Petrol fiyatları neden yükseliyor?

İSTANBUL (İHA) - Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez'in kısa süre piyasaları rahatlatan seçim zaferinin ardından bugün New York'ta 47 doları gören petrol bir çok uzmana göre 50 dolar seviyesine doğru tırmanıyor.

Çok değil sadece 3 ay kadar önce fiyatlar belirli bir aralıkta dalgalanırken, OPEC planlı üretim kesintilerini tartışıyordu. Fakat petrol piyasası aniden son 1 ay içerisinde fiyatların 10 dolarlık bir sıçrama yaptığı hızlı bir yükseliş ortamına geçiş yaptı.

Analistler, ani fiyat hareketlerinin nedeni olarak Irak'ta tırmanan şiddet olaylarını, Yukos krizinin Rus petrol ihracatını olumsuz etkilemesi ihtimalini ve Venezuella'da yaşanabilecek bir istikrarsızlığın petrol ihracatını durdurması olasılığını gösteriyor. Ekonomistlerin teorisi talebin son derece yüksek olduğu piyasanın üretim yapan ülkelerde meydana gelebilecek aksaklıklara tahammülü olmaması. Çünkü bu görüşün sahiplerine göre OPEC ülkeleri üretim kotalarının sonuna dayanmış durumda.

Reklam
Reklam

OPEC'ten gelen açıklamalar ise tam tersine üretici ülkelerin ek kapasiteleri devreye sokmaya hazır olduklarını ortaya koyuyor. OPEC Başkanı Purnomo Yusgiantoro en son Pazartesi günü organizasyonun halen piyasaya sürmediği günlük 2 milyon varillik ek kapasitesi olduğunu ve Suudi Arabistan'ın üretimi günlük 1.3 milyon varil arttırmaya hazır olduğunu açıkladı.

PETROL FİYATLARINDAKİ SPEKÜLASYON

Irak petrol üretim ve ihracatı alt yapısına yönelik tehditlerin Amerika'nın Irak operasyonunu başlattığı tarihten itibaren varolduğunu ve Yukos krizinin Rusya'da geçen yıl başladığını hatırlayanlar ise petrol fiyatlarının yükselişi ardından başka nedenler arıyorlar.

Petrol üreticisi ülkelerden gelen bazı açıklamalar da bu görüşleri destekliyor. Cezayir petrol bakanı Şekip Celil daha Mayıs ayında fiyatların yükseliş sinyali vermesinin ardında spekülasyon faktörü olduğunu söylemişti. Geçen hafta ortasında yaşanan rekor yükselişlerin ardından daha büyük bir üretici olan İran'nın Petrol Bakan Yardımcısı Hojatollah Ghanimifard ise süregelen yüksek petrol fiyatlarının bir ham petrol kıtlığından değil piyasalara hakim olan endişeler ve spekülasyon faktörlerinden kaynaklandığını açıkladı.

Reklam
Reklam

Diğer taraftan spekülasyon senaryosu alışılmış yatırım araçlarının cazibelerini yitirdikleri görüşüne dayanıyor. Petrol piyasalarında havayolları gibi gerçek kullanıcılar da, fiyat hareketlerinden kar bekleyen spekülatörler de pozisyon alabiliyorlar. Bazı uzmanlar finansal varlıkların getirilerinin düşük olmasının hayal kırıklığı oluşturduğunu, bu nedenle spekülasyonlarla yüksek getiriler arandığını iddia ediyor.

"PİYASALARIN YÖNÜ PETROLE ÇEKİLDİ"

Özellikle doların yatırımcılarını hayal kırıklığına uğratması, piyasaların yönünü alternatif yatırım araçlarına çevirmesine yolaçtığı belirtiliyor. ABD Merkez Bankası'nın (FED) kademeli faiz artışı politikasını benimseyerek son toplantısında faizleri yüzde 1.5'e yükseltmesi de yatırımcıların dolara ilgisini canlandıramadı. Uzmanlar vadeli işlemlerde yıl sonu için yüzde 2.25 faiz oranının fiyatlandığını fakat enflasyon da hesaba katıldığında reel faizlerin yine sıfıra yakın kaldığını belirtiyorlar. Japonya ve Euro Bölgesi'nde de merkez bankaları faizleri arttırmak niyetinde değiller. Sadece İngiltere enflasyon tehlikesine karşı yine kademeli biçimde bir faiz artışı uyguluyor.

Reklam
Reklam

Para birimleri ve bunlara bağlı yatırım araçlarında fazla kar olmayınca altın ve petrol gibi yüksek ve nispeten garantili kar getirecek yatırım araçları ön plana çıkıyor. İran Petrol Bakan Yardımcısı Ghanimifard spekülasyon olasılığına dikkat çektiği açıklamasında, 'Petrol fiyatları ne zaman dalgalanmaya başlasa, aralarında sigorta şirketleri ve bankaların da bulunduğu finansal kuruluşlar ile sosyal güvenlik fonları hızla kar etmek amacıyla derhal petrole yatırım yapıyorlar' ifadelerini de kullanmıştı.

ÇİN HEDEF ALINMIŞ OLABİLİR Mİ?

Analistler arasında, spekülasyon senaryolarının ötesine geçerek manipülasyon iddialarını ortaya atanlar da bulunuyor. Bu görüşün sahipleri ise ABD'nin veya dünya ekonomisini yönetmeye çalışan güç odaklarının, düşman olarak gördükleri bazı başka güçleri hizaya getirmeye çalıştıklarını öne sürüyorlar.

Buna göre hızla büyüyen Çin ilk hedef. Geçen hafta Haziran ayında 55.8 milyar dolara ulaşarak rekor kıran ABD dış ticaret açığının 14.2 milyar doları yani yüzde 25.4'ü tek başına Çin ile yaptığı ticaretten kaynaklanıyor. Çin'i durdurmanın en kolay yolu ise hammaddelerin ve özellikle petrolün fiyatını arttırmak. 1993'te petrol ve 1996'da ham petrol net ithalatçısı haline gelen kızıl dev, halen tüketiminin üçte birini deniz aşırı ülkelerden sağlıyor. Devlet Enformasyon Merkezi üst-düzey ekonomistlerinden Niu Li'nin dün yaptığı açıklamaya göre petrol fiyatlarında son dönemde meydana gelen 10 dolarlık artış Çin'in petrol ithalatı için ekstra 8.8 milyar dolar ödemesine ve yıl sonunda yüzde 9.8 olarak gerçekleşmesi beklenen büyüme rakamının yüzde 9'a gerilemesine mal olacak. Bazı uzmanlar ABD ve küresel destekçilerinin petrol piyasalarını manipüle ederek Çin'i zor durumda bırakma yolunu seçtiğini düşünüyorlar.

Reklam
Reklam

KOMPLO TEORİSİ

Bir başka manipülasyon senaryosu da ABD Başkanağından değil piyasalara haı George W. Bush'un petrol fiyatlarının düşürülmesi için önerdiği çözüm yöntemine dayanıyor. Başkanlık yarışına Demokrat Parti adayı olarak giren John Kerry, Ağustos ayı başında Bush yönetiminden artan fiyatlar karşısında Meksika Körfezi kıyıları boyunca büyük yeraltı tuz mağaralarında depolanan Stratejik Acil Durum Petrol Rezervleri'nin (SPR) devreye sokulmasını istemişti. George Bush ise Kerry'nin önerisini şiddetle reddederek 700 milyon varil kapasiteli SPR'nin tamamının doldurulacağını ve enerji alanında yapılması gereken işin Kongre'ye gönderdiği çok yönlü ve geniş kapsamlı yeni bir enerji politikası taslağının yasalaştırılması olduğunu bildirmişti.

Bush'un sözünü ettiği yeni enerji politikası yasası taslağı aslında Cumhuriyetçi iktidarın kurulduğu günlerden itibaren Amerikan kamuoyunun gündeminde bulunuyor.

BUSH'A TEXAS DESTEĞİ

Tasarı muhalefet tarafından, Bush'a gerek valiliği gerekse 2000 seçim kampanyası sırasında inanılmaz destekler sağlayan Texas'lı petrol ve petro-kimya firmalarına bir geri ödeme olarak değerlendiriliyor. 2000 Başkanlık seçimleri kampanyasında El Paso Corporation, Dynegy, Reliant, W S Farish and Co. ve Enron gibi Texas'lı petrol ve enerji firmalarından 50 milyon doların üzerinde destek sağlayan Başkan Bush'un, 2003 yılı tarihini taşımasına rağmen halen tartışılan ve onaylanmayan yeni enerji politikası yasası petrol ve petro-kimya firmalarına çeşitli vergi bağışıklıkları ile 21.837 milyar dolar ek kaynak sağlayacak. Uzmanlara göre yasanın Amerikan vergi mükelleflerine toplam yükü 140 milyar dolara kadar ulaşıyor. Özellikle MTBE adlı kimyasal maddenin yer-altı su kaynaklarını kirletmesi nedeniyle petro-kimya şirketlerinin ödemeleri gereken cezaların kaldırılmasının sözkonusu kuruluşlara 29 milyar dolar daha kazanç sağlayacak olması ise Çevreciler ve Demokratların liderliğinde gelişen muhalefet hareketinin en çok tepkisini toplayan nokta olarak ön plana çıkıyor.

Reklam
Reklam

Bush'un son 10 yılda yapılan tüm seçimlerde Texas'lı enerji şirketlerinin en çok parasal destek sağladığı aday olması, petrol fiyatları tarihi seviyelere tırmanırken aynı Bush'un SPR'ni devreye sokmak bir yana piyasadan ek petrol çekerek rezervlerde depolamayı sürdürmesi ve çözüm olarak yıllardır kabul ettiremediği yeni enerji politikası yasasının kabulünü önermesi, ister istemez petrol piyasasının bizzat Amerikalı petrol şirketleri tarafından manipüle edildiği senaryosunu akla getiriyor.