Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğrencisi Pınar Gültekin, 16 Temmuz 2020 günü kayboldu. 5 gün sonra yapılan soruşturmanın ardından Pınar'ın eski sevgilisi Cemal Metin Avcı, çıkan kavgada genç kızı boğarak öldürdüğünü, cesedini bağ evindeki varile koyup yaktığını, üzerine de beton döktüğünü itiraf etti. Avcı'nın gösterdiği yerde bulunan varilde, Pınar'ın kısmen yanmış cesedine ulaşıldı. Cemal Metin Avcı'nın tutuklu kardeşi Mertcan Avcı'nın tutuksuz yargılandığı cinayet davasının dördüncü celsesi geçtiğimiz günlerde Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Anne Şefika Gültekin ve aile avukatı Rezan Epözdemir, açıklamalarda bulundu.
Şefika Gültekin, "Ben Muğla'ya her gittiğimde kızımın yanık kokusunu alıyorum. Katil attığı iftiralarla bizi bir kez daha öldürüyor. Gereken cezayı alsın. Başka kadınlar öldürülmesin" dedi.
Gültekin dava sürecine ilişkin, "Mahkeme heyetini kabul etmiyoruz. Bizim avukat konuşuyor sanık avukata 'sen yalancısın' diyor. Diri diri yaktı kızımı o cani. Biz ailece perişan olduk. Biz ailece hepimiz çok kötüyüz, o iftiradan dolayı. Sanki ben caniyim de o çok iyi bir insan. Mahkeme öyle görüyor. Kızımın telefonunu Amerika'ya gönderiyorlar. Özel hayatını inceliyorlar zaten katil üç parçaya ayırmış telefonu, zaten içinde hiçbir şey yok. Kimden cesaret alıyor, bilmiyoruz" dedi.
"Biz adalet istiyoruz" diyen Gültekin, "Genç bir kıza iftira atıyor. O iftiralar bizi mahvetti. Ben kızımı biliyorum, tanıyorum. Biz Muğla'ya girmek istemiyoruz. Ben oraya gidiyorum sanki onun kokusu burnuma geliyor. Çünkü kızımı diri diri yaktı. İnsanın kızını bir caninin böyle katletmesi çok zor. Attığı iftiralarla bizi bir kez daha öldürüyor. Biz zaten ölüyüz. Benim Adalet Bakanı'ndan ricam var. Mahkeme heyetini değiştirin. Bunun cezası verilsin bir daha da kadınlar ölmesin" diye konuştu.
Ailenin avukatı Rezan Epözdemir ise, "Cinayet mahallinde HTS kayıtlarına göre Mertcan Avcı da orada. Bize göre cinayette müşterek faildir. Geldiğimiz noktada sanık bir haksız tahrik savunması yapıyor. Ezberlenmiş, kurgulanmış bir savunma yapıyorlar cezayı minimize etmek için. Mahkemede soru sorduk 'Sen bu kadını niçin katlettin?' şeklinde. Sanık da 'Çantasından bıçak çıkardı, üzerime doğru saldırdı, ben de kolumu kaldırdım, engellemeye çalıştım. Bıçak kolumu kesti. Bu cinayeti bu yüzden işledim çünkü cinnet geçirdiğim' dedi. Halbuki adli tıp raporuna göre sıyrık var kolunda. Olay mahallinde bıçak yok. Haksız tahrik savunmasını tam 3 kere değiştirdi. Dün söylediği sözler büyük bir utanç. Dolayısıyla 'ben cani değilim, ben mağdurum yazılı görsel basın çok üzerime geliyor. Benim bu kızla bir hukukum yoktu sadece tek gecelik bir ilişkim vardı' dedi. Daha önceki bütün savunmaları sıfırdan değiştirdi. Bir kadının namusuna dil uzatmak için yapılmış gerçek dışı bir ifadedir" şeklinde konuştu.
Amerika Birleşik Devletleri'ne yazılan müzekkerenin dava sürecini uzatacağını söyleyen Epözdemir, "Mahkeme heyeti Amerika Birleşik Devletleri'ne bir müzekkere yazıyor. Müzekkere ölümden önceki 2 yıl maktülenin telefonundaki video, görüntü ve mesajları isteniyor. Bu yargılamaya ne katar. Yargılama uzayacak, mahkeme karar vermeyecek, kamu vicdanını rahatsız edecek. Bunun gerekçesini sorduk. Bu sadece öldürülen bir kadının özel hayatını tartışılır hale getirmek ve cinayeti meşrulaştırma çabasıdır. Bu ancak buna hizmet edebilir. Burada yargılanan biz değiliz. Siz, katledilen kadının özel hayatını yargılama konusu haline getirirseniz bu, hukuken kabul edilebilir bir tavır olmaz. Bu, davaya hiçbir şey katmaz. 'Bu müzekkereyi geri alın' dedik. Aile ve biz reddi hakim istedi. Bu talep reddedildi. Geldiğimiz noktada yargılamada mahkemenin tutum ve yaklaşımı, yazılan müzekkere ve canice işlenen cinayeti meşrulaştırma çabası, mahkemeden adalet ve hakkaniyet çıkacağını düşünmüyoruz. Mahkeme heyeti orada, sanık aile üyelerine hakaret ederken, yargılama konusu olmayan şeylerle ilgili müdahalede bulunması lazım. Bize ve aileye orada hakaret ediyor. Mahkeme adil değil ve adil görüntü vermiyor" dedi.
DHA