Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün akşam TRT'de katıldığı televizyon programında, yeni anayasa hazırlığından koronavirüs salgınıyla mücadeleye kadar gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Erdoğan, muhalefet partilerinin gündeme getirdiği iyileştirilmiş veya güçlendirilmiş parlamenter sistem önerilerine kapıları kapadı.
Erdoğan, "Parlamenter demokrasi artık bizim için, milletimiz için mazi oldu. Çünkü Türkiye çok partili sistemden huzur bulamıyor. Koalisyonlar dönemine dönmeyi milletimiz asla istemiyor" dedi.
Erdoğan'ın, "Denenmiş, denenmez" diyerek mevcut sistemden dönüş olmayacağı açıklamalarına, bir sonraki seçimler için "iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistem" vaadiyle gitmeye hazırlanan muhalefet partilerinden itiraz geldi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Türkiye çok partili sistemden huzur bulmuyor" sözlerine dikkat çekerek, CHP'ye sürekli "tek partili dönem" üzerinden eleştiri yapan Erdoğan'ın açık açık "çok partili sistemden" yakındığına işaret etti.
CHP'nin ülkeyi çok partili sisteme taşımakla övündüğünü anımsatan Özel, Anadolu Ajansı'nın ise "çok partili sistem" sözlerini "çok partili koalisyon" olarak düzelterek geçtiğini anımsattı.
"Çok partili sistem" ile "çok partili koalisyon" ifadelerinin farklı kavramlar olduğuna dikkat çeken Özel, "Dili sürçtüyse, her dili sürçtüğünde paldır küldür açıklama yapan Fahrettin Altun neden konuşmuyor?" diye sordu.
Özel, Erdoğan'ın, "Türkiye'nin koalisyonlardan huzur bulmadığını" kastetmesi halinde de, bu açıklamanın sorunlu olduğu görüşünde:
"Eğer kastedilen koalisyonlardan huzur bulmuyorsa, herhalde tarihin, daha çok milletvekili olan partiyi en çok zorladığı koalisyonla karşı karşıyayız. İçişleri Bakanı, pisliğe batmış değiştirecek, küçük ortak yüzünden değiştiremiyor. Bakanlıklar alım yapacak, bakanlar, 'Alım yapmaya korkuyoruz, bütün kadroları MHP istiyor, tehdit ediyorlar. Cumhur İttifakı bozulur diye ses çıkaramıyoruz' diyor. Daire başkanını kendi kararına göre atayamayan bir cumhurbaşkanı haline gelmişsin. Sonra koalisyonlardan şikayet ediyorsun.
"Biz bu rejim için anayasa değişikliği yapılırken uyarmıştık. 'Demokratik parlamenter sistemde seçim yapılır, bir parti tek başına iktidara gelirse yönetir, gelmezse 40 gün koalisyon konuşulur, sonra ülke yönetilmeye başlar; bu rejimi getirirseniz her gün koalisyon konuşulacak' dedik. Şimdi her gün koalisyon konuşuluyor, her gün ittifak tartışmaları var. AKP memnun mu MHP'yle koalisyondan? Parti içinde huzur var mı? Herkes 'Bu MHP'den bıktık' demiyor mu?"
Türkiye'nin AKP iktidarları döneminde yoksullaştığını, yalnızlaştığını, acılar çektiğini savunan Özel, MHP ile ittifakın ise durumu daha da kötüleştirdiğini ifade etti:
"Türkiye'ye iyi gelmeyen bir iktidar MHP ile temasıyla uğradığı mutasyon sonucu çok daha öldürücü, çok daha yıldırıcı, çok daha bezdirici hale geldi. Salgından kurtuluş aşıdır, milletin kurtuluşu sandıktır."
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan ise geçmişteki uyumsuz koalisyonların ülkeye büyük faturalar ödettiğini belirtirken, şu anda da aynı durumun yaşandığını ifade etti.
MHP ve Vatan Partisi olmak üzere AKP'nin şu anda "küçük" ve "minik" ortakları olduğunu savunan Türkkan, Erdoğan'ın bu ortaklarından "icazet almadan adım atamadığını" söyledi.
Türkkan'a göre seçim sürecinde iyileştirilmiş parlamenter sistemi en çok isteyecek kişi Erdoğan olacak:
"Bu da uzun süre sonra değil ilk seçime giderken Erdoğan bu taleple gidecek. Bunun da altını çiziyorum. Çünkü kendisine daha önce dikte ettirilen bu sistemin aslında kendisini nasıl bir kıskaca aldığının farkına vardı.
"Tek adam olmaktan büyük mutluluk duyduğunu, ağzından çıkan her sözün Meclis'te kanun haline getirildiğini de biliyorum. Ama buna rağmen ona ait nasıl bir tehlike arz ettiğinin de farkına vardı. O yüzden bu düzeni kendisine dayatanlara çok beddua ettiğini düşünüyorum. Bir an önce iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek için ilk adımı da o atacak."
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ise Erdoğan'ın "koalisyondan" yakınırken, aslında kendisinin bir koalisyonun parçası olduğunu dile getirdi.
MHP ve AKP'nin aslında bir koalisyon görünümünde olduğuna işaret eden Oluç, "Üstelik adı belli olmayan koalisyon ortakları var. Hem ekonomik anlamda hem siyasi anlamdaki ortakları kastediyoruz. Son günlerde ortaya çıkan Susurluk benzeri siyaset, mafya, bürokrasi bağlantıları cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin nelere yol açtığını gösteriyor" görüşünü dile getirdi.
Geçmişte uygulanan parlamenter sistemin Türkiye'de gerektiği gibi işlemediğini kendilerinin de dile getirdiğini ifade eden Oluç, muhalefet partilerinin zaten aksaklıkları, işleyiş bozuklukları olan eski bir sistemi geri getirme anlayışı ile yaklaşmadığını vurguladı.
Muhalefetin güçler ayrılığının tam olarak uygulandığı demokratik parlamenter sistemi savunduğuna işaret eden Oluç, mevcut sistemin 3 yıllık uygulamasında ise "çoklu krize" neden olduğunu söyledi:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi işlemeye başladığından beri ülkenin durumu ortada. Demokrasi, hukukun üstünlüğü yok, yasama işlemiyor, yargı yerlerde sürünüyor. Erdoğan hem yargıyı, hem yasamayı denetim altına almış vaziyette ve kendine bağlı çalıştırıyor. Ekonomi vahim, işsizlik cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırıyor. Bağımsız kurullar kalmamış vaziyette, Merkez Bankası en tipik örneği, diğer kurullar da bağımsız değil.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin nasıl bir sistem olduğu belli değil. Hem siyaset bilimi hem uluslararası örnekleri açısından bakıldığında aslında otokratik bir sistemden, tek kişinin yönetimine bağlanmış bir sistemden söz ediyoruz. Bir sistem değil aslında. Toplumun en az üçte ikisi sistemin işlemediğini, tam tersine ülkeyi çoklu krize yönlendirdiğini görüyor."
Erdoğan'ın parlamenter sisteme dönüş olmayacağını belirtirken, halkın "yeni, denenmemişi istediğine" ilişkin sözlerine dikkat çeken Oluç, "Aslında belki de tek doğru söylediği cümle oydu, topluma önümüzdeki seçimler açısından önemli bir mesaj verdi. 'Biz denendik, bir daha bizi denemeyin' demiş oldu" görüşünü dile getirdi.