Geçtiğimiz hafta Diyarbakır'da PKK'nın uyuşturucu tarlalarına yönelik gerçekleştirilen büyük operasyonun ardından, terörün uyuşturucu ticareti ile ne derece iç içe olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.
Diyarbakır'da ele geçen uyuşturucunun Türkiye'de bir yılda üretilen uyuşturucunun yarıdan fazlasını oluşturduğu açıklanırken, Akit'in ulaştığı emniyet raporlarında, örgütün ayrıca uyuşturucunun ekiminden dikimine, nakliyesinden sözde vergilendirmesine kadar her aşamasında bulunan bir uyuşturucu karteli haline geldiği görülüyor.
Raporlara göre, terör örgütü nün uyuşturucu işindeki ‘maharetleri' saymakla bitmiyor. Geçen hafta gerçekleştirilen Diyarbakır operasyonunun ardından Türkiye'nin de, uyuşturucunun merkezi sayılan Afganistan veya Kolombiya'dan aşağı kalır yanının olmadığı ortaya çıktı. PKK 'nın uyuşturucu işi yaptırdığı köylüleri sözde ‘peşin vergiye' bağladığı, örgüte borçlanan köylünün mecburen kenevir yetiştirmek zorunda kaldığı bilgisine ulaşıldı.PKK ayrıca İranlı kaçakçıları da çift taraflı ‘vergilendirmeyi' ihmal etmemiş. İran üzerinden Batıya seyreden Hint keneviri-esrar ticareti tamamen örgütün kontrolünde iken, Batıdan İran'a sevk edilen eroin ve kokain maddeleri de yine örgütün kontrolü altında seyrediyor.
Yıllardır dillendirilen terör örgütü PKK'nın uyuşturucu ticareti yaptığı yönündeki bilgi ve iddiaların gerçekliği, geçtiğimiz hafta Diyarbakır'da örgütün kenevir tarlalarına gerçekleştirilen operasyon sonucu artık tartışılamaz hale geldi. Operasyonun ortaya çıkardığı tablo, terör örgütünün, finans kaynaklarının başında gelen uyuşturucu ticaretinin yanı sıra kenevir ekimi ve diğer kaçakçıların sözde vergilendirilmesinde de maharet sahibi olduğu gerçeğiydi.
Bölgede uyuşturucu ticaretini elinde bulunduran PKK'ya vurulan ağır darbenin ardından, örgütün uyuşturucu tarlalarıyla ilgili olarak basına dağıtılan fotoğraflar “Afganistan veya Kolombiya'ya dönmüşüz” yorumlarının yapılmasına sebep oluyor.
Güvenlik güçleri, istihbarat birimlerinin de desteğiyle Diyarbakır'ın Lice, Kulp, Hani, Eğil, Kocaköy, Hazro ve Silvan ilçelerinde bulunan toplam 5 bin dönüm arazi üzerinde Hint keneviri dikildiğini belirlemiş, helikopterlerle takibe alınan uyuşturucu tarlalarının gelirinin de PKK'ya aktarıldığı bilgisine ulaşılmıştı. Bu alanda üretilen uyuşturucunun Türkiye topraklarında üretilen toplam uyuşturucunun yarısından fazla olduğu değerlendiriliyor. Güvenlik güçleri, PKK'lıların, bölge halkına tarlalara uyuşturucu ekilmesi yönünde baskı yaptığını ve köylülerden, tarlalarının niteliklerine göre değer biçtiği ve sözde peşin vergi statüsünde on binlerce lira haraç aldığını da tespit etti. Örgütün bu yolla köylüleri maşa olarak kullandığı, örgüte borçlanan köylünün de mecburen kenevir dikimi yaptığı belirtiliyor.
41 farklı bölgede eşzamanlı operasyon düzenledi. 100'ün üzerinde adrese baskın yapılan operasyon kapsamında 80 kişi gözaltına alındı. Tarlalarda yapılan çalışmalarda tonlarca dikili kenevir ve esrar maddesi ele geçirildi. Emniyetin yaptığı istihbari çalışmalara göre Diyarbakır'da 120'nin üzerinde köyde daha aktif olarak uyuşturucu yetiştiriciliği yaptığı sanılıyor. Söz konusu uyuşturucu tarlalarının kontrolü yine PKK'lıların elinde. Yetkililerden alınan bilgilerde, bu 100 den fazla köyle ilgili çalışmaların devam ettiği, yeni operasyonların bölge tamamen temizlenene kadar süreceği vurgulanıyor.
Peki güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği bu tarihi operasyon ile ortaya çıkarılan gerçekler daha önce sır mıydı? Uzmanlar bu soruya “Elbette hayır” cevabını veriyorlar. PKK/KCK terör örgütünün uyuşturucu madde kaçakçılığı yaptığı bilgisi, Şemdin Sakık, Fehman Hüseyin gibi örgütün en üst düzey yöneticileri tarafından bugüne kadar pek çok kez itiraf edildi. İşte örgütün uzun yıllardır uyuşturucudan beslendiğini ortaya koyan resmi ifade tutanakları ve istihbari kayıtlardan sadece bir kaçı:
Parmaksız Zeki kod adını kullanan bir dönem örgütün iki numaralı ismi Şemdin Sakık'ın 13 Nisan 1998 tarihinde verdiği ifadede; “Genelde uyuşturucu trafiğinin noktalandığı ve dağıtımının yapıldığı Avrupa ülkelerinde, Kürt mafyasının etkin olması, uyuşturucu dağıtımının da bunların elinde olması nedeniyle haraç olarak alınan paraların PKK'ya aktarıldığı, paraların Almanya'da toplanıp, kurye vasıtasıyla Şam'a Abdullah ÖCALAN'a götürülüp teslim edildiği...” bilgisini veriyordu. Yine örgütün dağ kadrosundan Welat kod adlı Ramazan Baysal Karabudak Haziran 2010'da verdiği ifadede; “Esendere Sınır Kapısı'nın güneyinde Türkiye-İran-Irak sınır hatlarının kesiştiği noktada bulunan Şehidan, Kandil alanında bulunan Kuzine, Van-İran sınırında bulunan Kalereş ve Hakurke-Hınıre arasında bulunan Kaleşin Gümrük noktalarında kaçakçılık faaliyetlerinden vergi alındığı, geçen malın niteliğine göre (sigaradan az alınıyorsa eroinden çok alınması gibi) ücretlendirmenin yapıldığını...” söylemişti.
Örgütün Irak'ın kuzeyindeki silahlı birliklerinde görevli iken sahte kimlikle geldiği Gaziantep'te yakalanan Harun kod adlı Suat Karagöz'ün Şubat 2009'da alınan ifadesinden; “Türkiye-İran sınırında mazot, sigara, uyuşturucu, silah kaçakçılarından büyük miktarda gümrük vergisi adı altında para aldıkları” bilgisine ulaşılmıştı. Kasım 2011'de Şırnak'ta teslim olan Rojhat ve Ferda kod adlarını kullanan Zinar Reşit Öztürk verdiği ifadede, PKK'nın gelirleri arasında uyuşturucu kaçakçılığından elde edilen gelirler olduğunu ifade etti. Kırsal alanda faaliyet göstermekte iken Ağustos 2011'de Hakkari/Yüksekova'da teslim olan Zeynel kod adlı Turan Türköz ifadesinde, örgütün uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı, uyuşturucu kaçakçılığından yılda 100 milyon dolar para elde ettiğini ifade etti. Kırsal alanda faaliyet göstermekte iken Haziran 2007'de Elazığ/Karakoçan'da yakalanan Rızgar ve Batman kod adlı Nevzat Yıldız alınan ifadesinde; “Avrupa'dan toplanan yardımlar, Kuzey Irak'ta bulunan gümrükçülerden, uyuşturucu madde imalat ve ticaretini yapanlardan, özellikle Türkiye-İran ve Irak sınırında mazot, insan, alkol, sigara, hayvan kaçakçılığı yapan kaçakçılardan alınan vergilendirme adı altında alınan paralar, ülke içerisinde göçerlerden vergilendirme adı altında alınan paralar, Doğu ve Güneydoğuda orman kesimi yapan şahıslardan alınan paralar, kırsal kesimde iş yapan ihale alan bazı müteahhitlerden alınan paraların örgütün finans kaynaklarını oluşturduğunu” beyan etmişti. Mayıs 2011'de yakalanan Firaz kod adlı Engin Yerlikaya ifadesinde, “2010 yılı Ekim ayı ortalarında Nasır kod ve Cemşit kod adlı militanlar ile birlikte İran'dan Türkiye'ye kaçak giriş yapılan sigara, mazot ve uyuşturucuların gümrüklendirme işinde faaliyet yürütmeye başladıklarını” aktarmıştı.
Ocak 2012'de Şırnak'ta teslim olan Agit Bagok kod adlı Necmeddin Erim ifadesinde; “PKK tarafından Avrupa'da halktan paralar toplandığı, İran-Irak ve Türkiye sınırlarından kaçakçılık yapan kişilerden para alındığı, örgütten izinsiz kaçakçılık yapılmasının mümkün olmadığı, her kaçakçının, kaçakçılık yaptığı malzemenin değerine göre örgüte para ödemek zorunda olduğu, izinsiz olarak kaçakçılık yapmaya çalışanların mallarına el konulduğu, İran sınırında (Esendere-Şehidan bölgesi) yapılan özellikle uyuşturucu madde kaçakçılığı, İran Urmiye-Makü arasında akaryakıt kaçakçılığı ve insan kaçakçılığından gelir elde edildiği,” hususlarını beyan etmişti. 07.09.1996 tarihinde İstanbul ilinde 2750 gram uyuşturucu ele geçirilmişti. Olayla ilgili gözaltına alınan şahıslardan Hurşit Han, alınan ifadesinde, “örgüt mensuplarının kendisine gelerek uyuşturucu kaçakçısı olduğu için kendisinden para istediklerini, kendisinin de 1 milyar lira para yardımında bulunduğunu” belirtmişti.
10.09.1998 tarihinde ele İzmir'de ele geçirilen 6 kg 133 gr esrar maddesi olayında yakalanan Nizamettin Baltan isimli şahıs alınan ifadesinde; “PKK terör örgütü mensuplarının örgüte gelir elde etmek için köylülerin tarlalarına kenevir ektirdiği, sahibi olmayan tarlalara da zorla kenevir ektirdiklerini, ekilen tarlaların PKK örgüt mensuplarınca değer verilerek (biçilerek) alınacak ürünün miktarına göre vergi adı altında para toplandığını” belirtmiştir. Örgütün bu yolla insanları topraklarından soğuttuğu ve Batıya göçü hızlandırdığı değerlendiriliyor.
22.10.1998 tarihinde Hakkari'de emniyet birimlerince 107 kg 680 gr eroin ele geçirildi. Olayla ilgili 28 şahıs gözaltına alındı. Halkın Mücahitleri Örgütü mensubu olarak kayıtlarda tanınan Zikri Demir isimli şahıs ifadesinde; “Uyuşturucu maddenin PKK'ya verilen para sayesinde rahatlıkla temin edildiği, Saygın ailesinin PKK'ya dağdan getirilen uyuşturucu madde için kilo başına 1000 Alman markı vererek uyuşturucu madde getirdiklerini ve yıllık satılan eroinden PKK'ya ortalama 1.000.000 Alman markı verdiklerini belirtmiştir. Şahıslar hakkında son alınan bilgilere göre Sami Saygı ve Reşat Saygı'nın 22.10.1998 tarihinde Hakkari Yüksekova'da ele geçirilen 107 kilo 685 gram eroin maddesi olayı ile ilgili olarak yakalandıkları ve diğer şahıslar hakkında gıyabi tevkif müzekkeresi bulunduğu” bildirilmişti. 14.03.1996 tarihinde İzmir ilinde 20 kg eroinle birlikte 4 şahıs yakalanmıştır. Söz konusu şahıslardan Abubekir Sıddık Oktay ifadesinde: “Her kaçakçının PKK terör örgütüne kg. başına 1000 mark haraç verdiğini...” belirtmiştir.
13.02.1996 tarihinde Ağrı ilinde 1007 gram eroin maddesi ile birlikte yakalanan Mehmet Salih Sarıhan ifadesinde; “Kendisinin PKK terör örgütüne sempati duyduğunu, köyü İran sınırı yakınında olduğu için pek çok uyuşturucu madde kaçakçısı İranlının uyuşturucu madde satmak üzere köylerinde kaldığını, bu şahısların uyuşturucu ticaretinden PKK'ya pay verdiklerini, kendisinin de maddi daha fazla para kazanmak üzere bu işe girdiğini, yakalamadan birkaç gün önce bir İranlıdan söz konusu maddeyi aldığını, şahsın kendisine uyuşturucu ticaretini PKK terör örgütü adına yaptığını, yakalanması halinde bu konuda bilgi verirse örgütün kendisini öldüreceğini söylediğini, uyuşturucuyu polise satmak isterken yakalandığını” ifade etmiştir.
12.04.1998 günü Van/Başkale ilçesinde evi bulunan Naci Yılmaz isimli şahıs eroin imalatı yaparken yakalanmış, olay yerinde ev sahibi ile birlikte yanında işçi olarak çalışan, Veysel Gürçin, M. Safi Arvas, Muğdat Yılmaz, Sofi Yılmaz, Refik Yılmaz, Celal Yılmaz Ve Orhan Yılmaz isimli şahıslar yakalanmış, kilolarca uyuşturucu ve yapımında kullanılan malzemeler ele geçirilmişti. Sanıklardan M. Safi Arvas, Necip Tekin ve Naci Yılmaz verdikleri ifadelerde; “Üretilen uyuşturucudan İran sınırından giriş ve çıkışlarda PKK'ya belirli miktarlarda pay verdiklerini” belirtmişlerdir. 27.04.1994 tarihinde Diyarbakır ilinde yapılan operasyonda 27 kilo 556 gram esrar, 600 gram morfin, 5 kilo 758 gram kenevir ele geçirilmişti. Olayla ilgili olarak gözaltına alınan Abdurrahman Erol ve Halis Erol ifadelerinde; “Ele geçirilen esrar maddesini örgüte gelir getirmek amacıyla satacaklarını, bir çok kere de örgüte ait uyuşturucu maddeleri satarak elde ettikleri gelirleri PKK'ya verdiklerini” itiraf ettiler. PKK terör örgütü mensubu Hüsamettin Kaya'nın 09.04.1999 tarihinde Bingöl Emniyet Müdürlüğü'nde alınan ifadesinde; “Ben de Almanya'da kaldığım süre içerisinde aracı olarak uyuşturucu madde satarak gelir sağladım. Sağladığım bu gelirden de hisseme düşen miktar belirtmiş olduğum gibi PKK terör örgütü mensuplarına vergi ve aidat adı altında vermiştim” demişti. PKK terör örgütü mensubu Sadi Dağ'ın 09.03.1999 tarihinde Bingöl Emniyet Müdürlüğü'nde alınan ifadesinde; “Satmış olduğum uyuşturucu maddenin yüzdesinden de veriyordum. Nurettin Kaya ve Kadir Kaya isimli şahıslarla uyuşturucu satarak örgüt adına faaliyet gösteren derneklere gidip geliyorduk” şeklinde beyanda bulunmuştu.
Irak'ın Kuzeyinde bulunan örgüt kamplarından sorumlu olarak faaliyet gösteren Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin ile Diyarbakır'ın da içerisinde bulunduğu sözde Orta Saha Komutanı İrfan kod adlı Mehmet Tahir Kılıç arasında 13 Haziran 2012 tarihinde gerçekleşen telsiz görüşmesinde;
“Fehman Hüseyin: Arkadaşlar bir ay boyunca bir şeyin peşine düşüyor. Sonuç alana kadar, parça parça sonuç alana kadar sonrasında buraya gönderemiyorlar. Zaten sen biliyorsun, o gün bir şey gelmişti. Yani gerçekten bu kışın milyonlarca şey arazi altında çürüdü. Yani ben anlamadım niye topluyorlar niye öyle yapıyorlar. Bizim yanımıza da gönderemiyorlar. Benim söylediğim yöntem arkadaşlar için daha rahat olur, daha rahat gönderilir. Arkadaşlar yanına alıyor, illa yanlarında tutacaklar, yerin altına saklıyorlar sonrasında koruyamıyorlar, gönderemiyorlar. Biraz daha pratik bir tedbir alın. Tamam mı?
Mehmet Tahir Kılıç: Tamam tamam.
Fehman Hüseyin: Bak arkadaş açık söyleyeyim. İki buçuk trilyon hepsi yanmış, gitmiş. Ben anlamadım. Bizim arkadaşlar banka mı olmuş, para toplama grubu mu olmuş ya da eylem grubu mu? Arkadaş böyle olmaz. Yani size diyeyim, düşmanın silahı bize yetmezken arkadaşlar şey ediyor daha, arkadaşların ihtiyacı neyse karşılasınlar diğerini yönlendirsinler. Ama illa yanlarına alacaklar, ellerine alacaklar, bilmem nereye götürüyorlar, hepsini Cudi'ye götürdüler, Garzan'a götürdüler, Erzurum'a götürdüler, bilmem nereye götürüyorlar yani en az 4-5 trilyon kayıptır, 4-5 trilyon hepsi yerin altında kayboldu gitti.
Mehmet Tahir Kılıç: Tamam anladık.”
PKK terör örgütünün, kaçakçılık konusu malın cins ve miktarına göre aldığı haraca ilişkin yakalanan/teslim olan örgüt mensuplarının ifadelerinden örnekler ise şöyle; Ağustos 2009'da Hakkari'de teslim olan Şervan-Bozova kod adlı Ramazan Demir ifadesinde; İran'dan Türkiye'ye katırlarla yapılan kaçakçılık faaliyetlerinden; sigara (100 kutu-katır başı) çay (50 kg.-katır başı) şeker (100 kg.-katır başı) benzin, mazot(18 lt-katır başı) gibi kalemlerden 3-5 dolar gibi sözde vergilendirme yaptıklarını, bu yolla Türkiye sanayii ve üreticisine darbe vurmayı hedeflediklerini, ham uyuşturucu madde-baz morfin ve işlenmiş uyuşturucu maddeler-eroin gibi kalemlerden ise daha yüksek vergiler (haraç) alındığını, insan kaçakçılığı işinden de (kişi başı) 5 dolar alındığı, bu yolla da devletin zora sokularak enerjisinin bir kısmını mültecilere ayırmaya zorlanmasının hedeflendiğini; Türkiye'den İran'a yapılan kaçakçılık faaliyetlerinden ise elbise, kozmetik ürünler, araba yedek parçaları gibi kalemlerden katır başı vergiler alındığı, İran'a götürülen kokainden ise kg başına 3000 dolar (İran'da kilogram fiyatı 50 bin dolar) aldıklarını, İran'a Türkiye'den av tüfeği kaçakçılığının da PKK'nın kontrolünde gerçekleştiğini beyan etmişti.
Sözde Zağros Eyaleti-Şehidan Taburu'na bağlı olarak Şehidan, Tise, Harçini ve Esendere olmak üzere 4 bölgede sözde gümrüklendirme faaliyetinin yapıldığı, sözde vergilendirmelerden yıllık Şehidan bölgesinde 100.000-130.000 dolar, Tise bölgesinde 100.000 dolar, Harçine bölgesinde 150.000 dolar, Esendere bölgesinde 650.000 dolar gelir elde edildiği, Esendere sözde gümrük bölüğünden yılda 40 tondan fazla, diğer üç bölükten de yılda 15 tondan fazla uyuşturucu sevkiyatının yapıldığı, terör örgütü adına en çok paranın uyuşturucu kaçakçılarından alınan sözde vergilerden elde edildiğini beyan ettiği öğrenildi. Terör örgütü adına Van'a mücavir İran topraklarında silahlı faaliyet göstermekte iken 22 Ağustos 2009'da Osmaniye'de yakalanan Hacı kod adlı Kasım Sözen de ifadesinde; Benzin, mazot (katır başına) uyuşturucu madde (eroin 1 kg.) bu kaçakcılık faaliyetlerinde bulunanların yaşadığı veya uyuşturucunun hammaddesini üreten köylerden ortalama 3.000 TL-5.000 TL, esnaflardan sözde ilçe ekonomisini canlandırdıkları iddiasıyla 2.000 dolar-5.000 dolar, köylerden ve ilçelerden yıllık 500.000 ABD doları vergi adı altında para topladıklarını beyan etmişti. 2011 yılı içerisinde terör örgütünün elinden kaçarak kurtulan bir şahıs ifadesinde; “Reber kod adlı Mehmet Şah Yildeniz ile birlikte Serhildan kod adlı teröristlerin kaldığımız noktada vatandaşlardan vergi adı altında topladıkları çok miktarda parayı saydıklarını gördüm” şeklindeki beyanı, yöre halkından toplanan yüklü miktardaki paranın uyuşturucu trafiğinden alınan yüzdelik pay olduğu sanılıyor.
YENİ AKİT