Plasenta nedir? Plasenta ne zaman oluşur?

Plasenta, anne karnında bulunan bebeğin gereksinim duyduğu kaynakları anneden temin etmesine imkan veren doğal yapıdır. Yani anne karnındaki bebek gelişimini plasenta üzerinden aldığı besinlerle sağlar. “Plasenta nedir? Plasenta ne zaman oluşur?” gibi konu hakkında en sık merak edilen tüm soruları ve yanıtlarını sizler için derledik.

Plasenta, anne karnındaki bebeğin sağlıklı bir biçimde beslenerek gelişebilmesi için son derece kritik bir rol üstlenen yapılardan biridir. Anne ile bebek arasında fizyolojik olarak kurulan bir bağ olan plasenta sayesinde bebek, anne karnındayken gerekli besinlere erişim sağlar. Buna ek olarak, plasenta bebek ile anne arasındaki gaz değişimi ve atıkların bebekten anneye taşınması gibi önemli süreçlerin gerçekleşmesini de sağlayan bir unsurdur.

Plasenta Nedir? Plasentanın Üstlendiği İşlevler Nelerdir?

Plasenta kelimesi Antik Yunanca ve Latince’den Avrupa dillerine ve oradan da Türkçe’ye girmiştir. Plasenta, önceleri çiçekli bitkilerde yumurtaların taşındığı kısmı ifade etmek için kullanılan bir terimdi. Ancak daha sonra omurgalı canlılarda rahimdeki fetüsün, fetüs duvarına bağlanmasını sağlayan organın da ismi olarak anılmaya başlandı. “Plasenta ne demek?” sorusuna doğru yanıt verebilmek için öncelikle kelimeyi sözlük karşılığıyla ele alalım. Kelime, etimolojik olarak Yunanca’dan, Türkçe’ye geçmiş olan “pilaki” ile ortak bir kökten gelmektedir. Dolayısıyla sözlük karşılığı olarak “yassı kek” ya da “yufka” olarak tercüme edilebilir. Nitekim, anne karnındaki bebeğin beslenmesini sağladığı için İtalyan anatomist Realdo Colombo tarafından bu şekilde adlandırılmıştır.

Reklam
Reklam

Plasenta, annenin hameliği boyunca anne ve bebek arasındaki besin alışverişini sağlayan organdır. Rahim içerisinde bulunan bebek, tüm besin kaynağını buradan sağlar ve aynı şekilde vücudunun ürettiği atıkları da buradan annenin atık sistemine iletir. Bebek ile birlikte büyüme gösteren plasenta, bebeğin sağlıklı gelişimi açısından hayati derecede öneme sahiptir. Bebek plasenta ile bağını kendi karnından çıkan ve plasentaya bağlanan göbek kordonu vasıtası ile sağlar. Doğumdan sonra ise göbek kordonu kesilerek bebeğin plasenta ile olan bağlantısı sona erdirilir. Peki daha geniş anlamda plasentanın görevleri nelerdir?

Annenin vücudundan bebeğe iletilmesi gereken tüm besinler plasenta ve göbek kordonu vasıtası ile bebeğe ulaştırılır. Anne karnında bulunan bir bebeğin özellikle enerji bakımından ihtiyaçları son derece önemlidir. Bu anlamda bebeğin enerji kaynağı da plasenta içerisinde meydana gelen glikojen ve kolesterol karışımı unsurdur.

Buna ek olarak plasenta, bir çeşit salgı bezi fonksiyonuna da sahiptir. Annenin hamileliği boyunca salgıladığı hamileliğe bağlı hormonların neredeyse tamamının salgılanmasında plasenta görev üstlenir. Ayrıca progestoren, insülin ve beta HCG gibi hormonlar bebeğin büyümesi ve gebeliğin olağan bir biçimde devam edebilmesi için son derece önemlidir ve bu hormonlar plasenta üzerinden salgılanır.

Reklam
Reklam

Anne karnında bulunan bebek, gereksinim duyduğu tüm su, oksiyen, mineral ya da vitamin gibi temel unsurları plasenta üzerinden sağlar. Aynı şekilde bebek, vücudunun ürettiği atıkları da plasenta aracılığı ile dışarı atabilmektedir. Ayrıca plasenta, bebeğin vücut ısısı üzerinde de dengeleyici bir etkiye sahiptir. Plasenta sayesinde bebeğin daha sağlıklı ve güvenli bir ortamda olması sağlanır.

Tüm bunların yanı sıra plasenta, fetüsteki hayati organlar gelişimini gerçekleştirene kadar bu hayati organların fonksiyonlarını yerine getirir. Plasentanın bir süreliğine görevlerini yaptığı bu organlar ise; akciğer, böbrekler ve karaciğer gibi son derece yaşamsal işlevlere sahip organlardır.

Plasenta Sıvısı Nedir? Ne İşe Yarar?

  • Amniyon sıvısı ismi de verilen plasenta sıvısı, bebeğin anne karnında olduğu süre içerisinde bebeği koruyabilmek amacı ile annenin vücudu tarafından üretilmektedir. İlk üç ay boyunca plasenta tarafından üretilen bu sıvı bebek için oldukça önemlidir. Son derece steril bir sıvı olan bu unsur, aynı zamanda bebeğin rahat bir biçimde hareket edebilmesini sağlayarak gerekli kas gelişiminin gerçekleşmesine de yardımcı olur.
  • Plasenta sıvısı aynı zamanda, anne karnına bir darbe gelmesi durumunda da bebeği koruyarak zarar görmesinin önüne geçer. Bu sayede ana rahmindeki bebeğin dış etkenler nedeniyle gelişiminde ortaya çıkabilecek aksamalar önlenir.
  • Plasenta sıvısı, bebeği 37 derecelik bir sıcaklıkta muhafaza eder. Böylelikle bebek, gerçek dünyadaki iklim koşullarının değişkenliğinden etkilenmez.
  • Yaklaşık olarak üçüncü ve dördüncü aylar arasında plasenta sıvısı bebeğin idrarından oluşmaya başlar. Ancak bu sıvı genel olarak mineral ve su barındırdığı için bebek açısından zararlı değil aksine son derece faydalıdır.
Reklam
Reklam

Plasenta Ne Zaman Oluşur?

Gelelim bu konuda en sık sorulan sorulardan bir diğerine: Plasenta ne zaman oluşur? Plasenta, gebeliğin ilk aşamalarından itibaren oluşmaya başlar. Ancak bebeğin büyümesi ile birlikte gelişmeye devam eden plasentanın ilk 12 hafta boyunca gelişimini sürdürdüğünü söylemek mümkündür. Rahim içerisine yerleşen embriyodaki bazı hücreler bebeği oluştururken bazı hücreler de diğer hücre grubundan ayrılarak plasentayı meydana getirir. Gelişimini tamamlamış bir plasentanın yaklaşık olarak 500 gram ağırlığında ve 20 santimetre uzunluğunda olduğu söylenebilir.

Reklam
Reklam

Plasenta Ayrılma Belirtileri Nelerdir?

Plasentanın bebek ile olan bağı, olağan koşullarda doğum sırasında doktorun müdahalesi ile sona erdirilir. Ablasyo ismi de verilen plasentanın erken bir biçimde ayrılması gebelikte gelişebilen komplikasyonlardan biridir. İstatistiklere göre her 200 hamilelikten birinde gerçekleşebilen ablasyonun en sık rastlanan belirtisi ağrı ve koyu bir biçimde gerçekleşen vajinal kanamadır. Bilhassa şiddetli bir plasenta ayrılmasında rahimde gevşemeyen bir sertlik hissedilebilir. Ancak her zaman kanama görülmeyebilir. Bu nedenle ağrı hissedildiğinde ya da diğer plasenta ayrılma belirtileri gözlendiğinde doktora başvurmak son derece önemlidir. Nitekim ağır ablasyo vakalarında şok bulguları gözlemlemenin mümkün olmasının yanı sıra bebeğin hayati bir tehlike içerisinde olması da muhtemeldir.