Engin Esen - BBC Türkçe
Uzmanlar, yeniden yapılanmanın hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın devlet yetkilileriyle yürüttüğü görüşmelerle yakından ilişkili olduğunda hemfikir.
Ancak yönetim kademesindeki değişikliklerin bu 'süreci' nasıl etkileyeceğine farklı açılardan yaklaşılıyor.
Yorumlarda, PKK'nın aylardır susan silahları hazırda tuttuğuna dikkat çekilirken, örgüt liderlerinden Murat Karayılan'ın içine girdiğimiz hafta "sürecin tıkanabileceğini" söylemesine dikkat çekiliyor.
Başlıca üç senaryo
İki yılda bir yapılan Kongra Gel toplantısının en dikkat çekici sonucu, Karayılan'ın yaklaşık 10 yıldır yürüttüğü Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Kurulu Başkanlığı'nın, Eş Başkanlığa dönüştürülmesi oldu.
'Eş Başkan' görevleri, Bese Hozat ve Cemil Bayık'a verildi. Karayılan'ın ise silahlı kanat Halk Savunma Güçleri'nin (HPG) başına geçeceği iddia edildi.
Türk medyasında Bayık genellikle, İran'la yakın ilişkileri bulunan ve Karayılan'dan farklı olarak 'sertlik yanlısı' olan PKK liderlerinden biri olarak resmediliyor.
Missouri Devlet Üniversitesi'nden Doç. Dr. David Romano, örgütün kurucuları arasında yer alan Bayık'ın İran'da çok zaman geçirmesinin ve diğer Eş Başkan Bese Hozat'ın Alevi olmasının, PKK ile İran-Suriye ittifakı arasında bir yakınlaşma işaret sayılabileceğini belirtiyor. Bu durumda, PKK saldırılarının yeniden başlama ihtimalinin "yok sayılamayacağını" söylüyor.
Romano, BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, diğer bir senaryoyu ise şöyle özetliyor: "Birçok örgütte olduğu gibi, PKK da bazen yukarıdaki politik ayarlamalar ile sahadaki kişilerin eylemleri arasında bağlantı kopukluğu yaşıyor. Eğer Karayılan sahiden eskisi gibi PKK'nin askeri kanadı HPG'nin komutanlığına geçtiyse, onun bilinen ılımlılığı nedeniyle, ileride daha fazla dizginleme olacağına işaret edebilir bu. Bu senaryoda, Karayılan silahları suskun ama hazır tutarken, Bayık ve Hozat, barış anlaşmasının uygulanması için daha fazla zaman veren ihtarcı liderler oluyor."
Cambridge Üniversitesi tarafından yayımlanan "Kürt Ulusal Hareketi" başlıklı kitabın yazarı, pek dillendirilmeyen üçüncü bir senaryodan da söz ediyor.
Bu senaryoya göre, hükümetin beklenen 'açılım' adımlarını atmamasından hüsrana uğrayan PKK, Gezi Parkı eylemleri örneğinden hareket ederek, sivil itaatsizliğe ve kitlesel protestolara yönelebilir. Böylece, Romano'nun değimiyle "neredeyse Kürt milliyetçisi olduğu kadar kapitalizm karşıtı" çizgiye sahip olan PKK, Türk hükümetini sıkıştırabilir.
Karayılan'ın rütbesi düştü mü, yükseldi mi?
Bazı uzmanlar ise PKK liderleri arasındaki ayrılıkların söylendiği gibi belirgin olmadığı görüşünde.
"Kürtler ve Devlet: Irak, Türkiye ve İran'da Ulusal Kimliğin Gelişmesi" başlıklı kitabı Türkçe'ye çevrilen Dr. Denise Natali bu uzmanlardan biri.
Görev değişikliklerinin PKK'nın çizgisinde belirgin bir değişime işaret etmeyeceğini savunan Natali, "Bu, Öcalan etrafındaki birkaç anahtar önemdeki lideri ve açık bir misyonu olan, hayli merkeziyetçi bir örgüt" diyor.
Natali'ye göre, örgüt yeniden yapılanırken Türk yetkililere, siyasi hedeflerinden vazgeçmediğine ve Türkiye'nin Kürt sorunuyla ilgili sözlerini tutmasını beklediğine ilişkin mesajlar veriyor.
Yıllardır Kürt sorunuyla ilgili gelişmeleri mercek altına alan gazeteci Cevdet Aşkın da benzer görüşleri ifade ediyor.
Aşkın, PKK liderleri arasında kıyasıya mücadele olduğuna ilişkin spekülasyonları, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin yürütmüş olduğu mücadelenin psikolojik harekât bölümü" diye tanımlıyor.
Öcalan'ın yakalanmasının ardından, örgütün özellikle son 7-8 senede bir saflaşma geçirdiğini ve artık iç disipline sahip, monolitik bir yapıya dönüştüğünü belirten Aşkın, çekilme konusu "kafasına yatmayan" askeri örgüt yöneticilerinin bile Öcalan'ın çağrısına uymasını örnek olarak gösteriyor.
Abdullah Öcalan'ın 21 Mart Nevruz mesajında, stratejik değişim için silahlı mücadele yerine siyasi mücadeleye geçiş çağrısı yaptığını hatırlatan deneyimli gazeteci, son değişiklikleri de buna uygun bir düzenleme olarak görüyor: "Eş Başkanlık sisteminin getirilmesinin yanı sıra, Genel Başkanlık Konseyi oluşturuldu. Genel Başkanlık Konseyi 6 kişiden oluşuyor ve Murat Karayılan bu konsey içerisinde yer alıyor. Murat Karayılan'ın açıklamasından öğrendiğimiz kadarıyla amacı, sürecin gerekliliklerine çabuk cevap verebilmek. Yani karar alma mekanizmasını daha daraltıyorlar; KCK sisteminin bileşenlerini temsil yetkisine sahip olan bir Genel Başkanlık Konseyi oluşturarak karar alma sürecini hızlandırıyorlar."
Şimdiye kadar 35 kişilik Yürütme Konseyi'nin Başkanı olan Karayılan'ın, yeni oluşturulan Genel Başkanlık Konseyi'nin 6 üyesinden biri olduğuna dikkat çeken Aşkın, "Tenzil-i rütbe yok; aksine, bir kademe daha yukarı çıkış var" diyor.
Aşkın, Türk medyasında çokça söylendiği gibi Karayılan'ın "HPG komutanlığını" Nureddin Sofi'den devralmasının ise söz konusu olmadığını vurguluyor. Aşkın'a göre muhtemel olan, HPG ile yerleşim yerlerindeki diğer silahlı güçlerin 'siyasi sorumluluğunun' Başkanlık Konseyi'nde Karayılan tarafından üstlenilmesi.
PKK'nın izleyeceği olası politik hatlar
Durum bundan ibaretse, PKK/KCK bundan sonra nasıl bir çizgi izleyebilir? Kongra Gel Genel Kurulu'ndaki kararlardan birinin, HPG'nin genişletilerek güçlendirilmesi olduğunu hatırlatarak, bu soruyu uzmanlara yönelttik.
Dr. Romano'ya göre, HPG'nin yakın vadede Kuzey Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi veya Türkiye ile ciddi çatışmalara girmesi olası değil. İran ordusunun Irak sınırına yaptığı yığınağın Kongra Gel Genel Kurulu'nu etkilemeye yönelik olduğunu iddia eden Dr. Romano, HPG'nin Suriye'deki Kürtlerin pozisyonunu güçlendirmeye odaklanacağını öngörüyor.
HPG'nin "Dört devlet altındaki Kürt halkının koruyucusu" olarak tanımlandığına dikkat çeken Dr. Natali, bu söylemin içinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'ye yönelik bir mesajın yattığını belirtiyor. Yani, "Kürtleri ve sınırlar ötesi Kürt milliyetçiliğini kimin temsil edeceği" üzerine bir "güç mücadelesi" bahis konusu.
Cevdet Taşkın, "örgütün iki hat üzerinden bir strateji oluşturduğunu" ifade ederek, şöyle açıklıyor bunu: "Devletle sürecin siyasi çözüme doğru evirlmesi durumuna yönelik hazırlık yapıyorlar. Süreç tıkanır veya tekrar çatışma dönemi başlarsa ona da hazır bir şekilde, daha büyük bir kapasiteyle cevap vermek için hazırlanıyorlar."
Öcalan'ın devletin görevlendirdiği doktorlara güvenmeyerek, 'bağımsız' doktor heyeti istemesini "güvensizlik işareti" sayan Aşkın, Murat Karayılan'ın bu hafta "sürecin tıkanabileceğini" söylemesinin "dikkat çekici" olduğunun altını çiziyor. Ağırdan alınan çekilmenin askıya alınması da Aşkın'a göre olası.