Mısır'daki kalabalık halk kitlesine çatıdan maskeli ve miğferli olarak ateş eden keskin nişancıyı gösteriyor televizyon kanalları.
Sivil insanlar kalleşçe ve insafsızca katlediliyor.
Keskin nişancı, darbe yaparak seçimle gelmiş bir cumhurbaşkanını görevden almış, meclisi dağıtmış, ardından da kendince bir cumhurbaşkanı atamış, hükumet kurmuş generalin ve onun teşkil ettiği kabinenin içişleri bakanının talimatı ile yapıyor bu işi.
Darbe yönetiminin bir aydan uzun süredir meydanlarda durumu silahsız ve çatışmasız olarak protesto eden ve eline kan bulaştırmadan Mehmed Akif'in “zulmün topu var, tüfeği var, güllesi varsa – Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır” dizelerine uygun şekilde sessiz protestolarını sürdüren kalabalıklara bu ikinci kalleşçe müdahalesi.
Yönetimin arkasında uluslararası amcaları var. Bu işten tam olarak nemalanan ama ortalıkta adı sanı geçmeyen bölgenin çıban başı durumunda bir ülke var. Ellerinde birilerinin lehine kullanılmak üzere uydurulmuş kendi zavallı halklarının uyanık olmayan büyük bir bölümüne enjekte edilmiş bir İslamafobia var. Önlerinde de ABD'den, Suudi Arabistan'dan, Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelmiş çil çil yeşil dolarlar var.
Dertleri davaları karşılarındaki masum halkı teröre zorlayıp, terörist edip dünyaya Müslümanlar terör eylemi yapıyor mesajı verip dolarları kapmak. Onlar dolarlarla dans ederken bu yemi önlerine atan, bilinen, bilinmeyen güçlerin yüzünü güldürmek.
O keskin nişancıları da bu dolarlarla besliyorlar.
Keskin nişancılar sahiplerinin beslediği hayvanlar gibi kime karşı kışkırtılırlarsa kışkırtılsınlar işlerini yapıyor, karşıdakilerin işlerini bitiriyorlar. Onlar birer kiralık katil.
Ateş ettikleri varlıkların insan olması, hatta masum insanlar olması hiç önemli değil onlar için. Ne kadar kelle, o kadar para. Sloganları bu.
Keskin nişancılar parayı görünce kuduruyorlar, insan olduklarını unutuyorlar. Bölgede kan dökmeyi meslek edinmiş insanlara benziyorlar, baltacılaşıyorlar.
Bütün dinlerin ve hatta insanı savunan ateist eğilimlerin masumların öldürülmesine karşı çıkıyor olması onlar ve onları piyasaya sürenler için önemli değil.
Onlar para için insanlık elbisesini çıkarıp çoktan yakmışlar. Onlar insanlığı terk etmiş, yeşil dolarlarla değiştirmişler.
Dolayısıyla insana zarar veren kuş gribi virüsü taşıyan ağızsız dilsiz kanatlı hayvanları imha eden insanlığın onları da imha etmeye yönelmesi bir görev haline geliyor.
Masum insanlara kontrolsüz bir şekilde zarar verme olasılığı bulunan kuduz hastalığına yakalanmış köpeklerin, kedilerin imha edilmesi gibi bir insani zorunluluk oluyor.
Onun için, keskin nişancıları lanetleyin diyorum.
Elbette lanetleyin derken bu sapıtmış keskin nişancılardan söz ediyorum. Yoksa ülkesi, insanları için düşmanla savaşan, gerçek suçluları zorunlu olarak hedef alan ve bu anlamda önemli bir görev yapan keskin nişancılardan söz etmiyorum. Onlar dürüst insanların olmazsa olmazları. Zor zamanlardaki kurtarıcılar.
Masum insanlara namlu doğrultanları lanetleyin ve sonra da demokrasiden, insan haklarından söz ederken bir yandan sömüren, bir yandan da bu katilleri görmezden gelen, bu darbelere darbe demeyen dünyadaki sözüm ona demokrasi havarisi ülkelerin de notlarını vicdanlarınızda bir kez daha güncelleyin. Çoğunuzun kutsal toprakları yönettikleri için İslamın temsilcisi zannettiği krallar ve emirler için de yapın bunu.
Bu keskin nişancıların hedefinde masum Müslümanlar değil de masum Hristiyan ya da Ateist insan kitleleri olunca da lanetleyin. Masum sivil halkı katleden bu keskin nişancıların kimliğinde İslam yazsa da lanetleyin. İnsanlık giysisini çıkarıp atan ve masum insanlara ateş eden bu vicdansızların kime ateş ediyor olmaları hiç önemli değil. Masum insanları kalleşçe öldürmeye hiç bir Müslüman cihat kılıfı giydirmez. Gerçekten inanıyorsa böyle bir iş de yapmaz. Ben semavi birer din olan gerçek Hristiyanlığın da, Museviliğin de bunu kabul edeceğine inanmıyorum.
Geçmişte televizyonlarda defalarca izlediğimiz bir başka görüntüyü de hatırlayın. Bir siperin arkasına gizlenmeye çalışan silahsız bir baba ile küçük oğlunu. Defalarca ateş edilerek onların öldürülmesinin de böyle bir olay olduğunu söylemeye gerek yok.
Bosna Hersek de Sırp keskin nişancılarının ekmek almaya, su bulmaya giden sivilleri nasıl avladıklarını anımsayın.
O demokrasi ve insan haklarını Ortadoğu'ya, Orta Asya'ya götüren ülkelerin bütün bu katliamlar karşısında nasıl duruşlar sergilediklerini de anımsayın. Birilerinin demokrasi ve insan hakları diyerek yıllardır dünyanın sularını hep kendi bahçelerine akıttıklarını, bunu yaparken de karşıdakilere olmadık zararlar vermekten, insanlığın ortak malı olan doğayı kirletmekten, ormanları yok etmekten, nükleer silahlar üretmekten geri durmadıklarını düşünün. Silah pazarı oluşturmak için uzak ve yoksul ülkelerde iç savaşlar çıkardıklarını düşünün.
Sonra bu masum insanları katleden, onların yaşama haklarını ellerinden alan keskin nişancıların benzerlerinin hayatın içinde her yerde var olduğunu fark edin.
Dünyanın her yerinde ağızsız dilsiz vatandaşların doğal haklarını hile ile ellerinden alanları,küçük ırk, etnik köken, inanç, mezhep bahaneleriyle onları mülteci edip başka ülkelere gitmek zorunda bırakanları, devlet malını, millet malını çalanları, birilerini ya da ülkelerini mağdur ederken kendileri semirenleri, yakınlarındakileri semirtenleri düşünün.
O insan hakları savunucusu edasıyla ortalıkta gezen ama gerçekte insanlıktan haberi olmayan yeşil doları bol gelişmiş ülkeler için kendi gelişmekte olan ülkeleri aleyhine gizli faaliyette bulunanları, üç kuruşluk çıkar için ülkelerini satanları düşünün.
O gizli saklı yerlerde toplanıp kendilerinin inançlarına, mezhep ve meşreplerine, etnik kökenlerine bağlı olmayan masum insanlar hakkında kendilerinden bir zarar görmedikleri halde sırf ötekiler oldukları için olmadık zulüm planları yapanları düşünün.
Onların masum sivilleri avlayan keskin nişancılarla benzeşen yanlarını dikkate alın.
Alın ve tümünü lanetleyin.
İnançları, kökenleri, renkleri, mensubiyetleri ne olursa olsun yukarıdaki tanıma uyan, masumlara ateş eden keskin nişancı konumundakileri, onların ardında duranları, destek olanları, görmezden gelenleri lanetleyin. Müslüman da olsa, Hristiyan da olsa, Musevi de olsa, Budist ya da Ateist de olsa lanetleyin.
Camilerde, kiliselerde, havralarda ve diğer tapınaklarda bunu anlatın insanlara. Uluslararası toplantılarda, konferanslarda bunu konuşun.
Dünyada zulmün bitmesi, dünya insanlığı olarak çocuklarımızın daha yaşanabilir bir dünyada soluk alabilmesi için yapın bunu.
Yapın çünkü her inançtan, her ırktan, her ulustan, her ülkeden, her yaştan biz insanlar, bu masumları katleden zalimleri lanetlemeye ve engellemeye başladığımızda dünya daha yaşanabilir bir yer olacak.
Diğer bütün inançlarla, ırklarla, milletlerle birlikte barış ve kardeşlik korosu halinde sesimizi yükseltip her yerden işitilebilir kıldığımızda, başkasının özgürlüklerinin ve haklarının başladığı yerde küçük çıkar hesaplarımızdan vazgeçebildiğimizde her şey çok daha iyi olacak.
Ulaşım ve haberleşmenin kocaman bir köy yaptığı dünyada diğer herkesle birlikte barış içinde yaşamayı, paylaşmayı, ortak varlıklarımızı ve değerlerimizi korumayı öğrendiğimizde bugün ortalığı kan gölü eden pek çok neden buharlaşacak.
Tanımadıkları sivil masum insanları her ne için olursa olsun katleden keskin nişancıların olmadığı dünya daha güzel bir dünya olacak.
Şimdilik bu bir ütopya evet, ama bu ütopya gerçekleşirse gerçekten güzel olacak.
15/08/13
02:07:08
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz