17 Ağustos Marmara depreminin 10'uncu yıldönümünü anma törenleriyle ilgili hazırlıklar sürerken, deprem anında Kocaeli Emniyet Müdürlüğü haber merkezinde depremin ilk dalgası sırasında yapılan konuşmalar da ortaya çıktı.
[
****](http://aktuel.mynet.com/galeri/haber/1060/99927/sayfa/1/17-agustos-depremi-17-agustos-depremi)
Milliyet gazetesinin haberine göre, polislerin telaşı, amirlerin onları sakin olmaya çağırmaları, çöken binaların yerlerinin peşpeşe bildirilmesi ve altında inleyen insanlar olduğunun duyurulmasını içeren bu konuşmalar, sabah gün ağardığında nasıl bir manzarayla karşılaşılacağının da ilk habercisi oluyor.
Deprem anında Haber Merkezi’nde görev yapan, 1992 yılındaki Erzincan depreminde de bu ilde santralda görev yaparken depremi bir kez daha yaşayan ve iki yıl önce emekliye ayrılan polis memuru Abdullah Cambazoğlu o anı anlattı. Sarsıntının şiddetinin çok yüksek olduğunu, telsiz ve diğer cihazları alıp bahçeye çıktıklarını ve göreve burada devam ettiklerini söyleyen emekli polis Cambazoğlu, “Deprem şiddetliydi ama felaketin bu kadar büyük olacağını tahmin etmiyorduk. Sabah olduğunda felaketin büyüklüğüyle ikinci şoku yaşadık” dedi.
YIKILAN BİNALAR ANONS EDİLİYORDU
Yaşananları kelimelerle anlatmanın çok güç olduğunu söyleyen Abdullah Canbazoğlu yaşadıklarını şeyle anlattı:
“O acıları antalmaya kelimeler yetmez. Ancak yaşamak gerekir. Telsiz anonslarında ekipleri yönlendirirken yardıma muhtaç olan vatandaşların yardımına koşmalarını söyledim. Ekiplerin irtibatlaşacak alanlarda bulunmalarını sağlamaya çalıştım. El cihazları o dönem çok modern değildi. Birçok sorun yaşadık. Ekipleri ana arterlerde tutmaya çalıştık. Ekipler sokak aralarında peş peşe yıkılan bina sayısını aonons ediyordu. İnsan şok oluyor tabi ki. Bizden kaybolan ekip otolarını tespit etmek mümkün değildi. İl merkezindeki ekiplerde kayıp olmadığını anladım. Çünkü anonslardan meslektaşlarımızı tanıyordum. Evinde olan arkadaşlarımızdan çok kaybımız oldu.”
BİNA ÇÖKÜYOR MERKEZ
Depremin başlamasıyla birlikte haber merkezinde korku dolu anlar yaşadıklarını söyleyen Abdullah Canbazoğlu, “Deprem bizi duvardan duvara çarptı. Haber merkezi geniş bir yer olmasına rağmen pencereden kapıya kadar sürüklendik” dedi.
Kolona tutunup depremin sona ermesini beklediklerini kaydeden Abdullah Canbazoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sarsıntı durunca telsizleri kucaklayıp Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesine indik. Daha sonra ekip otolarında paniklar anonslar başladı. ‘Bina çöküyor merkez’ şeklinde anonslar yapanlar oldu. Yardım isteyenler vardı. ‘Enkaz altından uğultular geliyor merkez’ şeklinde anonslar yapıyorlardı. O anda tüm memurlar şoktaydı. Kimsenin ailesinin yanına koşmak bile aklına gelmiyordu. Her yerden felaket haberleri almaya başladık. Sakarya’da da aynı şekilde sarsıntı olduğunu söylediler. Bizim burdaki gibi onlarda gün ışıdığında zayiatın büyük olduğunu anladılar. Gün ışındıktan sonra müdüriyetin A Kapısı'nın önünde anonslara başladık. Karşımızda bulunan binaların yıkılmış olduğunu gördük. Çıplak gözle yerle bir olan binaları görüyorduk.”
ERZİNCAN’DA DA DEPREME YAKALANDI
Erzincan’da görev yaparken 13 Mart 1992 tarihinde yine bir deprem yaşadığını söyleyen Abdullah Canbazoğlu, “Üst üste iki deprem yaşamak çok zor. İnsan bir defa ölüyor, yaşadığım depremlerle bir kaç kez ölümü yaşamış gibi oldum. Depremde insan karşındaki acı çekenleri görünce çok zor durumda kalıyor. Deprem hafızalardan silinecek birşey değil. Ama depremin düşünmemeye çalışıyorum. Bir çok kez hafif sarsıntılar olduğunda yüreğim kopuyor. En son 1.5 ay önce sarsıntı yaşadık. İçime bir ateş düştü yine. Olduğum yerde öyle kaldım” dedi.
Marmara depreminde İstanbul’da bulunan ailesi ile telefon bağlantısı kuramadığını söyleyen Abdullah Canbazoğlu, “Ailem benim İstanbul Beykoz İlçesi'ndeydi. Beykoz da depremin hissedildiğini ve fazla ziyan olmadığını öğrendim. Ailemle telefon bağlantısı kuramadım. Eşimin yakınları Emniyet Müdürlüğü'ne gelerek benim yaşadığımı öğrendi. Aileme yaşadığımı söylediler” dedi.
İşte o anonslar
17 Ağustos depreminin hemen ardından Kocaeli Emniyet Müdürlüğü'nün telsizlerinden yükselen anonslar şöyle:
- Merkez deprem oluyor deprem.
- Deprem oluyor deprem.
- Herkes sakin olsun, sakin olsun. Her hangi bir hasar, kayıp var mı tespit ettirelim.
- Merkez dinliyor efendim, merkez dinliyor.
- 60 evler 60 evler. deprem oldu. Batı tarafında bina komple yıkıldı.
- 8143 merkez. Merkez dinliyor. Karakolun yan tarafında da 4 katlı bina tamamen yıkıldı.
- Efendim benzinliğinin karşısındaki o 4-5 katlı ev tamamen çöktü bilginiz olsun.
- Merkez bütün ekiplere.. 3210 un (Vali Memduh Oğuz’un kodu) devrede olduğunu ve benim talimatımı beklemelerini anons edin tamam.
- Terminal yanındaki bina tamamen çöktü. Ve çok vatandaş altında kaldı. İnlemeleri var. Yardım ediyoruz fakat tamamen enkazın altında.
- Karakolun karşısındaki bina da tamamen çöktü tamam. Karakolun üzerinde de çatlaklar var, karakola girmeyin tamam.
- Tamam anlaşıldı. Binaları boşaltın.
- 8133 merkez. 4631 merkez. İgsaş sitelerinde 5 katlı bina efendim önümde çökük şu an.
- 4631 merkez neresi?
- Merkez 60 Evler İgsaş sitelerindeyim şu an.
- 8133 merkez.
- Dinliyorum.
- Anlaşıldı merkez şu anda elektrikler kesik. Kısmen de yıkıklar mevcut. Biz dışarıdayız.
- Tamam anlaşıldı.
- 3836 merkez Bağdat Caddesi’nde de birkaç bina çökmüş tamamen.
- Denizciler Caddesi’nde bazı binalarda çökmeler var.
- Anlaşıldı, anlaşıldı arka tarafta bina çöktü.
- Anlaşıldı tamam ben geliyorum.
- Bu taraftan gel dikkatli ol.
- Lojmanların buraya ambulans gelsin. Burada yaralılar var.
- (Vali Memduh Oğuz) Ekiplere söyleyin. Lüzumsuz konuşma yapmasınlar. Nöbetçi müdür bana cevap versin tamam.
- Bizim karakolun karşısında bina çökmüş çocuklar içinde
- Merkez terminalin arka tarafında bayan sıkışmış yardım istiyor.
- Anlaşıldı efendim. Bağdat Caddesi üzerinde doğalgaz kokuları yayılıyor.
- Merkez polis lojmanının yan tarafında binalarda çöküntü var. İnsanlar var altında. Buraya yardım gerekiyor.