin rol oynayan CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu'na da teşekkürlerini iletti.

"KAVGALARI GERİDE BIRAKTIK"

Baykal, 2000 yılında CHP'nin kendi içinde çekişen kendi içinde kavga eden bir parti konumundan çıkarmayı hedeflediklerini belirtirken, şöyle konuştu:
"Başarının yol haritasında öncelikli olan budur demiştik. Allah'a şükür, 2008'de geldiğimiz noktada iç kavgalarını aşmış, birbirine saygı gösteren, birbirinin değerini bilen ve partiye Türkiye'ye karşı sorumluluğunu bilen bir parti haline genel merkeziyle il ve ilçe örgütleriyle dönüşmeyi başarmıştır. Küçük kısır çekişmeler, dedikodu, medyaya haber taşımalar gibi hastalıkları geride bıraktık. Bir daha da o hastalıklara CHP'yi sürüklemesine kimseye izin vermeyeceğiz."

DERBİ KRAVATI

Galatasaraylı olduğu belirtilen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, konuşması sırasında bu akşam oynanacak Galatasaray-Beşiktaş derbi karşılaşması öncesinde sarı kırmızı desenli kravat takması da dikkat çekti.

AA