Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) blog sayfası Merkezin Güncesi'nde ‘Kartlı Harcama Tercihlerinde Son Dönem Eğilimler’ başlığı ile bir yazı yayımlandı. Yazıda, kartlı harcama bakiyesinde gözlenen reel artış incelenirken, kart kullanımındaki artışın nedenleri anlatıldı.
Merkez Bankası Başdanışmanı Halil İbrahim Aydın, Müdür Mehmet Selman Çolak ve Ekonomist Yavuz Kılıç’ın kaleme aldığı yazıda, kart kullanımındaki artışın sadece borçlanma ihtiyacından kaynaklanmadığı, tüketicilerin ödeme alışkanlıklarındaki değişimle, yani enflasyonun etkileri ve kart kullanımının sunduğu kolaylıklarla ilişkili olduğu vurgulandı. Ayrıca kart kullanımını değerlendirirken, geleneksel borçlanma göstergelerine dayalı yorumlar yapmanın yanıltıcı olabileceği belirtildi.
İşte yazıdan öne çıkan satırbaşları:
“Türkiye’de yaklaşık 28 milyon aktif kredi kartı kullanıcısı, 125 milyon kredi kartı, 191 milyon banka kartı bulunurken kartlı harcamaların toplam hacmi 12,8 trilyon Türk lirasına ulaştı. 2021 yıl sonundan 2023 yılının üçüncü çeyreğine kadar faizlerin enflasyonun görece altında kalması bakiye büyümesindeki hızlı artışta önemli rol oynadı. Ancak kredi kartı ile yapılan harcamaların artışında kartla borçlanma maliyetinin dışındaki faktörler de etkili. Kart ile yapılan harcamaların artmasında kartlı ödeme yöntemlerinin kullanım kolaylığı sunması, salgın dönemiyle birlikte temassız ödeme tercihinin hızlı bir şekilde artması ve nakit taşımanın azalması da önemli bir yer tutuyor. Nitekim, aynı dönemde herhangi bir borçlanma imkânı sunmayan banka kartları ile yapılan harcamalarda kredi kartlarına göre daha yüksek oranda bir reel artış yaşanması bu görüşü destekliyor.
Kredi kartı ile yapılan işlem adetleri Covid-19 salgını sonrası dönemde kartlı ödemede finansal teknolojilerin gelişmesinin de etkisiyle önemli oranda artıyor. Salgın öncesi dönemde BKK işlem adetleri yıllık yaklaşık 4 milyar civarında iken, 2024 yılı itibarıyla bu miktar 10 milyara yaklaşıyor. Ayrıca salgınla beraber ivmelenen ve ödeme sistemlerindeki teknolojik altyapının gelişimiyle desteklenen temassız ödeme tercihleri (banka kartı dahil) yaygınlaşmaya devam ediyor.
İlaveten, BKK harcamalarının yaklaşık dörtte üçünün taksitsiz yolla yapılıyor olması ve nakit avans kullanım hacminin toplam kartlı harcamalarda düşük bir paya sahip olması da kredi kartlarının borçlanma amacıyla kullanılma eğiliminin düşük olduğu görüşünü destekliyor. Dolaşımdaki paranın enflasyondan düşük büyüme oranı, daha fazla kişinin günlük işlemlerinde nakit yerine kartları tercih ediyor olduğu görüşünü destekliyor.
Özetle, geçtiğimiz yıllarda tarihi yüksek seviyelere çıkan kartlı harcama bakiyeleri, tüketici ödeme alışkanlıklarında enflasyonist baskılar ve nakit yerine kart kullanımının getirdiği kolaylık nedeniyle ortaya çıkan önemli bir değişikliği yansıtıyor. Politika yapıcıların ve analistlerin ekonomideki talep koşullarını ve hane halkı borcunu değerlendirirken devam etmesi muhtemel bu davranış değişikliklerini dikkate alması gerekiyor. Çoğunlukla borçlanma ihtiyaçlarından bağımsız olan kart kullanımındaki artış, borçlu talebindeki artıştan ziyade harcama davranışındaki değişimi yansıttığı için, yalnızca kredi kartı kullanımı gibi geleneksel göstergelere dayalı çıkarımlar yanlış yorumlara neden olabiliyor.”