İki sene önce Muğla'nın Menteşe ilçesi Karabağlar Yaylasında Cemal Metin Avcı ile tartıştıktan sonra bayılan ve canlı canlı varile konularak üzerine benzin dökülerek yakılan ve sonrasında üzerine beton dökülen Pınar Gültekin cinayeti davasında karar açıklanmıştı. Açıklanan karar tüm Türkiye'de büyük bir tepkiye neden olmuştu. 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'i boğduktan sonra varile koyup yakan 32 yaşındaki Avcı'nın 'canavarca hisle, eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme' suçundan yargılandığı davada mahkeme heyeti 23 aydır tutuklu Avcı'ya önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermiş ardından mahkeme haksız tahrik indirimi ile cezayı 23 yıla indirmişti. Duruşmada tutuksuz sanıklar kardeş Mertcan Avcı, anne Ayten Avcı, baba Selim Avcı, boşandığı eşi Eda Karagün ve ortağı Şükrü Gökhan Orhan'ın ise beraatine karar verilmişti. Tepki çeken kararın ardından Pınar Gültekin'in ailesinin avukatı Rezan Epözdemir CNN Türk yayınında açıklamalarda bulundu.
Pınar Gültekin davasında kararın açıklanmasından sonra Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir şu açıklamaları yaptı:
Bu haksız tahrik meselesi Türkiye’de kadın cinayetleri ile ilgili çok kötüye kullanılan bir kurum. Aslında kanun koyucunun amacı bu değil ancak son 15 yılda biz bunu görüyoruz. Bir profesyonel katillik müessesesi oluştu. Cinayetin öncesini tasarlayan, sonrasını tasarlayan, yargılamada nasıl ifade vereceğini ezberleyen. Çok tipik bir tezahürü var. Düşünün ki maktüleyi önce boğmaya çalışıyor, sonra diri diri odunla yakıyor. Bu cani devamında benzin döküp yakıyor, üzerine beton döküyor nehre atıyor. Eş zamanlı olarak telefonu 4 parçaya ayırıyor. Suç delillerini gizlemeye yönelik suç delillerini farklı yerlere atıyor.
Mahkeme aşamasına baktığımızda ise 3 aşamalı haksız tahrik savunması var. Soruşturma aşamasında şöyle söylüyor, ‘Benim evli olduğumu öğrendi benden menfaat temini vardı o yüzden öldürdüm.’ Sonra kovuşturma evresinde bir mektup yazıyor cezaevinden. Diyor ki,’ Benim hemcinslerimle görüntülerimi çekti, beni uyuşturdu. Menfaat temini vardı, o yüzden öldürdüm.’ diyor. Sonra duruşma başlıyor çapraz sorguda soruyorum ki niye öldürdünüz? ‘Ben konuşmaya götürmüştüm bağ evine.
Çantasından bıçağı çıkardı aniden kendimi korumaya çalıştım. Bıçak kolumu yaraladı bu nedenle panikledim bu yüzden öldürdüm. Bıçak çekmeseydi öldürmeyecek miydiniz diyorum. ‘Hayır öldürmeyecektim’ diyor. Dosyaya bakıyorum bıçak yok, adli tıp hekimine göre bıçak yaralanması yok.
ABD’ye yazı yazıldı. Pınar Gültekin’in telefonundaki mesajlar, görüntüler, video var mı? Android telefonun şifresi geldi. Bahsi geçen video yok, Whatsapp mesajı yok. Karşı yanda bunu sunamıyor. Hiçbir delille desteklenmeyen kerameti kendinden menkul haksız tahrik iddiasını mahkeme inanılmaz şekilde uyguladı. Bizatihi kendi içinde 3 kez çelişen bir haksız tahrik iddiası, karşı taraf hiçbir belge sunamıyor ama sanık ifadesine kutsiyet atfedilerek mahkemece böyle bir uygulama yapıldı.
Geldiğimiz noktada böyle bir garabet karara açıldı. Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz edeceğiz.
Mahkeme savcının mütalaasına uymayıp aksine bir karar verdi. Başsavcılık bu karara itiraz edeceğiz biz de itiraz edeceğiz. Mahkemenin kararının garabet olduğunu düşünüyoruz. İstinafın bu kararı kaldıracağını düşünüyoruz.
Mahkeme delillerin gönderildiğini söylemiyor. Türkiye’de ne yazık ki otomatik uygulanıyor. Çok önemli bir indirim nedeni… Whatsapp mesajı sunamıyor, görüntü kayıtları sunamıyor, görüntü yok, video yok, mesaj yok, bıçak yok ortada. Adli Tıp raporu var ortada. Neye göre haksız tahrik indirimi uygulandığını bilemiyoruz. Nasıl böyle bir karar verdiğini tahayyül edemiyoruz. Yanlış mutlaka bir yerden döner. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Mahkemenin böyle bir karar vereceğini bizler ön görmüştük. Reddi hâkim talebinde bulunmuştuk, 3 defa reddedildi. HSYK’ya şikâyet ettik, başka ne yapabiliriz? Hiçbir tasarrufta bulunulmadı ve hukuk garabeti kararı verildi.
Biz şimdi hukuk devleti gereği olarak hak arama özgürlüğümüzü kullanacağız. Yasal yollara başvuracağız. İstinaf ve yargı aşamaları dahil sonuna kadar adaletin tecellisi ve gerçeğin ortaya çıkması için bir çaba içinde olacağız.
Düşünebiliyor musunuz? 23 yıl hapis cezası alan kasten öldürmeden bu fail bu karar kesinleşirse 14 yıl 4 ay sonra cezaevinden salıveriliyor. Şartla salıverme ve denetimli serbestlik tedbiri uygulandıktan sonra. Bu cani bu karar böyle kesinleşirse 14 yıl 4 ay sonra topluma yeniden karışmış olacak.
Aslında biz bu çarşambanın gelişini salıdan öngördük. Yargılamanın safhası sırasında 3 defa aile mahkemeye güvenmediğini, bu mahkemeden adalet çıkmayacağını hakkaniyet tesis edilmeyeceğini söyledi. Biz de söyledik ve reddi hâkim istedik. Dedik; 'Sizi reddediyoruz.' Fakat reddi hâkim taleplerimiz reddedildi. Hakimle ve Savcılar Kurulu'na bu mahkemeyle ilgili şikâyet dilekçesi verdik. İnceleme, soruşturma oradan hiçbir sonuç çıkmadı. Biz zaten bu mahkemenin adalet ve hakkaniyet tesis edemeyeceğini taayyün ediyorduk. Dolayısıyla geldiğimiz noktada böyle bir garabet karara imza atıldı. Biz bu karara Muğla Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz edeceğiz.
Sadece biz değil Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı da itiraz edecek. Çünkü Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı duruşma savcısı meslektaşımız hem Mert Can Avcı hem de Cemal Metin Avcı ile ilgili mahkûmiyet mütalaası verdi ve ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi. Diğer 4 sanık için de suç delillerini gizleme, yok etmeden 5 yıla kadar hapis istedi. Mahkeme savcının mütalaasına uymadı. Aksine bir karar verdi. Bize göre garabet mahiyetinde bir karar verdi. Şimdi hem başsavcılık makamı bu karara itiraz edecek, mütalaasına aykırı karar verildiği için hem de biz bu karar itiraz edeceğiz.
İstinaf mahkemesinin bu hukuksuz kararı kaldıracağını, adalet ve kamu vicdanını rahatlatacak bir karar ihdas edeceğini umut ediyoruz.