"Polise verilen yetkiler işkenceyi artırıyor"

ANKARA(ANKA)- Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda yapılan değişikliklerin gündeme gelmesinden sonra keyfi gözaltı, işkence ve kötü muamele iddialarında artış yaşandığını bildirdi.

TİHV tarafından yapılan yazılı açıklamada, polise geniş yetki verilmesinin ardından 3 ayrı ilde ölümle sonuçlanan olayların meydana geldiğini belirtildi. Açıklamada, Hakkı Çangı isimli birinin Çanakkale Emniyet Müdürlüğü'nde, E.T. adlı başka birinin İzmir Alsancak Polis Karakolu'nda hırsızlık iddiasıyla gözaltında bulundukları sırada kendilerini astıkları, Mustafa Kükçe isimli başka birinin de İstanbul'da şüpheli olarak gözaltına alındıktan sonra tutuklu olarak bulunduğu Ümraniye Cezaevi'nde yaşamını yitirdiği belirtildi.

Reklam
Reklam

Gözaltında ölümlerin ikisinin intihar olarak açıklanmasının işkence ve kötü muamele kuşkusunu ortadan kaldırmadığı belirtilen açıklamada, "Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı başta olmak üzere tüm haklarını koruma sorumluluğunun ve yükümlülüğünün de devlete ait olduğu gerçeğini değiştirmemektedir" denildi.

SIFIR TOLERANS SÖYLEMİNDEN VAZGEÇİLDİ

TİHV açıklamasında son yaşanan olayların, iktidarın "işkenceye sıfır tolerans" söyleminin terk ettiği anlamına geldiği savunularak, bu olayların artan polis yetkilerinin uygulamada yaratacağı sorunları göstermesi bakımından bir uyarı olarak algılanması istendi.

Diyarbakır'ın Pirinçlik Jandarma Karakolu görevlileri tarafından gözaltına alındıktan sonra yaşamını yitiren Şemsettin Yavuzkaptan adlı bir çocuğun ölümüyle ilgili açılan adli soruşturmanın takipsizlik kararıyla sonuçlandığının anımsatıldığı açıklamada şöyle denildi:

"Etkili bir cezalandırma için, gözaltında ölüm olayları, ölümleri yaratan koşullar, nedenler ve uygulamalara ilişkin kanıtlar, derhal ve bağımsız soruşturma ilkeleri doğrultusunda toplanmalıdır. İşkencenin tıbbi ve hukuki açıdan doğru ve etkili bir biçimde belgelendirilmesine ve soruşturulmasına ilişkin ilkeleri belirleyen ve Birleşmiş Milletler belgesi olan İstanbul Protokolü (2002) doğrultusunda bağımsız bir soruşturma yürütülmelidir. Soruşturmalarda işkencenin etkin bir biçimde belgelenmesi ve soruşturulması konusunda bağımsız uzman kişi ve kuruluşların bilgi ve görüşlerine başvurulmalıdır."

Reklam
Reklam