Göktürk Devleti yıkılınca, kalabalık boylar halinde yaşayan Peçenekler, Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlar’a doğru göç etmek zorunda kalmışlar, 11. Yüzyıla değin, Volga Nehri kıyısında, Urallar ve Balkanlar’da varlıklarını göstermişlerdir. Varlıklı bir kavim olduğu bilinen Peçenekler’in komşularıyla aralarında sürekli bir düşmanlık olduğu yazılmıştır. Savaşçı ve istilacı oldukları kadar, konar göçer yaşamları olmasına rağmen ticaretle uğraştıkları görülmüştür. Bazı Rus kaynaklardan alınan bilgilere göre; kullandıkları kap kacaklar, hatta savaş zamanlarında kullanılan silah ve bellerine taktıkları kemerler altın ve gümüşten yapılmıştır. Çünkü bu kavim, konar göçer özellikte olmalarına rağmen, gelişmiş savaş teknikleri ve yetenekleri sayesinde de hem oldukça geniş alanlara yayılmış, hem de konuşlanılan bölgelerde yönetim ve sınıfsal teşkilat yapılanmasını oluşturmuşlardır.
Kaşgarlı Mahmut’a göre Peçenekler, Batı Göktürk Hakanlığı’nın kolu, 22 Oğuz boyundan (19.) ondokuzuncusudur. Türkçe konuşurlar. Konuştukları Türkçe, yine Kâşgarlı Mahmud’a göre kelimelerin son hecesi kesilmiş ve kısaltılmış bir özellik içerir. Bizans Kaynakları Peçenekler’in 8 kademelik yapılanma ve yerleşkesinden söz eder. Bunlar:
Yerleştikleri alanlar ise; Çoban, Tomaç, Külbey, Çor, Karabay, Ertim, Yula, Kapan gibi isimlerle Türk ünvanlarından oluşurdu. ‘Başbuğu’ ismi çoğunlukla renklerle ifade edilirdi.
Peçenekler Türk Tarihi için önemli bir yere sahiptir. Bu önem 1071 yılında Bizanslılar ile Selçuklular arasında yapılan Malazgirt Savaşı’na dayanır. Savaş başladığında Bizans Ordusu’nun paralı askeri olan Peçenekler, savaş başlar başlamaz karşı safha geçerek Selçuklu Ordusu’nda görev almışlar, Bizans Ordusu’nu büyük bir yenilgiye uğratarak Selçuklular’ın zaferiyle sonuçlanan Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türklere Anadolu’nun kapıları açılmıştır.
Peçenekler’in ilk anayurtları Orta Asya’da Seyhun ve Volga nehirleri arasındadır. Sonra Ural Dağları ve Yenisey Nehri arasındaki bölgeden, daha sonraları Koban Bölgesine göç etmişlerdir. Koban Bölgesini kendilerine merkez edinip oradan önce Kafkaslara, (Hazar ve Karadeniz kıyılarına) ve Doğu Avrupa’ya açılmışlardır. Peçenekler bağımsız olarak yaşamış, hiç bir devletin hakimiyetini tanımamışlardır.
Peçenekler İstanbul'u iki defa kuşatmıştır. İlkinde Hazarlar ve Rus orduları ile 941’de, diğerinde ise 1090-1091 yılları arasında İstanbul surlarına kadar dayanmış Selçuklular’la anlaşarak denizden kuşatmışlardır. İlk kuşatmada Bizans ordusu kuşatmayı püskürtmüş, diğer kuşatma da ise Bizans İmparatoru'nun yardımına diğer bir Türk boyu olan Kumanlar'ın gelmesi ile püskürtülme gerçekleşmiştir.
1090 yılı sonlarında Peçenekler, Anadolu beylerinden İzmir Emiri olan Çaka Bey ile işbirliği yaparak, İstanbul Çekmece’ye kadar yaklaştılar, bu durum Bizans İmparatorluğu’nda endişe yarattı. Çünkü Anadolu Selçukluları, İzmir Emiri Çaka Bey ve savaşçı bir Türk kavmi olan Peçenekler tarafından kuşatılmıştı. Sonrasında bu durum Haçlı Seferleri’nin de ilk kıvılcımını yakmıştır. Ancak Bizans, Kumanlar ordularının desteği ile ordusunu güçlendirerek kurtulur.