Türkçesi “Halkın Buzdolabı” anlamına gelen The People’s Fridge, bir grup İngiliz aktivistin tüketilebilir yiyecekleri değerlendirme arzusuyla hayata geçti. Halkın Buzdolabı’ndaki yiyecekler ise, yerel işletmelerden ve elindeki yenebilecek durumda olan gıdaları atmak yerine başkaları tarafından kullanılmasını isteyen gönüllülerden geliyor.
Nasıl ki isteyen herkes bağış yapabiliyorsa, aynı şekilde isteyen herkes halkın buzdolabını kullanabiliyor. Projenin kurucularından Ben Longman, “Halkın buzdolabını isteyen herkes kullanabilir. Burada kimseyi yargılamıyoruz” diyerek adeta Londra halkını kendileri için kurulan buzdolabına sahip çıkmaya çağırıyor.
Projenin amaçlarından birisi de, başta evsizler olmak üzere gıda maddelerine erişimde maddi güçlükler yaşayanların işini kolaylaştırmak. Halkın buzdolabı projesi sayesinde ihtiyaç sahipleri günün herhangi bir saatinde, kimseden bir şey istemeye gerek duymadan gıda ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.
Gıda israfına ve bu konudaki eşitsizliğe dikkat çekmek için başka ülkelerde ve şehirlerde de aynı uygulamaya rastlanıyor. İspanya, Hindistan ve İngiltere’nin diğer şehirlerindeki aktivistler gıda maddelerindeki israfın önüne geçmek için çalışmalarına devam ediyorlar.
İngiltere’deki restoranlar her yıl 900.000 ton gıda maddesini çöpe atarken, bir İngiliz ailesi her yıl ortalama 24 öğünlük tüketilebilir gıdayı çöpe atıyor. Çöpe giden onca yemeğe karşın 8.4 milyon insan açlık çekiyor veya gıda maddelerine ulaşmakta zorlanıyor. Dünya çapındaki israf düşünüldüğünde Halkın Buzdolabı’na duyulan ihtiyaç ortada.