Yunanistan'daki önemli ek önlemler paketi oylamasının dünkü en önemli kısmı, beklenenden de yüksek evet oyuyla geçti. Evet sayıları nedeniyle, bugünkü oylamanın da bir sorun yaşanmadan geçmesi bekleniyor.
Böylece Yunanistan da küresel sermayenin oltasını yuttu. Kurtarma operasyonu adı altında acı reçetelerle, önümüzdeki yıllarda milli varlıkların ciddi sayıda el değişimine tabii olacağını göreceğiz. Ağustos böceği gibi hep hazırı ama bir de sizden gelmeyen hazırı yerseniz, sonunda elbet bunun faturası size çıkartılır.
Neyse, o konu önümüzdeki aylarda da zaman zaman işlenmeye devam edecektir. Ama kısa vadede Yunanistan ile tetiklenecek diğer sorunlu ülkeler konusu da geriye ötelenmiş oldu diyebiliriz. Devamında da borçların yeniden yapılandırması ve bir kısmının silinmesi gerçekleşmeden kendilerini düze çıkartamayacakları gibi, AB ülkeleri de Yunanistan sorunundan uzun süre o kadar kolay kurtulamayacaklar.
Şimdi geldik yeniden kendi iç mesele ve açıklamalarımıza !
Bugün saat 10:00'da ilk çeyrek büyüme rakamları gelecek. Şahsi beklentim çift rakamlı seviyeleri görmek.
Aynı saatte Mayıs ayı dış ticaret açığı da açıklanacak.
Bu iki rakam çok önemli olacak. Dış ticaret açığı düşüyorsa alınan tedbirler ve kur yükselmesi kısmen fayda sağladı diye bir izlenim yaratabilir. Olası bir azalma kimseyi yanıltmamalı. Çünkü benim açımdan daha alınması gereken hiçbir tedbir alınmadı. Munzam artışları benim için sadece kısa vade rakamlarını etkileyecek oranlardır. Yoksa orta vadede bankaların almaya devam edecekleri yeni kredilerle satabilecek oldukları krediler zaten yine artabilecektir. Ama kredi kartlarının taksitlendirilme sayısı ve en az ödeme tutarları ile ilgili yaptıkları, direkt tüketim harcamasına getirilen sınırlamalar doğrudur.
Kısacası dış ticaret açığı, Hükümetin alacak oldukları cari açık kararlarından sonra bir anlam ifade edecektir.
Diğer veri olan ilk çeyrek büyüme rakamlarının da yüksek gelmesini bekliyorum. Eğer böyle olursa, o zaman büyümenin kredileri, kredilerin de ithalatı, ithalatın da cari açığı tetiklediği savı hala çözülememiş bir sorun olarak önümüzde duruyor olacaktır!
Çünkü alınan tedbirlerin de büyüme ce cari açık ile bir alkası yok. Çünkü Türkiye'nin bankalarına yurtdışı tahvil ihracı ve sendikasyon kredisi alma imkanı verdikçe, büyüme aynen sürecektir. Sürmelidir de. Zaten derdimizin büyüme olmadığını çok kez anlattım. Teşhis hatası nedeniyle de tedavi yanlış yapılıyor.
Mesela MB dün günlük döviz alım miktarını 40 milyondan 30 milyona indirdi. Peki neden? Yani ne yapmak istiyor? Bir taraftan dövizin yükselmesi gerektiği söyleniyor. Diğer taraftan dünkü rahatlama esnasında döviz alım miktarı azaltılıyor. Peki o zaman daha da düşmeyecek mi? İşte ben de aylardır yazılarımda bunu diyorum. Kur rejimi değişmeden, yaşanabilecek küresel toparlanmalarda, Türkiye'ye gelmek isteyecek sermaye hep yüksek olacaktır. Bir de buna olası not arttırımını koyarsak, sonrasında gelebilecek döviz tutarının önünde durumaz ve kurların yeniden düşmesine neden olursunuz.
İyi de o zaman cari açık sorununu nasıl çözebileceksiniz ?
Israr ediyorum; en önemli tedbirlerden birisi; faiz oranlarının yeniden indirilmeye başlaması, 2 puana varacak kademeli indirimlerle faiz için gelen sıcak paranın iştahını azaltmak ve iç piyasayı da tl cinsinden yatırımlarda fonlamak olmalıdır. Yani dış kaynak girişleri sürdükçe iç piyasa TL faizleri düşrülmelidir. Sorun büyüme, artan krediler, bu nedenle de artan cari açık değildir. Çünkü cari açığın artması büyüme nedeni ile değil, düşük kur ve hala yüksek faiz sebebi ile ithalata yönelinmesidir.
Yüksek kur ve düşük faiz ile bunun düzelmeye başladığını göreceksiniz. Ama yapısal tedbirler de aynı şekilde alınıp, ithal edilenlerin yurt içinde üretimi teşvik edilmelidir.
Endeks için çok bir şey demedik. Çünkü hep diyoruz. 58.000-60.800 arası yeni dip oluşumu seviyeleridir. Dip oluşumu tamamlandıkça başta bankalarımız dahil, çok ciddi yükselişler yaşanmasını bekliyorum. Ama büyük yükselişler için arada 64.500 olsa da, asıl 65.200 civarıları çok önemli dirençlerdir. Ne zaman burası kırılırsa, yeni ve güçlü alımları görürüz. Bu seviyeler geçilmeden taban oluşumuna devam ederiz.
Geçen hafta brent petrol 114 dolar iken Türkiye ve bazı bankaları model portföyünden çıkartan ve hedef fiyatlarını düşüren JP Morgan, bu hafta 8 dolar düşüşü görünce tam tersi tavsiyeleri almıştı. İyi de şuan brent petrol yine 113 dolar civarına çıktı ! Ne olacak şimdi, yine mi tavsiyelerini düşürecek :))
Kısaca şunu demek istiyorum ; yabancı payları düşüyor diye yabancıların çıkmak için gönüllü sattıklarını sanmayın! Kriz yaşayan ülkeler onlar. Biz ise, kendimizi nasıl frenlerizin çarelerini bulmaya çalışıyoruz. Bu nedenle yatırımcılarımızın da hisse sahipliği oranlarının artması kadar doğal bir şey yok. Yani yıllardır ilgi duymayanların borsaya ilgi duyması, asıl yabancı payının düşme nedenidir. Bence ileride bu oran daha da düşecektir.
Eğer ekonomi olarak da, kişisel satın alma gücü olarak da büyüyoruz diyorsanız, bu satın alma gücünün artmasının hisse yüzdelerinde yerli payını arttırması kadar da doğru ve doğal bir sonuç olamaz. Bu yüzden yabancı paylarının düşmesini eksinin alışkanlıkları ile borsanın düşmesine delalat diye savunan bir çok yorumcu ve arkadaşımız, bir süre sonra faizler konusunda yıllardır savundukları yanlışlar gibi yine yanlış yaptıklarını göreceklerdir.
Merak etmeyin, haklı çıkarsam iyi bir 2011 yılını hep beraber yaşayacağız. Ama fazla hırs da iyi değildir. Zaman zaman da satmasını bilmelisiniz.
NOT: Vob,Imkb,kurlar,parite,dow gibi merak edilenleri yazılarıma çok fazla detaylı koymuyorum. Çünkü sitemde bulunan Destek-Dirençler menüsü tüm bunları aktif olarak içeriyor. Gün içinde de gerektikçe devamlı güncelleniyor. Oradan takip etmeye alışmanızı tavsiye ederim.
Aydın Eroğlu
www.borsaanalizci.com